Çocuğa temel ihtiyaç eğitimi nasıl verilmeli?

Çocuk
Zuhal Erkek’in röportajı Ebeveyn olmak dünyanın en zor işlerinden biri. Hele ilk çocuk deneyimiyse… Özellikle 0 – 7 yaş dönem arası ebeveynlerin en çok zorlandığı dönemlerden bir...
EMOJİLE

Zuhal Erkek’in röportajı

Ebeveyn olmak dünyanın en zor işlerinden biri. Hele ilk çocuk deneyimiyse… Özellikle 0 – 7 yaş dönem arası ebeveynlerin en çok zorlandığı dönemlerden biri diyebiliriz. Uyku saati, yemek alışkanlığı, emzirme dönemi, kreş başlangıcı, tuvalet eğitimi gibi dönemler ebeveynlerin en buhranlı dönemlerinden… Çevrenizdeki hemen herkes bu dönemle ilgili ebeveynlere öğütler verip, nasihatlerde bulunurlar. Anne veya baba çoğu zaman çevresinden aldığı bu önerilerle çocuğun temel ihtiyaçlarını karşılama eğitimlerinde yanlış davranışlar uygulayabilmekte. Yanlış yönlendirmeler sonucu çocukta kaygı bozukluğu, aşırı direnme, yeme bozukluğu, anneye aşırı bağlanma gibi sorunlara yol açabilmektedir. Bizlerde çocuğun temel eğitimi, ebeveyn tutumu ve sağlıklı yönlendirmenin nasıl olması gerektiğiyle ilgili olarak Uzman psikolog Aynur Sayım ile konuştuk.

ANNENİN FAZLA BAĞLILIĞI VE KAYGISI BEBEĞE YANSIYOR

Çocuk 1-2 yaşına geldikten sonra ebeveyn çeşitli sorunlarla karşılaşmaktadır. Ebeveyn kaç yaşından sonra çocuğunu ayrı bir odada veya ayrı yatırmaya başlamalıdır? Çocuk ayrı yatırılmaya zorlanılmalı mı?

Aslında bu durum ebeveyn ve çocuk arasında çocuğun birey olmasını ailenin kabul edip etmemesi ile ilgili. Aile kaygı duyarsa çocuğunu yanında, aynı odada yatıracaktır; kendi bağlılığı ya da endişesi çocuğa yansıyacaktır. Ama ayrı bir birey olarak kabul etmesiyle birlikte çocuğunu ayrı bir odada yatıracaktır. Başından itibaren çocuk ayrı yatmalıdır.  Ama bebeğin şefkate, anneye, emmeye ihtiyacı vardır. Ağladığı zaman çocuğunu kucağına alıp, onu dinginleştirip, sakinleştirip; anne sütü alıyorsa emzirip, rahatlatıp ondan sonra yatağa koyması gerekir. Meme emme özellikle bu konuda önemli başlıklardan biridir.Sürekli annenin çocuğunun odasına git gel halinde olması anneyi de yorabiliyor. Bu durumu soruyorlar genellikle ama diyoruz ki hem duygusal açıdan bebeğin doyumu var hem de fiziksel açıdan bir doyumu var. Anne bebek ilişkisi açısından temas çok önemli. Ama bu birlikte yatmayı gerektirmiyor, o bağımlı ilişkiyi oluşturuyor. Çünkü orada aslında annenin fazla bağlılığı ve kaygısı bebeğe yansıyor. Bu da ondan sonraki dönemlerde kişilik gelişimini ve aralarındaki ilişkiyi bu yönde etkiliyor.

BEBEK GÜNDE  17 SAAT UYUMALIDIR

Uyku düzeni çocukların en büyük sorunlarından. Okul dönemi öncesi çocukların uyku saatleri nasıl belirlenmeli? Gündüz uyku saatleri olmalı mı? Çocuk en geç saat kaçta uyutulmalı?

Bebeklikten itibaren uyku ihtiyacı yaşlara göre değişiyor. Bir bebeğin bir sorunu yoksa, karın ağrısı, gaz sancısı veya bir rahatsızlığı yoksa ortalama 17 saat uyuması gerekir. 1,5 yaşından sonra çocuklarda uyku saati ortalama 10 saate kadar düşebiliyor.  Anaokuluna gidinceye kadar çocuk gündüzleri uyutulmalıdır. Fakat anaokuluna başlayan çocuklarda öğle uykusuna ihtiyaç yoktur. Uyku konusunda çocuğun ihtiyacına göre hareket edilmesi gerektiğini düşünüyorum. Ve çocuk uyumak için zorlanmamalıdır.  Ama bir uyku disiplini oluşturmak istenildiği takdirde  şöyle olmalı; çocuğun belli bir saatte yatması gerekli. Nedir bu? Örneğin, 5 yaşında bir çocuğun ve okula giden bir çocuğun 9’da yatması gerekir. Çünkü uyku disiplini çocuğun kendi iç disiplini açısından önemlidir. Bu yaşlarda edinilecek uyku disiplini ileriki yaşlarda ortaya çıkacak uyku bozukluklarının oluşmasını da önlemektedir. Ama bazen anksiyete ya da nörolojik gibi bazı durumlarda uyku bozuklukları ortaya çıkabiliyor. Bu ayrı bir konu belki ama bağlantılı da olabiliyor. Örneğin, çocuğun sık uyanması; kaygıdan, korkulardan, annenin yanına gelmek istemesinden de kaynaklanabiliyor. Özellikle bu gibi kaygı durumlarından dolayı alt ıslatma devreye girmiş olabiliyor. Ama özellikle bu konuda ailenin kararlılığı varsa uyku disiplini sağlanır. Fakat burada şuna dikkat çekmek istiyorum, aile ile çocuk arasındaki iletişim yine burada devreye giriyor. Örneğin baba işi nedeniyle 11-12’de eve geliyor olabilir. Çocuk babasını görmediği için yatma saatini uzatabilir. Ya da baba ve çocuk beraberdirler ama çocuğun kaliteli zaman geçirme ihtiyacı vardır, süreyi uzatabilir. Veya kendisinden küçük kardeşi hiç uyumuyordur, o da gidip yatmak istemeyebilir. Burada çocuğu kaliteli zaman geçirme açısından doyurup, iyi bir ilişki kurduktan sonra bizim bu konudaki disiplini ele almamız en doğrusu olur. Uyku bozuklukları ile ilgili de bir problem varsa ailelerin erken dönemde yardım alması gerekir. Mesela gece terörü diye sık rastlanan bir problem var. Bu gerçek bir problem, bir nörolog ve psikiyatristin birlikte bunu takip etmesi gerekiyor. Taramaların yani beynin diyalektik haritası, MR, kişilik analizi gibi tetkiklerin yapılmasından sonra teşhis sonrası ki anksiyete de buna neden olabiliyor. Yani çocuğun fiziksel anlamda ya da psikolojik anlamda bir sorunu da varsa bu uyku düzenini olumsuz yönde etkileyebiliyor. O yüzden bu konuda bir yardım alınması, sadece uyku disiplini olarak bakmamak, böyle bir sorun da var mı acaba şeklinde bir yardım almak da gerekebilir.

UYKU DÜZENSİZLİĞİNİN SEBEBİ AİLE DİSİPLİNİNİN ZAYIF OLMASI

Özellikle gece geç saatlerde uyuyan çocuğa uyku düzeni nasıl öğretilmeli?

Çocuğun gece geç uyumasının sebepleri vardır. Ailenin disiplini zayıf olabilir. Ya anne babayla iyi zaman geçirmeyi bekliyordur ya da ilgiye ihtiyacı vardır. Bu durumun sebebine inmek, gerçekten o aile yapısı içinde çocuk ne yaşıyor, neyi nasıl algılıyor ki geç yatıyor önce bu bilgiye ulaşmak gerekir. Ondan sonra bir düzenleme yapmak lazım. Daha geniş bakmak gerekir.Uyku sadece çocuğun sorunu değil. Ailenin yaklaşımlarıyla ilgili de olabilir. Onun için biz bunun sebebini araştırıp, buna yönelik yönlendirme yapıyoruz.

ANNE MUHAKKAK BEBEĞİNİ EMZİRMELİDİR

Bebeklik döneminde bebeğe emzik alışkanlığı görülür. Kimi çocuklarda bu alışkanlığın okul dönemine kadar devam ettiği görülmektedir.  Bebeği emziğe alıştırmak doğru bir davranış mıdır? Aileler bu alışkanlığı olan çocukları nasıl vazgeçirmelidir?

Aslında çoğu çocuk doktorunun da emziği önermediğini görüyoruz. Anne memesini emmeyen çocuklarda emme refleksini karşılama, yani fiziksel bir ihtiyacı karşılamak için veriliyor. Fakat annenin çocuğunu emzirmesi doyurmasından ziyade duygusal anlamda da beslenmesini sağlar. Çocuğun anneyle dokunsal teması, bebekle annenin göz göze gelmesi, konuşması, oyun oynaması duygusal bağ açısından önemlidir. Bu yüzden annenin bebeği emzirmesi kaliteli iletişim kurmak için muhakkak önemlidir. Beslenme anlamında ise çok küçükken biberon kullanılabilir, daha büyükse bardağa geçmesini önerebiliriz.  Ayrıca çocuğun emziğe alıştırılmasının yanlış olduğunu da söyleyebilirim. Bu alışkanlık ileriki dönemlerde farklı şekillerde kendini gösterebiliyor. Özellikle bağımlılık potansiyeli olan çocuklarda daha fazla görülebiliyor. Örneğin parmak emmesi gibi. Parmak emme, emme refleksi açısından ilk dönemlerde normaldir. Fakat daha sonraki dönemlerde devam etmesi bir problem olarak karşımıza çıkıyor. Çocukta bir bağlanma ihtiyacı ya da fazla bağlılığı temsil edebiliyor. Biz daha çok böyle durumlarda anne-baba-çocuk ilişkisini sağlıklı hale getiriyoruz, bu davranışlar o şekilde kayboluyor. Yani hep sebebi bulmaya çalışıyoruz, sonuç davranışlarının üzerinde direkt durmuyoruz. Mesela, tırnak yeme, parmak emme vb. sorunlarda bunları nasıl gidebiliriz gibi davranışçı ödevlere hemen girmiyoruz.  Bu neden kaynaklanıyor olabilir, önce bu incelemeleri yapıyoruz. Ondan sonra bu sorunları gidermek için aşama aşama çalışıyoruz. Evet bazı davranış çalışmaları da veriyoruz eve ama bunlarla beraber, paralel götürüyoruz çalışmaları. Psikoterapi ve aile danışmanlığı da gerekli oluyor bu durumlarda.

ÇOCUĞA YEMEK KONUSUNDA FAZLA ISRAR YEME BOZUKLUKLARINA YOL AÇIYOR

Çoğu zaman çocuk abur cuburla karnını doyurmaktan sağlığı için ihtiyacı olan besinleri tüketememektedir. Çocukta abur cubur tüketimi nasıl sınırlandırılmalıdır?
Yeme disiplini önemli ama yemekle ilgili fazla ısrar da yeme bozukluklarına yol açıyor. Yeme bozukluklarının temelleri bebeklikte çocukluktan itibaren atılıyor ve aileye karşı direnci temsil ediyor. Fazla yemek de öyle aslında. Yememe ve yeme konusundaki dirençler de öyle. Yine aynı noktaya geliyoruz ama anne babanın çocukla kurduğu ilişki ve disiplinle alakalı oluyor. Örneğin ilk dönemlerden itibaren yeme konusuna çok odaklı bir ailede sürekli bu konu ele alındığı için bu konu odak yapılıyor. Aile nereye odaklanırsa çocuk da oraya odaklanıyor. Çocuk için olumlu da olumsuz da olsa ilgi ilgidir. Kızmaları da, ısrar etmeleri de, sevmeleri de, korumaları da bir ilgi aslında. Çocuk bunu ayırt edemiyor. Bu ilgiyi üzerinde hissetmek istiyor. Burada bu süreci yönetecek olan, aileler. Toplum olarak da yemek kültürümüz çok zengin. Misafirlere de aynı muameleyi yapabiliyoruz, “hadi ye, hadi ye” şeklinde. Çocuklara da bu ısrarı yaptığımız zaman bu ailenin, çocuğun sağlığı ile ilgili kaygısı var demektir. Çocuk bunu bu şekilde algılıyor ve direnç geliştiriyor. Ne kadar direnirse, iyi beslenmezse, abur cubur yerse ya da az yerse yemeği reddederse o kadar ilgi üzerinde kalıyor. Burada disiplin de önemli , ailenin doğru ve kararlı davranmasının yanında ailenin çocuğa uyguladığı disiplin her zaman olmak zorunda. Ama disiplin derken burada sıkı disiplinden bahsetmiyoruz; yatma saati konusunda sınır koyduk, taviz vermedik; okula gitme konusunda kararlıyız, taviz yok. Ama yeme konusunda belki şöyle olabilir, “Yemeğini yedikten sonra abur cubur yiyebilirsin.” kuralını koyabiliriz. Ama tabağının hepsini bitireceksin konusu bir çatışma ortaya çıkartır. Yeme konusu biraz daha hassas bir konu yatma konusuna göre. Direnç oluşabiliyor, sadece sınırları koyabiliriz bu konuda, izleyebiliriz. Israr etmek yeme konusunda doğru bir davranış olmuyor.

Baştan beri konuştuğumuz sorunlar aslında ailenin çocuğu yanlış yönlendirmesinden kaynaklanıyor diyebilir miyiz?

Evet, kesinlikle. Gördüğünü öğreniyor çocuk. Anne babalarını taklit edip kopyalıyorlar. Kişiliklerini oluşturmak için buna ihtiyaçları var. İkincisi, anne baba ona nasıl yaklaşıyorsa o da kendi davranışlarını şekillendiriyor; ya direnç geliştiriyor ya uyum sağlıyor. İkisinden birini seçiyor. O nedenle burada birinci derecede ailenin rolü var. Çevre daha sonra devreye giriyor ama öğretmen önemli bir model, çevreden de model aldığı kişiler var. Ama öncelikle bakım veren kişiyle güven ilişkisi önemli. Annenin babanın, birincil olarak da annenin yaklaşımları önem taşıyor. Genellikle bu dirençlerin altında disiplin sorunları ve fazla ilgi, ısrar yatıyor. Bazen ihmal de oluyor tabi ama o ihmal disiplinin de içine giriyor. İyi disipline edilememiş çocuklarda ortaya çıkabiliyor. 

3 YAŞINDAN SONRA ÇOCUĞUNUZU KREŞE VERİN

Çocuk el becerisi ve zihinsel gelişimi açısından ne tür oyunlar oynamalı? Bu tür gelişimleri için çocuk kreşe gönderilmeli mi? Eğer gönderilmesi gerekiyorsa çocuk kaç yaşında kreşe gönderilmelidir?

Her çocuk 3 yaşından itibaren anaokuluna gitmeli. Çünkü 2-3 yaş dönemi kritik bir dönem,  çocuğun bireyselleşme dönemi. Kendisinin annesinden farklı bir varlık olduğunu fark ettiği, denemeler yaptığı, yoğun öğrenmeler sürecine geçtiği bir dönem. O nedenle 3 yaşına kadar aileyle olması, parkta çocuklarla bir araya getirilmesi, zaman zaman yaşıtlarıyla olması gerekir. Ama 3 yaşından itibaren yoğun bir sosyalleşme ihtiyacı var. Sosyal gelişimi açısından evde olması uygun değil. Onun için ilk sene, yarım gün; sonraki yıllarda tam gün anaokuluna gitmesini öneriyoruz. Çünkü onun yaşıtlarıyla birlikte dil gelişimi, paylaşmayı öğrenme, rekabet etme, engellenme, sorun çözmeyi öğrenme gibi becerilerini geliştirebilmesi için yaşıtlarına ihtiyacı vardır. O nedenle sosyalleşmesi gerekli. Oyunlar da onun yaşına uygun olmalı. Oyun hamuru olabilir, geometrik şekiller olabilir, boncuk dizme olabilir, saklambaç gibi bedensel oyunlar olabilir. Daha üst yaşlarda kutu oyunları tercih edilebilir. Gelişim dönemine uygun oyunlar seçilmeli, zihinsel gelişimi dikkate alınmalı ama tüm oyunlar, oyuncaklar bu şekilde seçilmemeli. Aynı zamanda duygusal boşalımı sağlayacak şekilde bebekleri konuşturmak, drama yapmak, evcilik oynamak, kuklaları konuşturmak, bir duygusal boşalımı sağlayacak oyunlar oynatmak gerekir.

TUVALET EĞİTİMİ 2-3 YAŞINDA ÖĞRETİLMELİ

Tuvalet eğitimi hangi yaştan itibaren verilmeli? Tuvalet alışkanlığı nasıl öğretilmelidir?

Tuvalet eğitimi çocuğun normal gelişim sürecinde 2-3 yaş arasında öğretilmeye başlanmalı. Çocuklara tuvalet eğitimi verilmesinde biraz daha beklemek ve acele etmemek gerekiyor. Ama normal gelişim sürecinde 2-3 yaş arasında çocuğun hazır oluşu beklenerek tuvalet eğitimine başlanması gerekir. Bu hazır oluşluk nedir? Çocuk tuvalet öğrenme sinyallerini veriyor. Öncelikle gizli gizli köşelerde tuvaletini yapmaya başlıyor. Tuvalete yapma isteği olabiliyor, bazen oturakta bir kere yapıyor ya da yapmaktan bahsedebiliyor veya “Çişim geldi”, “Kakam geldi” diyebiliyor. Bu sinyalleri beklemeniz gerekiyor. Beklemeyip çok acele edersek çocuk direnç geliştirebilir, bu dönemde takılı kalabilir. Bu da ileriki dönemlerde kişiliğinde birtakım sorunlara yol açabilir. Tuvaletini tutma, altına kaçırma davranışı olarak kendini gösteriyor. O nedenle panik olmadan, sakin sakin hareket etmek gerekir. Ama bazen de bu sinyaller geldiği halde mevsim kış, yazı bekleyelim, üşütmesin diye düşünüp tuvalet eğitimini erteleyen anneler de var. Bu da doğru değil. Bu, o zaman sen altına yapmaya devam edebilirsin demek. Böyle bir durumda çocuğun tuvalet eğitimine geçmesi uzun zaman alabiliyor. Tuvalet eğitiminde anne ve babaların uyarılması gereken bir nokta da çocuklarını bir bezleyip, bir bezlememek konusu. Gündüz bezi çıkarıp, gece bezi takmak da doğru değil. Bez çıkacaksa tamamen çıkmalı. Çocukta zaman zaman kaçırmalara olabilir. 5 yaşına kadar ufak kaçırmaları doğal kabul edebiliyoruz. Ara ara olabilir fakat ondan sonra da olursa, sürekliliği varsa bu da çocukta psikolojik sorunları ifade etmektedir. Çocuklar kaygı ve sorunları bu şekilde ifade ediyor olabilirler. O nedenle burada sakin, kararlı, gelişim dönemini de bekleyerek adım adım ilerlemek daha iyi.

ÇOCUĞUNUZ TUVALET EĞİTİMİNDE ZORLANIYORSA PSİKOLOGDAN YARDIM ALIN!

Özellikle gündüz tuvalet ihtiyacını söyleyen çocuk gece söylemiyor veya tuvalet ihtiyacı için uyandırıldığında ağlıyor. Bu durumda ebeveynler ne yapmalılar?

Orada acaba neden öyle oluyor, buna bakmakta fayda var. Acaba altını mı bağlıyorlar, altını ıslattığı zaman tepki mi gösteriyorlar? Aslında oradaki durumu incelemek lazım. Çocuğu gece belli sürelerde kaldırarak tuvalete götürmek gerekir. Mesela çocuk yaklaşık olarak kaçta tuvaletini yapıyorsa onun biraz öncesine saatinizi kurup, bir ya da iki kere kalkıp tuvaletini yaptırmak gerekiyor. Bu zaman dilimini de ailenin ayarlaması gerekiyor. O geçiş döneminde aileler biraz yoruluyor tabi. Çocuk uyandırılıp, kaldırılarak bilinçli bir şekilde tuvaletini yapması sağlanıyor Tuvalet eğitiminin yerleşmesi açısından buna dikkat edebilirler. Ama hatalı bir tutum olduysa çocuk kötü hissediyor olabilir, ağlamaları bundan da olabilir; ona yönelik bir inceleme yapılıp anne baba yönlendirilmeli. Zorlanıyorlarsa bu süreçte psikolog yardımı alabilirler. Çocuk neyi nasıl algılıyor, aile nerede doğru davranmış, nerede hata yapmış? Doğru yaklaşımları oluşturmak adına yardım almaları uygun olabilir.

On5yirmi5

 

 


Notice: ob_end_flush(): failed to send buffer of zlib output compression (0) in /home/on5y/public_html/wp-includes/functions.php on line 5464

Notice: ob_end_flush(): failed to send buffer of zlib output compression (0) in /home/on5y/public_html/wp-content/plugins/really-simple-ssl/class-mixed-content-fixer.php on line 107