Bilim dergisi Science’da yayınlanan bir araştırma, bazı hayvanların ömürlerini bir şekilde uzatabildiğini, bazılarının ise ölümsüzlüğün formülünü bile bulmuş olabileceğini ortaya koydu.
Bugüne kadarki bilimsel araştırmalara göre, hayvanlar da insanlar gibi doğdukları günden itibaren yaşlanmaya başlıyor.
Bebeklikteki yüksek ölüm riski gençlikte düşüyor, yaşlılıkta tekrar yükseliyor.
Bilim adamları bazı hayvanlar üzerinde yaptıkları deneylerde, ömrü kısmen uzatmanın formülünü bulmuş durumda.
Örneğin Brown Üniversitesi’nden bilim adamları, bir sinek türünün genleriyle oynayarak yaşam süresini 35 günden 70 güne çıkarmayı başarmıştı.
Ancak yeni araştırmalarla bazı türlerin bu yeteneği kendi kendilerine geliştirdiği ortaya çıktı.
Neden daha uzun yaşıyorlar?
Bilim adamlarını bazı hayvanları mercek altına almaya iten, benzer türlere göre daha uzun yaşamaları oldu.
Zira küçük hayvanların kısa, büyük hayvanların ise daha uzun ömürlü olduğu biliniyor.
Örneğin farelerin ömrü ortalama iki yıl iken, bazı balinalar 200 yıla kadar yaşayabiliyor.
Texas Üniversitesi’nden bilim adamlarının dikkatini çeken de "tüysüz kör fare" olarak bilinen fare cinsi oldu.
Zira diğer farelerden neredeyse 5 kat daha uzun yaşıyorlardı.
Araştırmalar bu cinsin daha uzun süre yaşamasını tam olarak açıklayamasa da, bazı ipuçları yakalandı.
Tüysüz kör farelerin yer altında yaşamalarının, güneş ışığına daha az maruz kalmaları nedeniyle ömrü uzatan bir unsur olabileceği düşünülüyor.
Ayrıca kalabalık sürüler halinde yaşamalarının da, bağışıklık sistemini güçlendirerek onları ölümle sonuçlanacak hastalıklardan koruduğu tahmin ediliyor.
Güneş ışığı bağlantısıUzun ömürlü olması güneş ışığına az maruz kalmasıyla açıklanan bir başka tür de yarasalar.
Bilim adamlarına göre güneş ışığı dokuların erken zarar görmesine neden olduğu için yaşlanmayı tetikleyebiliyor.
Ancak Texas Üniversitesi’ndeki araştırmaya göre yarasaların uzun ömürlü olmasının tek sebebi uykuda geçirdikleri zamanın uzun olması ve dolayısıyla güneşe az maruz kalmaları değil.
Geliştirdikleri "protein koruyucusu" adlı moleküllerle, vücutlarındaki proteinin zarar görmesini engelliyorlar.
Proteinin hücrelerin fonksiyonlarını yerine getirmesinde önemli olduğuna işaret eden araştırmacılar, proteinin korunmasının hücrelerin sağlıklı kalmasına dolayısıyla yaşlanmanın gecikmesine neden olacağını belirtiyor.
Amerikan istakozu da benzer bir yeteneğe sahip.
DNA’nın birimlerini onardığı bilinen Telomerase adlı enzimi salgılayarak, hücrelerin sağlıklı ve genç kalmasını sağlıyor.
Böylece 100 yaşına kadar yaşıyabildiği gibi, kopan uzuvlarının çok ileri yaşlarda bile yenilenebildiği biliniyor.
Emma Brennand/BBC