At Rehberli Eğitmen İlginay Göbüt Göksel, atların insanların kendine has zaaflarını tanıma fırsatı sunduğunu belirterek, “Atlarla çalışmak konuşulmayanı duymayı öğretiyor. Doğuştan itibaren çok güçlü olan sezgilerimizi büyüdükçe öldürüyoruz. Atlar, sezgilerini kullanarak iş ve özel hayatında ne kadar başarılı olabileceğini gösteriyor” dedi.
İş hayatının plazalara sıkıştığı, insan ilişkilerinin azaldığı, doğuştan gelen sezgisel güçlerin yerini ön yargılara bıraktığı bugünlerde, insanlığın yardımına atlar yetişti. Atlar eşiliğinde verilen, “Ekip Olma”, “Atlarla Liderlik”, “Kişisel Gelişim”, “At Rehberli Koçluk” gibi eğitimlere iş adamları, ev hanımları, öğrenciler ve çocuklar büyük ilgi gösteriyor.
AA muhabirine “Atla Gelişelim” eğitim programları hakkında bilgi veren Göksel, atlarla ilk iletişiminin, 1994’te Viyana’da öğrenciyken başladığını belirterek, o dönemde atların bakımını yaptığını, beslediğini ve onlarla çok yakın bir ilişki kurduğunu söyledi.
Göksel, atlar konusunda edindiği bu disiplinin ardından iş hayatına başladığını, 17 yıllık profesyonel hayatı boyunca cam pencerelerle çevrili plaza ortamlarında çalışırken atlarla ilgili bir iş alanı yaratmak için kafa yorduğunu anlattı.
Tam da bu sırada atların kendi kişiliği üzerinde yarattığı olumlu katkıyı başka insanların da tecrübe etmesini sağlama fikrinin aklına geldiğini ifade eden Göksel, “Atlar her zaman yanımda oldu. Onların bana sunduğu etkileşim sonunda iş hayatında olayları diğer insanlara göre daha tolere edebildiğimi, insan ilişkilerimde daha sabırlı olduğumu fark ettim. İş hayatımın son yılında artık at ile insanı bir araya getirmeliyim fikrinden hareketle hayalimdeki işi profesyonelce yapmak için Amerika’ya gittim. 1980’den beri atlarla liderlik eğitimleri veren Kızılderili bir hocanın enstitüsünde eğitim alarak, at rehberli eğitmen sertifikamı aldım. Oradan döndükten sonra ‘Atla Gelişelim’i kurdum” şeklinde konuştu.
Göksel, atla eğitim işine ilk başladığı yıllarda “Türkiye’de atla iş mi yapılır, bu işten para mı kazanılır” şeklinde eleştirilere maruz kaldığını ancak cesareti yine atlardan aldığını ve kendini bu olumsuz söylemlere kapatıp, azimle yoluna devam ettiğini anlattı.
“CEO’ların sezgisel yönlerini keşfetmelerini sağlıyoruz”
Göksel, derslerin bir gün sürdüğünü belirterek, şöyle konuştu:
“Derslerimizin bir saati teoriden oluşuyor. Onlara neden bu dersi almaları gerektiğini, atla gelişimin ne olduğunu anlatıyorum. Yaptığımız uygulamalar aslında çok basit, her zaman zeminde, yerdeyiz ata kesinlikle binmiyoruz. Atla iletişim kuruyoruz. Atla yürüyoruz, ata yürüyoruz. Ona dokunuyoruz. Liderlik programında daha çok kurumların Üst Düzey Yöneticileri (CEO) ile çalışıyorum. Bu yöneticilerle 10-12 kişilik guruplar oluşturuyoruz. Uygulamalar çok basit olmasına rağmen kendimize dair birçok şeyi yakalama imkanı buluyoruz. Mesela, atı gözlemlerken ne kadar ön yargılı olduğumuzu fark ediyoruz. Eğitimin ardından bir CEO, ‘Yapmak istemediğim şeyleri ekibe yaptırmak için ne kadar zorladığımı fark ettim. Meğer kendim içime sindirmediğim için iş iyi olmuyormuş’, bir başka CEO, ‘Atlar sayesinde ne kadar çok kontrol etme meraklısı olduğumu fark ettim’ dedi. CEO’lara verdiğimiz derslerde amacımız yöneticileri liderliğe geçirmek. Sadece rasyonel zihinle iş yapıyorsak yöneticiyiz. Eğer buna sezgisel tarafımızı da katıyorsak o zaman lideriz. Lider ile yönetici arasındaki fark budur. CEO’ların bunu ayırt etmesini sağlıyoruz. Çünkü insanoğlu, artık sırf rasyonel akılla yaptığı işlerin sonunda mutlu olmadığını anladı. Sezgisel tarafımızın gerek özel gerek iş hayatımızda ne kadar önemli olduğunu fark ettik. İşte atlar da bunu sağlıyor.”
Atlar insanlara sezgileriyle hareket etme becerisi kazandırıyor
Göksel, yöneticilerin aldıkları eğitim sonunda beyinle insan yönetemeyeceklerini anladığına vurgu yaparak, “Çok güzel bir söz vardır; ‘IQ işi aldırır, EQ kariyer yaptırır’ diye. Aklımla teknik işleri çözebilirim ama insan yönetimi devreye gerdiğinde IQ yeterli olmuyor. İnsan yönetimi sezgisel beceriyi gerektiriyor. Tarihe bakarsınız insanlar Atatürk ve İskender gibi sezgisel güçlerini kullanabilen liderlerin arkasından gitmiş. Sezgisel gücünüz gelişmediyse insanlar sizi lider olarak görmez ve arkanızdan gelmez. Buradaki farkı ayırt eden yönetici daha başarılı olur” diye konuştu.
Atlarda neokorteks yani ön beyin olmadığını, bu nedenle atların sezgileriyle yaşadığı ve karar verdiği, gelen enerjiyi yorumlayarak doğada hayatta kaldığını anlatan Göksel, atların insanlara sezgileriyle hareket etme becerisi kazandırdığını söyledi.
Göksel, her katılımcının dersin sonunda kendine has sonuçlar çıkardığının altını çizerek, “Minyon bir kadın öğrencim olmuştu. ‘Ben 600 kiloluk bir atla yan yana kalıp hiç korkmadıysam 60 kiloluk görümcemden niye korkuyorum’ dedi. İnsanların kendine has zaaflarını tanıma fırsatı sunuyoruz. Aynı zamanda liderlik ve koçluk eğitimi de veriyoruz. Atlarla çalışmak konuşulmayanı duymayı öğretiyor. Evde eşimin, iş yerinde patronum ya da iş arkadaşımın bana söyleyemediklerini hissetmemi sağlıyor. Sezgileri kuvvetlendiriyor. Sezgilerimiz doğuştan itibaren çok güçlü ancak yaş ilerledikçe sezgilerimiz zayıflıyor ön yargılarımız gelişiyor. Sezgilerimizi öldürüyoruz. İşte atlar, sezgilerini kullanarak iş ve özel hayatında ne kadar başarılı olabileceğini gösteriyor” değerlendirmesinde bulundu.
Hayvanlara iletişim kurmak insan ilişkilerini güçlendiriyor
Borusan Otomotiv İcra Kurulu Üyesi Ayhan Ölçer ise “Atla Gelişelim” kapsamında aldığı eğitimin faydalarıyla ilgili şöyle konuştu:
“Aldığım eğitimle atların ne kadar farklı, ne kadar sezgileri güçlü hayvanlar olduğunu anladım. Çevrelerinde olanları çok iyi takip ediyorlar. Onlarla bir ekip olduğunuzu ve kararlılığınızı hissettikleri andan itibaren sizi hiçbir şekilde yolda bırakmıyorlar. Bunu iş hayatına yansıttığınızda benzerlikleri çok rahat görebiliyorsunuz. Ekiplerin, çalışma arkadaşlarının, dillerinden anlamaları, birbirinin duygularını hissetmeye çalışmaları gerçek ekip olma yolundaki en önemli nokta. Bu, bireysel bir eğitim olarak düşünülse de aynı zamanda ekip arkadaşlarınızın da farklı ortamlarda nasıl reaksiyonlar gösterdiklerini gözlemeniz açısından oldukça faydalı. Benim için farklı ve akılda kalan bir deneyim oldu.”
“Atı kontrol edebilen çocuğun liderlik duygusu gelişiyor”
Emekli F-16 pilotu olan Selçuk Cengiz de eşi ve çocuklarıyla birlikte atla eğitim konusuna büyük ilgi duyduklarını vurgulayarak, “Konuşamayan ama insana en yakın varlıklar olan atlarla ailece bir yıldır haşır neşir oluyoruz. Konuşamayan bu hayvanlara iletişim kurduğumuzda insanları daha iyi anlayabildiğimizi gördük. Atla uğraşmanın size verdiği motivasyon iş hayatınızda bir sinerji yaratıyor. Atlar çocuklarda ise psiko-motor gelişimini artırıyor. Atı kontrol edebilen çocuğun liderlik duygusu, sezgileri ve beden dili okuma becerisi gelişiyor” ifadelerini kullandı.
Bir yıldır atlarla eğitim alan 9 yaşındaki Uğur Cengiz ise atlarla kurduğu iletişimin insan ilişkilerini geliştirdiğini, okulda arkadaşlarıyla ve öğretmenleriyle daha iyi diyalog kurduğunu belirterek, “Haftada bir gün atımla ilgileniyorum onun bakımını yapıyorum. Bu da insan ilişkilerinin yanında sorumluluk duygumu da geliştiriyor” dedi.