Bir bebek bile zor büyütülürken üçüz sahibi ailelerin hali nicedir? Geceler, gündüzler birbirine karışır, dışarıya çıkmak anne için hayal olur. En zoru da, çekirdek aileden geniş aileye alışma evresi. Hem maddi hem de manevi… İşte üçüz çocuklu ailelerin hikâyesi.
Anne olmanın tanımı hep farklıdır. Bu duygu her gönülde farklı yankılanır, dile hep başka başka yansır. Ya karşınızdaki üç çocuğa birden sahip olmuş, uykusuz geceleri, yorgun günleri, annelik hassasiyetini üç kat fazla yaşamış bir kadınsa… O nasıl tanımlar anneliği? Anladık ki o zaman tarif, kaybetme korkusuyla başlar, sabırla devam eder. Bir de yeni bir kavram eklenir literatüre: Sevginin adaletli paylaşımı! Üçüz çocuk anneliği en kısa ifadesiyle böyle. Ya genel olarak ailede durum nedir? Onu da şöyle belirtelim: Bir hafta boyunca aynı oyunu ayrı evlerde sergileyen annelerle, babalarla, çocuklarla tanıştık sanki. Çekirdek aileyken bir anda geniş aile olmaya çalışan (özellikle artan masraflarla), sabahtan akşama bir sistematiğin içinde yaşayan, rahat rahat dışarıya çıkmaya hasret geçen senelere sabırla göğüs geren bireyler… Bir de onlara Hızır gibi yetişenler. Genellikle anne ya da kayınvalide gibi aileden bir büyük ya da varsa eve alınan bir dadı, annelerin en büyük yardımcısı. Tek başına bakılmaz mı dersiniz? Neredeyse imkânsız. Zira her evde geçirdiğimiz ortalama bir buçuk saat bunu söylemek için yeterli bir süre oldu. Evdeki hareketlilik bizi en çok da fotoğraf çekiminde zorladı. Gördüğünüz kareleri çıkarmanın sevinci annelerin ilginç yorumlarıyla taçlandı: "Üçüzlerle ilk aile fotoğrafımızı çektirmiş olduk böylece. Yoksa üçünü bir araya getirmek ne mümkün!" Uzun lafın kısası, üç çocuğu birden büyütmenin acı tatlı pek çok hatırası varmış…
Yılda üç sene yaşlanıyoruz
Kızları doğmadan önce uzunca bir isim listesi hazırlamış Özlem (30) ve Cumhur (38) Kunduz çifti. Fakat evdeki hesaba göre ilerlememiş işler. Üçüzler normal zamanlarından iki ay önce dünyaya gelince yağan yağmur yetişmiş imdada! Çisem, Sudem ve Tanem bebekler doğumları boyunca yağan yağmur damlalarından almış isimlerini. Çiftin, on yıllık hasretinin ardından gelen ilk çocukları onlar. Şimdi iki yaşındalar. Üçüzlerine kavuşana kadar dört kez düşük yapmış anne. Doktor doktor gezmiş, sözüm ona sebepleri araştırılmış. Tiroit hastalığının gebeliğine mani olabileceği yıllar sonra düşünülmüş. Yalnızca birkaç kutu ilaçtan sonra üçüzlerine hamile kalmış Özlem Kunduz. Basit bir ihmal yüzünden yıllarca annelik özlemi çekse de pozitif: "Kaybettiğim yavrularımın yerine Rabb’im bana üçünü birden verdi." Üçüz bebek sahibi olacaklarını öğrendikleri anı kısaca özetleyelim: Annede kahkahalar. (Zira yolda annesine ‘bakarsın üçüz olur!’ demiştir.) Anneanne ve babada şaşkınlık. O günden bugüne acısıyla tatlısıyla geçer iki yıl. Yeni bir iş kuran baba, maddi zorluklarla boğuşur bir yandan. 7 aylık doğan bebeklerin sağlık, gıda, bez masrafları da az değildir. Tanesi 150 liradan haftada 450 liraya üç kutu mama mesela! Diğer masraflara değinmeyelim bile. Belki de bundan "Üçüzleriniz varsa bir yılı üç yıl birden atlıyorsunuz." diyor Cumhur Kunduz. Yaşananlara bir de annesinin ani ölümü eklenir. Herkesi derinden etkileyen bu ölüm sonrası bebeklere bakım sırası anneanneye geçer. Üçüz bebek sahibi olmanın en zor yanını sorarsanız Özlem Kunduz’a yine içinde annelik gizli: Kaybetme korkusu. Ya en güzel tarafı? O da annenin henüz akşam çektiği videoda saklı: "Evin içinde çalan müziğe neşeyle tempo tutan üç küçük melek. Baktıkça duygulanıyorum, ne zaman büyüdünüz de oynuyorsunuz siz?"
Üçüz anneleri için platform kurdu
"Top oynarken ikimiz aynı anda gol atıyoruz. ‘Ben senden daha iyi attım.’ diyor kardeşim. Halbuki benim golüm daha güzel! Oyuncakları paylaşmak zorundayız. Biz aynısından hepimize birer tane alınsın istiyoruz. Aynı kıyafetleri giymek bazen işime geliyor. Ben Eren’e benziyorum ya, o sarışın ben sarışın. Aynı giyindiğimizde beni Eren sanıyorlar, onun sırlarını bana anlatıyorlar!" Üçüz olmanın tanımı en güzel bu şekilde yapılır herhalde. O yüzden dokunmadık N.Emre, H.Efe ve K.Eren kardeşlerin anlattıklarına. Radyocu-çocuk gelişim uzmanı Serpil Sare Emek ve Albaraka Türk Bankası Genel Müdür Yardımcısı Mahmut Esfa Emek’in 11 yaşındaki üçüzleri onlar. Diğer ailelerin hâlâ yaşamakta olduğu alışma aşamasını biraz daha atlatmış bir aile olmalı karşımızdaki. Ama ne mümkün! Üçüzlerle hayat daima zor anlaşılan. Üç çocuk birden koleje gidiyor, kıyafetleri, kitapları birlikte alınıyor, ödevleri aynı anda yapılıyor. Bir de aynı yaşta üç farklı karakterde çocuk birlikte büyüyor! Belki de bu yüzden "Kimse üçüze ve ikize özenmesin, hakkı verilemiyor." diyor Serpil Emek. İsviçre’de doğmuş, küçüklüğünden beri kendi tabiriyle maddi-manevi her istediğini elde etmiş bir kadın o. Henüz üçüzleri iki buçuk yaşındayken kızı Zeynep Rana’nın da dünyaya gelmesiyle çoğul çocukla yaşamanın tüm zorluklarını hissetmiş. Çocukları büyüyünce bir şeyler yapmak için kolları sıvamış: "Ölmeden bu günleri görebildiysem, diğer anneleri kurtarmam lazım dedim!" Eyüp Belediyesi’nin desteğiyle dört ay önce Çoğul Çocuklar Platformu’nu kurmuş Emek. İkiz ve üçüz çocuk sahibi gönüllülerden oluşan yöneticilerin hepsi kariyer sahibi anneler. Türkiye genelinde 193 üyesi var platformun. Neler mi yapıyorlar? Ayda bir eğitim çalışmaları var mesela. Anneleri eğitimler sonrası alacakları sertifika değil de bu sayede nefes almaları, kendileri gibi insanlarla tanışmaları mutlu ediyor daha çok. "Birbirimize nefes aldırdık. Günde bazen altı, yedi tane üçüz annesiyle saatlerce telefonla konuşuyorum. Psikolog değilim ama biz birbirimizi çok iyi anlıyoruz." diyor Emek. O, bu işe tam anlamıyla gönül vermiş. Anneler ve bebekler için mağazalardan, spor merkezlerinden indirimler dahi ayarlıyor. Devletin de çoğul çocuklu aileler için bir şeyler yapmasını istiyor. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin’in bu konuya duyarlılık göstereceğine inancı tam. Sanki yapılması gereken Serpil Emek’in dudaklarından dökülen cümleler kadar basit: "Sadece bir kadın olarak bizimle empati kursunlar."
Çok çalışmam lazım, çook!
Üçüz bebek sahibi olacağını öğrendiğinde, Genel Cerrah Halil Alış’ın ilk tepkisi, ‘Çok çalışmam lazım çook!’ olmuş. Doktor eşi Esra Alış ise çevresindekiler kadar şaşırmamış duruma. Zaten tek çocuğu olacağını hiç düşünmemiş. Kuzeninin ikizleri doğduğunda yaptığı esprinin eşref saatine denk geldiğini düşünüyor: "Ben onu geçip üçüz yapacağım demiştim." İlk günden beri telaşa kapılmadan, kaygılanmadan süreci sağlıklı geçiren annelerden biri o: "Onlar bize hediye geldiler, bir şekilde büyüyecekler. Yeter ki Allah sağlık versin." Zor yanı hamilelik ona göre. Çünkü doğduktan sonra destek alınıyor. Oysa hamilelikte kadın tek ve risk altında. Doğumdan sonraki ilk günleri unutamıyor: "Birini besliyorsunuz, bezini değiştiriyorsunuz, uyutuyorsunuz. İkinciye geçiyorsunuz. Üçüncüye geldiğinizde ilki uyanmış oluyor." Bir de çocukları karıştırmak var tabii. Aynı bebeği iki kez doyurup, diğerini aç bırakmamak için her aile kendine göre çözümler üretmiş. Alış ailesi, oğullarına mavi, kızlardan birine sarı diğerine pembe giydirmiş. Çocukların doğumuyla ailenin planları, yaşam tarzları, alışkanlıkları da değişmiş. Daha geniş bir ev, araba, daha uzun süren alışveriş… Bir de anaokulu fikri şekillenmeye başlamış daha ilk günden. Çocukların kreş yaşı geldikçe aile elini taşın altına koymaya karar vermiş ve Çekmeköy Küçük Şeyler Anaokulu’nu açmışlar. Mart ayında mesleğine dönmeye hazırlanan Esra Alış’ın içi biraz daha rahat şimdi. Çocukları Yusuf Kayra, Aysara ve Hilal, kendi elleriyle kurdukları anaokulunda geçiriyor zamanlarını.
Nasıl büyüyecekler!
Üçüz bebek hamileliği riskli olduğundan hemen her anneye birinin yaşamını sonlandırma teklifi gitmiş. Ayşe ve Kenan Budak çifti de riskine rağmen düşünmemiş bu teklifi. Rahat geçen 7 buçuk ayın ardından kızları sürpriz yapmış ve dünyaya erken gelmiş. İlk Nergis’i görmüş Ayşe Budak. "Ufacık bir şeydi. Nasıl büyüyecek diye düşündüm." sözleri o anki duygularının ifadesi. Şimdi iki yaşında olan kızlarının sağlık problemi yok. Ancak asgari ücretle çalışan babayı masrafları biraz zorluyor. Geçenlerde miniklerin üçü birden rahatsızlanmış. Eczanede 100 liralık faturayla irkilmiş aile. Çoğul Çocuklar Platformu sayesinde edindikleri kardeş aile onların destekçisi olmuş. Bunun için Serpil Emek’e müteşekkir. Miniklerin birbirleriyle diyaloglarını sormaya gör! Bu ara aşırı kavga ediyorlarmış. Karakterleri de bambaşka. Nihal aşırı korkak, Yaren çok hareketli ve diktatör, Nergis ise huysuzluğuyla nam salmış. Henüz küçük olsalar da ailenin gelecek kaygısı başlamış. Annelik ne de olsa, eğitimlerinden evliliklerine her şeyi düşünüyor şimdiden Ayşe Budak.
Zaman