Babalık Trenini Kaçırmayın

Çocuk
Allah’ın insanlara sunduğu en büyük mucizelerden biridir çocuk sahibi olmak. Görmek isteyen için hamilelik sürecinden doğuma, bebeğin ilk günlerinden büyümesine kadarki süreçte sayısız mucizeler...
EMOJİLE

Allah’ın insanlara sunduğu en büyük mucizelerden biridir çocuk sahibi olmak. Görmek isteyen için hamilelik sürecinden doğuma, bebeğin ilk günlerinden büyümesine kadarki süreçte sayısız mucizeler mevcut. Belki de bu yüzden evlat denince “anne” geliyor akla. Toplumumuz da eşler arasındaki rolleri böyle taksim ediyor. Çocuğun yetiştirilmesi, başta bebeklik dönemleri olmak üzere anneye; evin geçimi ise babaya veriliyor. Kadınların iş hayatında aktifleşmeye başlamasıyla bu anlayış giderek değişse de; babalar çoğu kez çocuklarıyla iletişime ancak çocuk 3-4 yaşına geçtikten sonra başlar fakat, bu kez de treni kaçırıyorlar! Çocuk gelişimi  uzmanlarına göre, “ bebeklerin babaya bağlanma periyodunda bu konuya dikkat edilmemişse bebek ile baba arasındaki psikolojik ilişkinin ileri dönemlerde de rayında girmesi bir hayli zor oluyor.

Yine yapılan araştırmalar, babanın yakın ilgisinin, çocuğun sosyal, fiziksel ve duygusal gelişimi üzerinde olumlu etkileri olduğunu ortaya koyuyor. İlk aylarda baba tarafından yoğun ilgi ve bakım gören bebeklerin çevreleriyle iletişim kurmada daha istekli olduğu belirtiliyor. Çocuğun bireyselleşmeyi öğrenmesinde babanın yakın ilgisin büyük rol oynuyor. Annelerin çocuk bakımında daha korumacı bir yapıya sahip olması, çocuğun sosyalleşmesi ve bireyselleşmesinde dezavantaj oluşturabiliyor. Oysa çoğu ailelerde babanın bebeğin bakımı bir yana, kucağına alıp sevdiği takdirde bile ‘erkek’ imajının zedeleneceği inancıyla çocuğa karşı ilgi gösterme ve yetiştirme görevini anneye devrediyor.

Anne bebek ilişkisi nasıl ki hamileliğin ilk sürecinde başlıyorsa, baba ile çocuk arasındaki iyi ilişkilerin temeli de bebeklik döneminde atılıyor. Bu günler bir daha geri gelmeyecek günler kapsamında değerlendiriliyor. “Nasıl olsa bebek bir şey anlamıyor” ya da “şimdi zamanım yok daha sonra bakarım, büyüyünce ilgilenirim,” diyerek evdeki vaktini televizyon başında geçiren babalar giden zamanın bir daha geri gelmeyeceğini, gelse bile sağlıklı bir ilişki kurulamayacağını yaşayarak görüyor. Çünkü küçük bebek göz açıp kapayıncaya kadar büyüyecek, okula başlayacak ve ergenliğe geçiyor. Bu yaşlarda çocukların en son yapmak istediği, yıllardır duygusal anlamda uzağında olan babasıyla iletişime geçmek oluyor. Anne arada köprü vazifesi görse de baba ile çocuk birbirine yabancılaşır. Bu durum özellikle erkek çocuklarda psikolojik rahatsızlıkların temelini oluşturuyor. Yapılan araştırmalar babasıyla bebeklik çağından itibaren iyi iletişim kuran çocukların karşı cinsle ilişkilerinin daha iyi olduğunu da ortaya koyuyor. Çünkü tüm bebekliğini ve çocukluğunu annesiyle geçiren erkek çocuklar, yaşadıkları sorunları annesine bağlamakta ve dolayısıyla karşı cinsle iletişim kurmakta güçlük çekmektedir. Aynı şekilde kız çocukları için de babanın rolü, karşı cinsi anlaması, kendine güven geliştirebilmesi açısından büyük önem taşıyor.

BU SÖZÜMÜZ ANNELERE!
Annelik duygusu içgüdüsel olarak kazanılan kutsal bir özellikken, babalık ise çaba gösterilerek öğrenilen bir duygu. Hamilelik sürecinden itibaren tüm algılarını bebeğe yönelten kadın, eşinin babalık trenini kaçırmasına bir anlamda zemin oluşturuyor. Oysa bebek ile baba arasındaki iletişimin temellerini kurmak sürecinde anneye büyük görev düşer. Bebeğin bakımından beslenmesine, kucağa alınması, ağladığında sakinleştirilmesi gibi daha ilk günlerde yaşamının bir parçası haline getirilmesinde babanın bu duruma katılmaya istekli olmasında annenin tavırlarının büyük etkisi olur. Çocuğunu “ben merkezi”ne alan kadın, farkında olmadan kocasını çocukla iletişimin dışına itebilir böylece hem kendi ilişkisini hem de çocuğunun iletişimini zedeleyebilir. Yapılması gereken, babanın bebeğin ilk günlerinden itibaren anneye, yardımcı ve destekçi olmasıdır. Baba bebeğiyle ilgilenir, konuşup, öpüp, koklar, bakımına yardımcı olur, birlikte zaman geçirirse, bebekle aralarındaki ilişki güçlenir. Bebeğin ihtiyaçlarını daha iyi anlayabilir. Babanın bebeğin bakımına katılması, babalık rolünü daha kolay benimsemesine yardımcı olur. Babanın, bebeğin bakımına katılması, bezini değiştirmesi, banyosunu yaptırmayı öğrenmesi; beslemesi ve kucağına alması; ağladığında sakinleştirmesi, dolayısıyla yaşamının bebekle ilgilenmeyi yaşamının bir parçası görmesi baba-bebek arasındaki ilişkiyi güçlendirir. Aynı zamanda annenin iş yükünü hafifleterek dinlenmesine imkan sağlar. Ev işleri dışında kendine zaman ayırabilen ve bir nebze bu yükünü hafifleten kadın,  doğum sonrasında olabilecek muhtemel depresyonları etkilenmeden atlatabilir.
 Bebek bakımının oldukça güç olduğu ilk günlerde eşinden yeterli desteği alan kadın, kendini daha güçlü hisseder. Onun fiziksel ve ruhsal olarak dingin olması hem aile içi ilişkilere hem de çocuğun sağlığına olumlu katkı sağlar. Bu şartlara riayet edilen sağlıklı bir ortamda büyüyen çocuk hayata daha emin adımlarla atılır ve bu onun ileriki yaşlarda ilişkilerini düzenlemesinde de yardımcı olur. Daha sağlıklı ve kendine güvenli çocuklar yetiştirmek istiyorsak, haydi babalar iş başına!

BABALAR BUNLARA DİKKAT
Bebeklik döneminde, bebeğin bakımına katılın. Bebeğin sağlığı, beslenmesi, temizliği, ağladığında sakinleştirilmesi ve  tüm ihtiyaçlarını karşılanmasında baba şefkati önemli. Bu ilişki daha sonrasında devam etmesi istenilen  sağlıklı ilişkinin önemli bir parçasını oluşturuyor.
Çocuğa sevgi, ilgi gösterin ve zaman ayırın. Sevgi ve ilgi sonucunda çocuk kendisine değer verildiğini, sevildiğini hisseder ve mutlu olur.
Çocuğa sevginizin içten, sıcak, yalın ve koşulsuz olduğunu gösterin. Onu olduğu gibi kabul edin. Başkalarıyla kıyaslamayın.
Çabalarını ve olumlu davranışlarını destekleyin. Başarısızlıkları karşısında sabırlı, sakin ve yapıcı olun.
Çocuğun sorumluluğunu ve ihtiyaçlarını anne ile paylaşın. Hayatınızda onun ne kadar önemli olduğunu kendisine hissettirin ve ifade edin.
Baba olarak her türlü davranışlarınızla ona iyi bir model olun.

Emine Uçak