İstanbul’da Bayramın Adı Kaldı

Doğal Yaşam
Kimi tenhalaştığı için mutlu, kimi eskiye dönmeyeceğimiz için ümitsiz, kimi ise tat kalmadı diyerek mutsuz. İstanbul’da bayramı geçiren ünlülerin hepsi farklı ruh hallerinde ama tek bir noktada ...
EMOJİLE

Kimi tenhalaştığı için mutlu, kimi eskiye dönmeyeceğimiz için ümitsiz, kimi ise tat kalmadı diyerek mutsuz. İstanbul’da bayramı geçiren ünlülerin hepsi farklı ruh hallerinde ama tek bir noktada toplanıyor: “Artık İstanbul’da bayram yaşanmıyor

Yarın artık Ramazan’a elveda diyeceğiz. Ve bütün bir sene yine bu huzurlu ayın gelmesi için gün saymaya başlayacağız. Ramazan bitti diye üzülürken, bir yandan da yeni bir bayrama daha eriştiğimiz için sevineceğiz. Yarın Ramazan Bayramı. Hepimizin ziyaret edeceği akrabaları var, hepimiz işe güce ara verip eşi dostu hatırlayacağız.

Her ne kadar büyüklerin anlattığı gibi bayramlar yaşayamadıysak da, öyle ya herkesin bayramı kendine özel ve güzel. Biz belki de şanssız nesil olarak bayramı hep böyle yaşayacağız. İstanbul’da, o ruhtan uzak ve yalın… Eskiler İstanbul‘da bayram başkaydı diyor, yeniler bayramda kendilerini tatil beldelerine atıyor. Son yıllarda sessiz ve boş bayramlar geçiren İstanbul terk edilmekten mustarip artık. Yeni Şafak gazetesi, bu hafta sizler için oyuncu, yazar, gazeteci ve tarihçilere “İstanbul’da bayram nasıl yaşanır?” diye sordu. Bakın nasıl cevaplar verdiler:

Kimliklerimiz bayrama engel olmadı

Alin Taşçıyan: Özellikle Ramazan Bayramı benim için çok keyifli bir bayram. Çünkü diğer adı Şeker Bayramı! Şehrin sokaklarında birbirlerine ziyarete giden insanlar, ellerinde çikolataları ve tatlıları bambaşka bir güzellik. İstanbul‘da bayram deyince hoş giyinmiş insanlar geliyor gözümün önüne hemen. Artık 40 yaşındayım ve bayramlarla ilgili nostalji yapabiliyorum. Arnavutköy’de annemlerin para isteyen çocuklar olmayalım diye özellikle cepsiz aldıkları kıyafetlerimizle şeker toplardık. Ben çok güzel bayramlar yaşadım ama artık bayram herkes için tatil demek. 

Kalabalık olduğu için kimse sokağa çıkmıyor. Bir de ben kozmopolit ve ne kendimi ne de başkalarını yabancılamadığım bir çevrede büyüdüm. Sonuçta ben de bir Ermeni çocuğuydum. Ama İstanbul’da bu ayrımı fark etmeden bayramlar geçirdik hep beraber hem de. Mahallenin en büyüğünün elini öpmeye giderdik, o da Aleviymiş. Rum teyzenin de elini öperdik. İstanbul‘da hiç öyle bir ayrım olmadan, mutlu bir bayram yaşamayı becerdim ben.

Bayram artık zorluyor

Hakkı Devrim: İstanbul’un eski ve yeni bayramları bana göre aynı. Maksat bir arada olmak. Bizim çocukluğumuzda panayır yerleri kurulurdu ama onlar da çok lüks değildi ki. Özlenecek bir şey değildi yani o zaman. Herkes eskide çok güzel şenlikler varmış, artık onlar yaşatılmıyormuş gibi bir havaya giriyor. Yok öyle bir şey. İstanbul’da her bayram ziyaretinde eziyet çeker insan, bunu biliyorum. Anadolu daha şanslıdır bu anlamda. Ben Arnavutköy’de oturuyorum akrabalarım Kızıltoprak’ta. Onları ziyarete gitmekte zorlanıyorum. İstanbul’da bayram bir yönüyle eziyet yani.

İstanbul’da bayram ikiye ayrılır

Mehmet Barlas: İstanbul’da bayram benim için ikiye ayrılır. Bir çocukluğumun İstanbul’u. Boğaz ve Yeniköy’de geçerdi. Türklerin, Rumların ve Ermenilerin aynı bayramı, aynı şekilde kutladıkları günlerdi. O bayramlarda sevinç de, hüzün de beraber paylaşılıyordu. Bu anlattığım 6-7 Eylül 1955 öncesinin İstanbul’u. Bir de yeni İstanbul var, çok büyüdü.

Artık Yeniköy’le, mahalleyle anılacak bir şehir değil. Yeni İstanbul’un bayramı ise benim için Sultanahmet Meydanı. Oraya gittiğim zaman gerçekten bayramı yaşadığımı hissediyorum. Artık bayram demek İstanbul’dan kaçmak anlamına geliyor artık. Bu bana çok garip geliyor. Bayram ilişkilerin tazelendiği bir günken, yeni İstanbul’un bayramı İstanbul’dan kaçmak. Tatil beldeleri dolarken, İstanbul boşalıyor. Yani İstanbul‘da bayram yaşanmıyor.

Bayram havası yok ki

Bennu Yıldırımlar: İstanbul‘da bayram süresince olanakları daha kısıtlı olan insanlara yapılan yardımın yıl boyunca devam etmesini dilerim. İstanbul’da çocukların çok şeker yediği bir bayram bu. Bayramlarımın hemen hemen hepsi İstanbul’da geçmiştir. Büyükada’ya giderim bayramda. Çok büyük bir bayram havası sezemiyorum İstanbul’da. Çünkü artık 2009 yılındasınız ve çoğu değer tüketildi. Bayramın sonunda yenilen şekerler hatırlanıyor. Çocukluğumda da öyleydi.

Bayramda geleneksel istanbul sahnede

Cengiz Çandar: Bayram deyince İstanbul’da daha önce olmayan bir dinginlik geliyor aklıma. İstanbul’un güzelliği bayramda ortaya çıkar. Geleneksel İstanbul bayramda tekrar sahneye çıkar. Eskiden özlemle anılan İstanbul bayramları ve bayramlaşmaları bu geleneksellik sayesinde bir nebze olsun hatırlanır. Bayram da olmasa İstanbul’un geleneksel kimliğini hiç göremeyeceğiz yani.

İstanbul bayramda tenha

Tayfun Talipoğlu: İstanbul benim için her zaman özel. Çünkü ben hep Anadolu ve Ankara’da yaşayan biriyim. İstanbul’un bayramı yok benim için. Her gidişim bayram gibi. Çünkü ben ara ara gittiğimden ne trafiği etkiliyor ne de başka bir şeyi. İstanbul’da sürekli yaşamanın zorluğunu bildiğim için Ankara’dayım. Ama bayramlarda daha bir severim İstanbul’u. Çünkü tenhalaşmış oluyor.

Bayramda İstanbul’dan çıkmam

Lale Mansur: Bayram ve İstanbul… İstanbul’un en güzel olduğu zaman dilimidir. Trafik sorununun yaşanmadığı İstanbul muhteşem oluyor. Mecbur kalmadıkça bayramlarda İstanbul dışına çıkmam. Bütün İstanbul boşaldığı için bir yerden bir yere gitmesi de zevkli oluyor, bayramı doyasıya yaşamak da. İstanbul’un bayram zamanları yaşadığı o tenhalık başka günlerde bulunmaz. Ben bunun kıymetini bilirim bir kere muhakkak Sultanahmet tarafına giderim. Normalde de Sultanahmet’e ayda bir gitmediğimde eksiklik hissederim. Bu ihtiyaç bayramda daha da artıyor.

Ziyaretlere ikinci gün başlarım

Ali Aycil: Bana öyle geliyor ki, İstanbul, Yahya Kemal’den bu yana Süleymaniye’de bir bayram sabahıdır. Şair, mühendislik harikası bir mabetten değil, binlerce yılın hafızasıyla secdeye varan bir bilinç kentinin kalbinden seslenir bize. Bütün İslam kentleri, birbiriyle bayramlaşmak için İstanbul’a gelirler! Ben ise bayram sabahları Üsküdar’a inerim. Semtin Ramazan ve Kurban bayramlarına özgü apayrı bir tenhalığı vardır; günün göğsü genişler sanki, vakitler uzar; bayramın coşkusuyla fanilik duygusunu iç içe geçirir. Neredeyse hiç bir akrabam yoktur bu şehirde, görmek istediğim insanları ziyarete ikinci gün gitmeye başlarım.

Tefekkür günüdür bayram

Yıldız Ramazanoğlu: Bayram elbette barış, esenlik ve iyilik getirir. İstanbul’da görkemli bir akış baş döndürücü bir hareket yaşanır. Fakat aynı zamanda İstanbul’daki derin eşitsizliklerin en fazla görünür olduğu zamanlardır. Çevremize çok dikkatle bakmalı, asgari dini yükümlülükleri yerine getirmekle aklanacağımızı sanmamalıyız. Bayramın herkese bayram olması ve daha adil bir dünya için tefekkür günleridir bu günler.

İstanbul’da bayram kutlanıyor mu?

Hilmi Yavuz: Ben eski adamım. Bayram ve İstanbul denince aklıma çocukluğumun bayramları geliyor. O zaman gerçekten bayram bayram gibi kutlanırdı. Ama şimdi İstanbul‘da bayramın kutlandığından da çok emin değilim. Nerede ve nasıl kutlanıyor, bilmiyorum. Ama bütün bunlar bana Ziya Osman Saba’nın bir dörtlüğünü hatırlatıyor: Rabbim şuracıkta sen bari gözlerimi yum! / Sen. Bana en son kalan, ben senin en son kulun/ Bu akşam, artık seni anmayan İstanbul’un / Bomboş bir camiinde uyumak istiyorum.