Akvaryum Uğruna Siyanürlenen Balıklar

Doğal Yaşam
Mercan kayalıkları resifleri biyolojik çeşitlilik bakımından yağmur ormanlarını andıran ve mercan, balık, omurgasız, karides gibi binlerce tür canlıyı bir arada barındıran global ekosistemin önemli bi...
EMOJİLE

Mercan kayalıkları resifleri biyolojik çeşitlilik bakımından yağmur ormanlarını andıran ve mercan, balık, omurgasız, karides gibi binlerce tür canlıyı bir arada barındıran global ekosistemin önemli bir parçasıdır. Mercan resiflerinde insanları kendilerine hayran bırakan her renkte canlıya rastlanabilmektedir. Başlangıçta bu güzel dünyayı dalarak izlemekle yetinen insanoğlu, bununla tatmin olmayıp hoşuna giden balıkları, mercanları, deniz yıldızlarını, yengeçleri, anemonları vs. doğal ortamlarından koparıp kendi evinde veya iş yerindeki akvaryumlarda barındırmaya başlamıştır. Gittikçe büyüyen bu heves milyonlarca insanı ve binlerce canlı türünü içine alarak zamanla kocaman ticari bir sektöre dönüşmüştür.

Günümüzde akvaryum sektörü, dünyada multimilyon dolarlık bir ekonomik boyuta ulaşmıştır. Bu kadar büyük bir sektörün ana kaynağını başta balıklar olmak üzere diğer sucul canlılar oluşturmaktadır. Akvaryum canlıları tatlı su ve deniz canlıları olmak üzere iki gruba ayrılmakladır. Tatlı su akvaryumlarında barındırılan canlıların % 98’i insanlar tarafından üretilip çoğaltılırken % 2’si doğadan yakalanmaktadır. Diğer yandan deniz akvaryumu için kullanılan canlıların ancak % 2’si kültür yoluyla üretilebilmektedir, geriye kalan % 98’lik kısmı doğadan temin edilmektedir. Dünyada yıllık 14-30 milyon deniz balığının, 3000 ton civarında canlı kayanın, yüz binlerce kilogram mercanın doğadan toplandığı ve 1500’ e yakın deniz canlısının ticaretinin yapıldığı tahmin edilmektedir. Doğadan bu kadar çok canlının toplanmaya devam edilmesi ekolojik dengeyi olumsuz yönde etkilemektedir. Deniz akvaryumlarında kullanılan canlıların hemen hepsi ekvatorun 30º kuzey ve 30° güney enlemleri arasında yer alan tropikal bölgelerde özelliklede, mercan resiflerinden temin edilmektedir. Dünyanın değişik yerlerindeki mercan resiflerinden toplanan canlılar talep olan ülkelere ihraç edilmektedir. Yalnızca Filipinler ve Endonezya’daki resiflerden yakalanan deniz akvaryum balıklarının yaklaşık % 85’i Amerika ve Avrupa’ya ihraç edilmektedir. Sri Lanka, Pasifik Adaları, Hawai, Florida, Karayipler, Kızıldeniz Hint Okyanusu adaları ve Doğu Afrika ülkeleri gibi ülkelerde de canlı toplanan resif alanları mevcuttur. Bu ticari işleyiş, çerçevesinde global akvaryum ticareti hızla büyümeye devam etmektedir. Toplam canlı mercan ticareti 1991 yılında % 5’ten 1997 yılında % 53’e çıkmıştır. Günümüzde yalnızca Amerika’daki deniz akvaryumlarında l milyon sert mercan, 6 milyon yumuşak mercan bulunduğu tahmin edilmektedir. Tropikal balıkların ve mercanların kültürü yapılmakta ancak kültür yoluyla üretilen ürün, ihtiyaç duyulan talebin çok altındadır. Örneğin; mercan kültürü yapan mercan çiftçileri mevcuttur. Ancak çiftliklerin ürettikleri mercan toplam mercan tüketiminin yalnızca yüzbinde üçü kadardır.

Deniz akvaryumları için her yıl yüz binlerce kilogram mercan ve canlı kaya, 15-20 milyon balık alınıp satılmaktadır. 10000’den fazla farklı canlı türü bu ticaret kapsamına girmektedir. Akvaryum canlılarının doğadan temin edilmesi birçok türün azalmasına veya yok olmasına neden olmaktadır. Örneğin; Endonezya Bangay Adalarının endemik türü olan Bangay kardinal balıklarının (Pterapogon Kauderni) binlercesi deniz akvaryumlarında yetiştirilmek üzere doğadan toplanıp ihraç edilmektedir. Bunun devam etmesi halinde sadece bu adalarda yaşayan bu türün nesli tükenme tehlikesi ile karşı karşıya kalacaktır. Özel ekosistemler sınıfına giren mercan resiflerinin yaşamını pek çok şey tehdit etmektedir. Balıkçıların avlanırken resiflere zarar vermeleri önemli bir tehdit unsurudur. Ayrıca teknelerden bırakılan çapaların, suya giren insanların, insan kaynaklı kirleticilerin verdiği zararların yanı sıra akvaryumlar için mercan, balık, canlı kaya ve diğer canlıların toplanması ile de resiflerdeki yaşam ciddi anlamda tehdit edilmektedir. Binlerce canlının ve canlı kayanın doğal ortamlarından alınması önemli bir sorundur bununla birlikte canlıların toplanması esnasında uygulanan yanlış metotlar, doğaya verilen zararı katlamaktadır.

Resif canlıları özellikle de haliklar doğal ortamlarından akvaryumlara gelinceye kadar çeşitli aşamalardan geçerler. Öncelikli olarak balıkların yakalanmaları gerekmektedir. Balıkları canlı bir şekilde yakalayabilmek amacı ile ağ, tuzak, kepçe gibi değişik ekipmanlar kullanılabilmektedir, fakat en yaygın kullanılan metot sodyum siyanür gibi bazı kimyasal maddelerin kullanılmasıdır. Balıkları sersemletmek maksadıyla uygulanan bu metot balıkların yakalanmasını kolaylaştırmaktadır.

Balık toplayıcıları bir pipetin içine doldurulan seyreltilmiş sodyum siyanürü mercanların arasına saklanmış balıkların üzerine veya yakınlarına püskürtürler. Siyanürü soluyan balık bir süre sonra bayılır, toplayıcıda fazla zahmete girmeden balıkları toplar. Buraya kadar her şey normal görülebilir ancak Sodyum Siyanür güçlü bir zehirdir. Kullanırken hedef balığın dışında başka balıkların ve canlıların etkilenmelerde söz konusudur. Siyanür, mercan poliplerini, simbiyotik algleri ve resif sağlığı için gerekli olan diğer organizmaları öldürmektedir. Siyanür kullanan balıkçı da yapılan bu uygulamadan etkilenir.

Siyanür bu amaçla ilk defa 1960’lı yıllarda Tayvan ve Filipinler’de kullanılmıştır. Son on yıldır siyanür kullanımı yasal olmamasına rağmen resif balıklarını toplamada kullanılmaya devam edilmektedir. Filipinler de balık yakalamak için her yıl 150 ton siyanür kullanıldığı rapor edilmektedir.

İnsanoğlu milyonlarca deniz canlısını akvaryumlarda barındırabilmektedir. Bu canlıların büyük çoğunluğu toplandıktan sonra akvaryumlara ulaşmadan ölmektedir. Gelse bile hemen hepsi kısa bir süre sonra ölmektedir. Elbetteki bu katliam başta bilim adamları olmak üzere hükümetlerin ve uluslararası sivil toplum örgütlerinin tepkisine neden olmaktadır. Bu bağlamda pek çok ülkede siyanürle balık avcılığı yasaklanmıştır. Eline kepçeyi alan her dalgıcın balık toplamasına müsaade edilmemektedir. Bu amaçla eğitim programları düzenlenmekte ve bu programın sonunda sertifikalar verilmektedir. Bu konuda çalışan organizasyonlardan en önemlilerinden biri MARINE AQUARIUM COUNCIL (MAC)’dır. Kar amacı gütmeyen bağımsız bir organizasyon olan MAC; Filipinler, Endonezya, AB ve ABD gibi ithalat ve ihracat yapan ülkelerde faaliyet göstererek uluslararası bir örgüt halini almıştır. Bu teşkilatın 60 dan fazla ülkede yaklaşık 3000 üyesi mevcuttur. MAC’ın görevi, mercan resiflerini ve diğer deniz ekosistemlerini korumak, kalite ve standartları belirlemek, sertifikalandırmak ve geliştirmek, tüketicilerin talebini güvenilir ve sertifikalı ürün alımına yönlendirmektir.

Akvaryum sektörü özellikle Endonezya, Sri Lanka, Filipinler gibi Asya ülkelerinde önemli derecede geçim kaynağı olmuş durumdadır. Filipinler de 7.000, Sri Lanka da 50.000 civarında toplayıcı mevcuttur. Bu rakamların içerisine aileler de eklendiğinde ortaya çıkan rakamın küçümsenemeyecek boyutlarda olduğu görülmektedir. Sektörün ilk basamağında görev alan ve bu işten para kazanan toplayıcıların dışında ithalatçılar, ihracatçılar, toptancılar, taşıyıcılar, aracılar ve perakendeciler gibi değişik kollarda çalışan milyonlarca insan akvaryum canlıları üzerinden para kazanmaktadırlar. Bu kadar geniş kitleyi kapsayan akvaryum sektöründe insanların para kazanma hırsı doğal hayatın zarar görmesine neden olmaktadır.

Resiflerden topladıkları canlılardan gelir sağlayan Filipinler, Endonezya, Sri Lanka gibi ülkelerin insanları bunun yanı sıra resiflere yapılan turizm dalışları sayesinde de para kazanabilmektedirler. Gerek kamu kuruluşları gerekse uluslar arası organizasyonların resiflerin ve denize canlıların korunması yönündeki çabalarına rağmen deniz akvaryumlarında kullanılan canlıların büyük çoğunluğu hala doğadan temin edilmektedir. Pek çok ülkede uygulanan koruma ve kontrol yasalarına rağmen siyanür kullanımı sürmektedir.

Deniz canlılarını, evlerinin bir köşesine kurdukları akvaryumlarda görmek isteyecek, kadar çok seven insanoğlu birkaç yıl sürecek bir heves için canlıların bu şekilde zarar görmesini elbette istemez. Akvaryumlarda barındırılan canlıların doğayı tahrip etmeden güvenli ve tam kontrollü bir şekilde bilinçli uygulanan metotlarla temin edilmesi mümkündür. Bunun yanı sıra kültüre alınan deniz türlerinin çoğaltılması ile de doğaya ve canlılara zarar verilmemiş olur. Üstelik kültür yoluyla üretilen canlılar doğadan yakalananlara nazaran akvaryumlara daha kolay adapte olabildiklerinden akvaryumdaki yaşam süreleri diğerlerinden daha uzun olacaktır.

 

  • Universitas terbaik Tapanuli
  • tutorial dan tips zeverix.com
  • https://insidesumatera.com/
  • https://prediksi-gopay178.com/
  • https://margasari.desa.id/
  • https://sendangkulon.desa.id/