Son yıllarda yapılan çalışmalar, akran zorbalığının okullarda giderek yaygınlaştığını ve öğrencilerin sağlıklı gelişimi için ciddi bir tehdit oluşturduğunu ortaya koyuyor. Akran zorbalığının; bir kişi ya da grubun, şahsı sürekli ve amaçlı bir şekilde rahatsız etme durumunun gözlemlendiği bir saldırganlık türü olarak tanımlandığını anlatan DBE Davranış Bilimleri Enstitüsü’nden Uzman Klinik Psikolog Gülşah Ergin, “Akran zorbalığının içerisinde istismarın alt türlerini görebiliyoruz. Bu zarar verme durumu fiziksel, sözel, duygusal, cinsel açıdan olabildiği gibi internet yoluyla da olabiliyor. İsim takmak, sataşmak, dalga geçmek, vurmak, itmek, kakmak, para veya cep telefonu gibi eşyalarını zorla almak, korkutmak amaçlı mesajlar göndermek, kenara itmek, umursamamak, oyuna veya gruba dâhil etmemek, çocuk ve onun ailesi hakkında dedikodular yaymak vb. şekilde karşımıza çıkabiliyor” dedi.
Zorbalığa maruz kalan çocukların ruh hallerine değinen Ergin, “Çocuklar kendilerini korkmuş, umutsuz, güçsüz, değersiz, kızgın, terkedilmiş, depresif ve bıkmış hissederler. Bu nedenlerden ötürü yaşadıkları durumu birine anlatmakta zorluk çekebilirler. Bu noktada ebeveynlerin çocukları üzerinde çok iyi bir gözlemci olmaları ve onlarda oluşan değişimleri fark edebilmeleri çok önemlidir. Akran zorbalığına maruz kalmış çocuklar düşük özgüven, çekingen ve utangaç olma, depresif hissetme gibi belirtiler gösterebilirler. Ayrıca çocukta stres temelli rahatsızlıkların başlaması, açıklanamayan yaralanmaların olması, kişisel eşyalarını kaybetme gibi durumların yaşanması, akademik başarıda düşüş görülmesi ve yalnız kalmak istememesi gibi değişimler de söz konusu olabilir. Bu değişimler aileler tarafından mutlaka ciddiye alınmalıdır” dedi.
Aileler ne yapmalı?
Ailelere de önerilerde bulunan Ergin, “Çocuğu böyle bir zorbalığa maruz kalan bir ailenin her şeyden önce çocuğunu yargılamadan dinlemesi ve onu anlamaya çalışması gerekir. Öncelikle, durumu tartışmak yerine çocuklarının kendilerini ifade etmelerine fırsat vermeleri ve onlara anlaşılmış olduklarını hissettirmeleri önemlidir. Ardından zorbalığın nasıl ve ne şekilde gerçekleştiğini öğrenip mutlaka okul yetkilileri ile işbirliğine girmeleri gerekir. Ebeveynlerin çocuklarıyla daha çok zaman geçirmeleri ve onların fiziksel ihtiyaçlarının yanı sıra duygusal ihtiyaçlarını da karşıladıklarına emin olmaları önemlidir. Ara ara çocuklarıyla okul ve arkadaşları hakkında sohbet etmeleri ve okulda onları üzen bir durumun olup olmadığını sormaları da zorbalığı erken fark etmelerinde veya önlemelerinde etkili olabilir. Öğrendikleri noktada mutlaka okulla işbirliği yapmaları gerekmektedir” dedi.
Eğer akran zorbalığını sizin çocuğunuz yapıyorsa?
Peki ya çocuğunuz okulda akranlarına kötü davranışlarda bulunuyorsa? Bu durumda ne yapmalısınız? “Çocukları böyle davranmaya iten sebeplerin araştırılması, çocuğun ev ve çevre yaşantısının değerlendirilmesi önemlidir” diyen Ergin: “Bu davranışı sergileyen çocuklar için yapılacaklar mutlaka çocuğun, okulun, ailenin işbirliğini gerektirir. Çocuklarla birçok açıdan çok yönlü çalışmalar yapılmalıdır. Kısa dönemde; hem okulda hem de evde bu durumun fark edildiğinin belli edilmesi, onaylanmayan davranışlarına yönelik bir konuşma yapılıp bu konuda onlara sınırlar konması, davranışlarının takip edilmesi ve onlara doğru rol model olunması önerilir. Uzun dönemde ise; kendi duygularını ve karşı tarafın duygularını anlamaları adına çalışmalar yapılarak empati gelişiminin desteklenmesine ihtiyaç vardır. Sosyal beceri geliştirme, öfke kontrolü, problem çözme gibi alanlar da yine bu çocuklarla uzun dönemde çalışılması gereken diğer alanlar olarak değerlendirilebilir”.