Aile bireylerinden birinin vefatı, anne-babanın aşırı ölüm korkusu ya da ebeveynin hayattan bezmiş hali çocuklarda kaybetme korkusuna yol açar. Eğer anne, "Beni üzerseniz çekip giderim, hastalanırım, ölürüm." gibi sözler söylüyorsa bu durum çocuklardaki ölüm kaygısını artırır. Aşırı kaygı duyan çocukları özenle dinleyin. Sakin olun ve ona sevginizi hissettirin.Korku, kişinin tehlikelere karşı hazırlıklı olması ve kendisini koruması için gerekli tabii bir duygudur. Çocuklar, yetişkinlere göre daha fazla şeyden korkarlar. Yaşları ilerledikçe korkuları bir yandan değişir, bir yandan da onlarla baş etmeyi öğrenirler. Çocukların ölüm gerçeğinin farkına varmalarıyla birlikte baş etmekte zorlandıkları korkulardan biri de yakınlarını bilhassa anne-baba ve kardeşlerini kaybetme korkusudur. Diğer korku çeşitleri gibi bu duygu da belli bir seviyede olmak kaydıyla sevgi ve bağlılıkla ilişkili tabii bir duygudur. Bununla beraber aşırı olduğu takdirde çocuğun hayatını, gelişimini büyük ölçüde etkiler, uyku düzenini bozar, yükselen kaygıyla beden ve ruh sağlığı bozulmaya, ders başarısı düşmeye başlar. Şiddetli kaybetme korkusu ile kendini gösteren kaygı bozukluğu tedavi gerektirir. Çocuğunuzun sizi ya da başka yakınlarını kaybetme korkusuyla baş edemediğini düşünüyorsanız bunu anlamak için onu dinleyin. Nedenlerine göre çözüm üretmeye ve onunla konuşmaya çalışın. Çocuğun ilk çocukluk çağında kazanması gereken güven duygusunu yeteri kadar kazanamaması da yakınlarını kaybetme korkusuyla baş edememesinde etkilidir.
Çocuğu ölümle ilgili olarak travmatik bir şekilde etkileyen bütün olaylar, hatta izlediği film ve haberler bile çocuğun o anki ruhsal ve fizyolojik durumuna bağlı olarak kaygı bozukluğuna yol açabilir. Çocuğun yakın çevresindeki bilhassa çocukluk ve gençlik çağındaki kişilerin, ciddi ölümcül hastalık geçirmesi veya kaza, hastalık vb. nedenlerle vefatı, yakınlarını kaybetme korkusunu artırmaktadır. Yine birçok çocuk, büyük annesinin veya büyük babasının vefatı ile derinden sarsılmaktadır. Anne-babanın ölümden aşırı korkması ve bunu çocuğun yanında ifade etmesi, model olma yoluyla çocukların ölümle ilgili kaygılarını artırır. Tam tersi anne-babanın depresif bir durumda oluşu, hayattan bezmiş şekilde davranması, sağlık sorunlarını çok fazla abartılı bir şekilde ifade etmesi de çocuklarda kaygı bozukluğu meydana getirir.
Anne-baba disiplini sağlamakta zorluk çektiklerinde kaybetme korkusunu bir disiplin aracı olarak kullanmamalı, çocukları bir konuda uyarırken korkutmamaya önem vermelidir. ("Beni üzerseniz çekip giderim, hastalanırım, ölürüm" gibi sözler, yapılan hatalardan birkaçıdır.)
Çocuk, korkularından bahsettiğinde sözü kesilmeden dinlenilmelidir. Cesaret verme amacıyla da olsa sözünün kesilmesi, çocuğun duygularını akıcı bir şekilde ifade etmesini engeller. Çocuk duygularını rahat bir şekilde ifade edebildiğinde genelde kaygının temelinde yatan nedenleri anlamak mümkündür.
Çocuğun korkularını ifade ederken anne-babanın bakışlarındaki sakin ve anlayışlı ifade çocuğu rahatlatır. Onu dinledikten sonra yerine göre, sıkıca sarılmak, okşamak da rahatlatıcı bir etki yapar.
Anne-baba, çocuğun korkularını birdenbire gideremeyeceğinin bilincinde olmalıdır. Bu, zaman ister. Anne-baba kendi tutumlarını gözden geçirerek yanlışlarını tekrarlamamaya çalışmalıdır. Ölüm kadar hayatın, sağlık kadar hastalığın, hayatın bir parçası olduğunun bilincinde olarak ölüm, hastalık ve tehlikeler karşısındaki tepkilerinde kontrollü olmaya özen göstermelidir.
Anne-babanın ölümü algılama biçimleri, ebedi âlem hakkındaki duygu ve düşünceleri, endişelendiklerinde veya sevdiklerini kaybetme korkusu duyduklarında tedbir almakla kalmayıp dua etmeleri ve ettikleri duaların anlamını çocuklarıyla paylaşmaları da kaybetme korkusuyla baş etmelerini kolaylaştırır.
Zaman