Çocuğunuz okulda akran zorbalığına maruz kalıyor ama size anlatmıyorsa bunu nasıl anlarsınız? Akran zorbalığının elektronik versiyonu olan ‘siber zorbalık’ nedir ve ne kadar yaygın? Zorbalığın, gençlik enerjisinin yanlış yönlendirilmesiyle nasıl bir ilişkisi var?
Konunun uzmanlarından ailelere önemli uyarılar:
İki haftadır ‘akran zorbalığı’ konusunun farklı boyutlarına değiniyoruz. Konuyla ilgili ilk yazımızda akran zorbalığının ne anlama geldiğini ve türlerini anlatmıştık. Geçtiğimiz hafta yayımlanan ikinci yazımızda ise Ankara Üniversitesi öğretim üyelerinin TÜBİTAK desteğinde gerçekleştirdikleri alan araştırmasına dayanarak, ‘akran zorbalığı’nın aslında ne kadar yaygın bir sorun olduğunu açıkladık. Her iki yazımıza da çok olumlu tepkiler geldi.
Konuyla ilgilenen uzman eğitimci ve psikologlar bizi arayarak tebrik ve teşekkür ettiler. Veliler ve geçmişte zorbalığa maruz kalan öğrenciler telefonla ya da e-posta göndererek sorunlarını bizimle paylaştılar. Yazılarımız bu konuda oluşmakta olan bilince katkı yaptı. Hatta öyle anlıyoruz ki bazı velilerin sorunu ilk kez fark etmesine ve tedbir almaya çalışmasına neden oldu. Bu velilerden bazıları bize ulaştı. Ama yine ortaya çıktı ki gerek öğrenciler, gerekse veliler, oyun ve şaka ile zorbalık arasındaki ayrımın pek farkında değiller.
Şiddet uygulayan ya da şiddete maruz kalan öğrencilerde görülen belirtilerin neler olduğu konusunda bilgisizler ve dolayısıyla
Okuldan soğuma: Araştırmalar zorbalığa uğrayan öğrencilerin bu zorbalığın gerçekleştiği mekan olan okulu sevmeme, okula gitmek istememe hatta okuldan kaçmak isteme davranışları sergilemeye başladıklarını ortaya koymuş. Kurbanlar için okul, kendilerini güvende hissetmedikleri bir ortam haline geliyor ve kendilerine uygulanan şiddetle özdeşleşiyor. Çocuğunuz okula gitmek istemiyor ve okuldan kaçıyorsa, okulda yaşadıklarıyla daha yakından ilgilenmenizde yarar var.
Derslerde başarısızlık: 1992 yılında yapılan bir araştırma, zorbalığa uğrayan öğrencilerin yüzde 90’ının ders notlarının düştüğünü ortaya koymuş. Zorbalık kurbanlarının öğrenmeye duydukları isteğin zaman içerisinde azaldığı gözlemlenmiş. Bunun yanı sıra kurbanlar, konsantrasyon ve dikkat dağınıklığı problemi yaşıyor. Çocuklarınızın notlarında nedenini anlayamadığınız düşüşler yaşanıyor ve daha önce başarılı oldukları konularda bile başarısız oluyorlarsa bir zorbalık problemiyle karşı karşıya olma ihtimaliniz var demektir.
Sık sık hastalanma: Çok sağlıklı bir çocuğunuz vardı ama okula gitmeye başladıktan sonra sık sık hastalanmaya başladı. Hastalık oranındaki bu artışın bir nedeni de maruz kaldıkları akran zorbalığı olabilir. Araştırmalar, zorbalığın yol açtığı hastalıkların kimi zaman psikolojik düzeyde kalmayıp kişinin dış görünüşünde ve bünyesinde kalıcı hasarlara yol açabilecek sorunlara dönüştüğünü gösteriyor. Bunu erkenden farkedip önlem almak öncelikle ailelerin görevi.
Sosyal çekilme: Büyüme ve ergenlik döneminde dışlanan ve reddedilen bireyler acı çeker ve bu acı nedeniyle içe kapanma davranışı sergiler. Çocuğunuzun, kendisine gösterdiğiniz bütün ilgiye rağmen geri çekildiğini ve kendisini yalnızlaştırdığını gözlemliyorsanız dikkatli olmanız gerekir.
Şiddetin dışa vurumu: Şiddetle dolu bir ortamda bulunan ve bu şiddetten payına düşeni alan çocukların çalışma ve oyunlarında farklılaşmalar yaşanır. Bu tür çocuklar yazdıkları yazı ve çizdikleri resimlerde şiddet içeren öğelere daha sık yer vermeye başlar. Benzeri biçimde bu, şiddet oyunlarına da yansımaktadır. Pek çok çocukta görülen arabaları çarpıştırma, oyuncak bebeklere zarar verme gibi masumane olduğu düşünülen davranışlar aslında maruz kalınan bir zorbalığın göstergesi olabilir.
SİBER ZORBALIĞA DİKKAT
Cep telefonu ve bilgisayar kullanma yaşının giderek düşmesi ve kullanımın yaygınlaşması bir başka zorbalık türünü ortaya çıkardı. Bilgi ve iletişim teknolojilerini kullanarak uygulanan bu şiddete ‘siber zorbalık’ adı veriliyor. Siber zorbalık giderek daha yaygın ve tehlikeli hale geliyor. Hatta öyle ki 2011 yılında Türkiye’de üniversite öğrencisi olan bir genç kız kendi adına açılan ve hakkında yanlış bilgiler aktarılan bir Facebook hesabı nedeniyle intihara teşebbüs etti ve bitkisel hayata girdi.
Bu konuya dikkatimizi çeken kişi Türkiye’de ve ABD’de konuyla ilgili araştırmalar yapan Fatih Üniversitesi Psikoloji Bölümü Başkanı Doç. Dr. Osman Tolga Arıcak oldu. Arıcak, "Siber zorbalık, akran tacizinin elektronik bir formudur. Öyle ki bu davranış formları hızla yaygınlaşan bir biçimde okulun sınırlarını aşmış, çocukların evdeki odalarına kadar girmiştir," diyor.
Arıcak, internetin dünyayı bir oda haline getirme niteliği nedeniyle, siber zorbalığın yakın bir gelecekte yüz yüze yaşanan zorbalıktan daha çok tartışılacak bir konu olduğu görüşünde. Bu konuda yapılacak önleme çalışmalarının da okul zorbalığında olduğundan farklı olarak eğitim teknologlarını ve bilgisayar yazılımcılarını da sürece dahil etmeyi zorunlu kılacağını savunuyor.
Arıcak öncülüğünde Türkiye’de gerçekleştirilen araştırmalar, siber zorbalığın boyutlarını ortaya koyuyor.
İstanbul’daki, biri özel dört okuldaki 269 öğrenciyle yapılan görüşmeler neticesinde ortaya çıkan sonuçlar şöyle: Öğrencilerin yüzde 14’üyla dalga geçilmiş, yüzde 15’i hakkında söylentiler yayılmış, yüzde 20’si hakarete uğramış, yüzde 21’i tehdit edilmiş ve yüzde 16’sının fotoğrafları kendi onayları olmaksızın yayınlanmış. Bütün bu zorbalıklar ‘sanal alem’de yaşanmış. Aynı araştırma öğrencilerin yüzde 23.8’inin internette kullandıkları dili yüzyüze iletişimde kullanmadıklarını ortaya koymuş. Öğrencilerin yüzde 16.4’ü sanal ortamlarda kendilerini başka bir kişi olarak tanıtıyor, yüzde 10.1’i doğru olmayan bilgiler veriyor, yüzde 8.2’si virüslü e-posta gönderiyor.
PROF. DR . EROL GÖKA : ‘GENÇLİK ENERJİSİ DOĞRU YÖNLENDİRİLMELİ’
Prof. Dr. Erol Göka, Konya Üniversitesi Meram Tıp Fakültesi Öğretim üyesi ve aynı zamanda Ankara Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi Psikiyatri Bölümü Koordinatörü… Göka, "Gençlik döneminin psikolojik ve hormonal özelliklerini göz önünde bulundurmaksınız gençlikle şiddeti özdeşleştirmenin yanlış olacağı," görüşünde. Zorbalığın temel nedenlerinden biri olarak da artan bu saldırganlık enerjisinin doğru yönlendirilmemesini gösteriyor: "Akran zorbalığının altındaki temel nedenlerden biri gençlerin bitmeyen enerjisinin ve artmış saldırganlık dürtülerinin başka bir alana kaydırılamamasıdır. Gençlik döneminde artan bu dürtülerin yarattığı gerilim, uygun bir yol bulunamazsa gençler tarafından davranışlareylemler yoluyla giderilmeye çalışılır. Çatışmaların ve sıkıntının sözel yolla değil davranışlarla ifadesi, gençlik döneminde görülen impulsif-denetimsiz, dürtüsel davranışların nedenidir." Göka bir başka önemli etken olarak akran çevresinin önem kazanmasını ve bireysel olarak eğilimli olmayanların bile arkadaş grubundan gelen yönlendirmelerle zorbalığa kayabileceği görüşünde: "Akran zorbalığının bir diğer nedeni işte akran gruplarının gençlik döneminde artan önemidir. Akranları genç insan için anababasından bile daha mühimdir. Onların gözünde küçük düşmemek, onlardan geri kalmamak için yetişkin olduğunda asla yapmayacağı şiddet ve saldırganlık içeren tehlikeli durumları göze alabilir." Göka’nın bir diğer önemli tespiti de şiddetin aile içerisinde üretilmesiyle ilgili: "Çocuklukta ihmal edilen, aşırı katı veya dengesiz, daha çok da fiziksel cezalandırmaya, dayağa dayanan bir disiplin uygulanan çocuklarda gençlik döneminde bu tip davranışlar daha sık izlenmektedir. Anababa çocuk ilişkisinde karşılıklı düşmanlık, aile kaynaşmasının yokluğu, anababanın çocuğu reddi, ilgisizliği bu tür gençlerin ailelerinde sık rastlanan durumlardır." Göka gençlik döneminde oluşan bu zorbalığın ilerleyen dönemlerdeki siyasi şiddete ve hoşgörüsüzlüğe kaynaklık etme potansiyelini vurguluyor: "Gençlerde şiddete, özellikle ‘siyasi şiddet’e kaynaklık ettiği düşünülen politik ve dini fikirlerin, fanatik grup tercihlerinin gelişimi, bu bilişsel temeller üzerinde ortaya çıkmaktadır. Genç insan, enerji dolu, dürtülerinin ve akran gruplarının denetimine kolayca girebilen, henüz edinmeye başladığı politik-dini fikirler ve grup fanatizmi için tehlikeleri göze alabilen ve maalesef başka insanların değerini henüz yeterince bilemeyen insandır. Kimliği, kendisine özgü soyut ve başkalarının kıymetini bilen değer sistemi gelişmediği sürece, akran gruplarının baskısıyla özellikle kendisi gibi olmayan gençlere karşı acımasız olabilir."
Haber7