Mimar ve Mühendisler Grubu’nun İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi ve Küçükçekmece Belediyesi ile ortaklaşa düzenlediği “Herkes için Şehir: Değişen Kentler Dönüşen Yaşamlar” paneli, İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi’nde gerçekleşti.
MMG Genel Başkan Yard. Kadem Ekşi: "Parçalanan Yaşamlar 1+1’lerde hayat buluyor!"
Moderatörlüğünü Mimar ve Mühendisler Grubu Genel Başkan Yard. Kadem Ekşi’nin yaptığı panelde Kadem Ekşi, program öncesinde değişen kentlerin yaşamları dönüştürdüğünü belirterek, "Herkes için Şehir" başlığını bilerek kullandıklarını, şehirleri yaşlıların, çocukların ve engelli vatandaşlarımızın rahatça yaşayabilecekleri imkanlarda inşa etmemiz gerektiğini belirtti. Yeni yapılan evlerin aile düzenlerimizi bozduğunu, kendi ellerimizle kendi hayatlarımızı, toplumsal vicdanımızı ve sosyal birlikteliklerimizi bozduğumuzu ifade etti: "Kendi hayatımıza kendimiz kurşun vuruyoruz. 3 çocuklu 5 çocuklu aileler 1+1’lerde mi büyüyecek? 1+0, 1+1 projeleri, bu toplumun kalbine vurulan hançerdir. İnsanımız bu evlerde medeniyet üretemez. Bu projeler, toplumda muhabbeti, aile yaşamını, birliktelikleri ve sosyal sorumlulukları zedeleyerek "ben" bilinci oluşturur. Aile kavramı olarak bahsettiğimiz değerler, bu evlerde kayboluyor. Herkesin bunu düşünmesi gerekiyor; o yüzden kentsel dönüşümü, insan yüzlü şehirler inşa etmemiz için bir imkan olarak görmeliyiz" dedi. Kadem Ekşi, insanı merkeze alan, yeşil alanları bulunan şehirler inşa etmemiz gerektiğini söyledi: "Dünyada insanlar 3 nesil hatta 5 nesil bir evde yaşayabiliyorken, biz neden 1 neslin bile yaşayamadığı evler yapalım? Kaynağımızı neden israf edelim?"
İSZU Rektörü Prof. Dr. Adem Esen: “Rant muhakkak olacaktır, ranta adil bir paylaşım çözümü bulmalıyız.”
İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Adem Esen, sözlerine programı düzenleyen MMG’ye ve Küçükçekmece Belediye’sine teşekkür konuşmasıyla başladı. Prof. Dr. Adem Esen, eğitim ve öğretim hayatına yeni başlayan İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi’ni destekleyen Küçükçekmece Belediyesi’ni ve “Herkes için Şehir: Değişen Kentler Dönüşen Yaşamlar” panelini üniversitede gerçekleştiren MMG’ye teşekkür etti.
Prof. Dr. Adem Esen, bu yıl başlattıkları “Kent Çalışmaları ve Yönetimi” yüksek lisans programıyla kentsel dönüşüm üzerine yoğunlaşmaya başladıklarını belirterek, kente ve şehre önem vermenin insana önem vermek olduğunu söyledi. Ayrıca YÖK ile birlikte “Yeşil Kampus ve Sürdürülebilir Yeşil Çevre” projesi üzerinde çalıştıklarını belirterek, yeşil ekonominin geleceğin sermayesi olacağını söyledi. Yüksek katlı apartmanlara taşınan insanların mahalle ve sokak kültürlerinden uzaklaştıklarına değinen Prof. Dr. Adem Esen, rantın muhakkak olacağını, ranta adil çözüm bulmamız gerektiğini ifade etti. Kenti bir bütün ele almadıkça sorunları çözemeyeceğimizi söyleyen Prof. Dr. Adem Esen, konut fiyatlarının müthiş bir şekilde arttığını, artmaya devam edeceğini, orta sınıfı kaybetmeye başladığımızı belirtti. Toplumda çok zengin sayısının artmasından ziyade orta sınıfın sayısının artmasının önemine değinen Prof. Dr. Adem Esen, şehir demenin düzen demek olduğunu söyledi. Yanlış park edilen bir araba yüzünden yüzlerce aracın trafikte mahsur kalmaması gerektiğini ifade eden Prof. Dr. Adem Esen, şehir ile medeniyet kelimelerinin aynı kökten geldiğini, şehirli olmanın medeni olmak anlamına geldiğini belirtti.
MMG Genel Başkanı Avni Çebi: "Kenti bir rant olarak değil, bir yaşam alanı olarak kurgulayabilmemiz gerekiyor."
Mimar ve Mühendisler Grubu Genel Başkanı Avni Çebi, sözlerine şehri inşa ederken dünü, bugünü ve geleceği düşünerek, geçmişin birikimini geleceğin vizyonuyla birleştirerek inşa etmemiz gerektiğini ifade etti. Kentsel dönüşümün neyi dönüştürdüğünü, neyi değiştirdiğini ciddi ciddi düşünmemiz gerektiğini ifade eden Avni Çebi, MMG olarak kente bir çeşit akvaryumlara dönüştürmeden adeta bir umman gibi baktıklarını, bu yüzden de "herkes için şehir" kavramı üzerinde durduklarını belirtti: "Şehri inşa ederken insanların kültürel ve etnik yapılarını, sosyal ve ekonomik durumlarını, yabancı ve yerliliklerini hesaba katarken aynı zamanda yaş gruplarını da değerlendiren bir sistem içinde bakmamız gerekiyor. Bugün buradan yeni bir toplum, yeni bir dil, yeni bir medeniyet anlayışı çıkarabilmemiz lazım…" dedi.
Kent planlanırken hem bina bazında hem de şehir planlaması anlamında herkesimden insanın ihtiyacını karşılayabilecek derecede, kentin insanı ölçek alan bir yapıda yapılandırılmasının önemine dikkat çeken Avni Çebi, aksi takdirde şehirlerimizin merhametli olan yüzünün bir azaba dönüştürüldüğünü, kentsel dönüşüme şehirlerimizde yeniden insan ölçekli seviyelerde inşa etmemiz için bir imkan olarak bakmamız gerektiğini ifade etti. Şehirlerin insanda keşif duygusunu ortaya çıkarabilecek yapılarda yapılandırılmasının önemine dikkat çeken Avni Çebi, ileride kentleri terk etmemek için, çok katlı yapılarda hayatı kendimize zehir etmememiz için bugünden geleceğimizi inşa etmenin önemini anlattı. Kenti bir rant olarak değil, kenti bir yaşam alanı olarak kurgulayabilmemiz gerektiğine değinen Avni Çebi, kentleri tasarım kurbanları olmaktan korumamız gerektiğini belirtti.
Küçükçekmece Belediye Başkanı Aziz Yeniay: "Sitelerle kurulmuş bir şehir, şehir olamaz!"
"Kentsel dönüşümle birlikte bizden sonraki nesillere nasıl bir gelecek hediye ediyoruz?" sorusuyla sözlerine başlayan Aziz Yeniay, bizden sonraki nesillerin yaşam haklarını gasp etmeyecek derecede yaşanabilir şehirler inşa etme zorunluluğumuzun olduğunu söyledi. Dönüşüme kültürün ve medeniyetin beslenebileceği bir kent tasavvuruyla yola çıkıldığı için, şehir planlama noktasında şimdiye kadar kaybettiğimiz zamanları da kazanmamız gerektiğini ifade eden Aziz Yeniay, sitelerle kurulu bir şehrin şehir olamayacağını ifade etti.
"Bugün bir şehrin sokağında tinerciler, bali çeken çocuklar varsa, sosyal alanlar yetersiz ise, trafikte bir yerden bir yere giderken 2-3 saat trafikte kalınabiliyorsa, işsizlik aşsızlık artıyorsa o zaman o şehrin planlamasında bir sorun var demektir" diyen Aziz Yeniay, kentsel dönüşümde parçadan bütüne değil, bütünden parçaya doğru gitmemiz gerektiğinin altını çizdi. Kentsel dönüşüm için yapılanların sadece menfaat uğruna yapılırsa, hedeflenen o bütüncül fotoğrafı göremeyeceğimize değinen Aziz Yeniay, artık nereye doğru gittiğimizin, nereye doğru yol aldığımızın adının konulması gerektiğini ifade etti. "Şimdiye kadar yapılan çalışmalarla birlikte bizler ne haldeyiz, ne durumdayız, neler yaptık ve nereye gidiyoruz?" diyen Aziz Yeniay, kapılarına kilit vurulan sitelerle dolu bir şehrin şehir olamayacağını tekrarladı.
Prof. Dr. Korkut Tuna: “Şehir konuttan ibaret değildir”
Şehirlerin ortaya çıkışını ve insanlığın ortaçağdan bu yana kurdukları medeniyetleri anlatarak konuşmasına başlayan İstanbul Üniversitesi Sosyoloji Bölümü’nden Prof. Dr. Korkut Tuna, kentsel dönüşümde neyi dönüştürmemiz gerektiğini çok iyi anlamamız gerektiğini ifade etti: “Nüfus ne kadar kalabalık olursa olsun şehri şehir yapan unsurların üzerinde durmamız, varlığını unutmamamız gerekiyor. Bugün baktığımızda şehirler binalardan dolayı ayırt edilmeyecek şekilde beton çöplüğüne doğru gitmektedir. Şehirler medeniyetlerin unsurlarıdır. Değiştirilen kentler ve dönüştürülen yaşamlara izin vermemeliyiz.”
Doç. Dr. Hatice Ayataç: “İstanbul’a aidiyet oluşmuyor!"
Esasında özde aynı şeyleri söylediğimizi belirterek konuşmasına başlayan İTÜ Mimarlık Fakültesi Şehir Bölge ve Planlama Bölümü’nden Doç. Dr. Hatice Ayataç, kentsel bağlam noktasını tartışarak, mekana bağlılığın insan yaşamındaki önemine değinerek konuşmasına başladı. Sosyal Çevre, Fiziksel Çevre ve Bireysel Nitelikler olarak üç ana başlık altında mekana bağlılığı ifade eden Doç. Dr. Hatice Ayataç, İstanbul’un 5.343 km2’lik bir alanda Türkiye’nin en büyük metropol kenti olduğunu belirterek, “kentsel aidiyet ve değişen anlam” üzerinden analizler yaptı. İstanbul’da nüfusun gittikçe arttığını, 1990’da ve 2000’de büyük göçler aldığını verilerle ortaya koyan Hatice Ayataç, kentsel aidiyetin anlamları değiştirdiğini; artık şehir hayatında değişen ve yayılan kentsel mekanların analizlerini yapabildiklerini söyledi. İstanbul’un sadece göçlerle büyümediğini, ekonominin ve siyasi aktörlerin de İstanbul’u etkilediğini belirten Doç. Dr. Hatice Ayataç, 1997’de Galeria ile başlayan AVM’lerle ve dünya kenti olma vizyonu ile İstanbul, 2010 Kültür Başkenti Projesi gibi birçok nedenle birlikte, kentsel mekanların yeniden tanımlanmak zorunda kalındığını belirtti. Aidiyet duygusunda kentsel ve kamusal alanlara erişim ve kalitenin en önemli bileşen olduğunu belirten Doç. Dr. Hatice Ayataç, metropoliten alan ölçeğinde kentsel mekan değişiminin, kentsel anlamı değiştirdiği üzerinde durdu.
İBB Kentsel Dönüşüm Müdürü İdris Atabay:
"Nasıl şekillenmek istiyorsak, şehirlerimize de öyle şekil vermemiz lazım…"
İBB Kentsel Dönüşüm Müdürü İdris Atabay, kentsel dönüşümün siyasi arenada konuşulamadığını, seçim kaybettiren bir sebep olarak kentsel dönüşümün üniversitelerde ve STK’larda konuşulduğu kadar siyasette de konuşulması gerektiğini belirterek, Küçükçekmece Beld. Başkanı Aziz Yeniay’a böyle bir programa katkı sağladığı için teşekkür etti. MMG’nin yaptığı tüm programları takip ettiğini belirten İdris Atabay, bir şehir planlama kitabında okuduğu "En mükemmel şehrin içinden insanları çekip alırsanız o şehir ölür. Yani insan için şehir, herkes için Şehir!" cümlesini Mimar ve Mühendisler Grubu için kullanarak "Herkes için Şehir" kavramını daha çok kullanmamız gerektiğini ifade etti. Kentsel dönüşümün hem fiziksel hem sosyal olayları değiştirdiğini belirten İdris Atabay, "kentleşemeyen ülke, kentlileşen köylüler" başlığı altında köy ile kenti ayırt etmemiz gerektiğini ifade etti.
İngiltere Başbakanı Churchill’in "Biz binalarımıza şekil veririz, sonra onlar bize şekil verirler" sözünü Prof. Dr. Gündüz Özdeş’in şehirlere uyarlayarak "Biz şehirlerimize şekil veririz, sona onlar da bize şekil verirler" şeklinde kullandığına dikkat çeken İdris Atabay, nasıl şekillenmek istiyorsak şehirlerimize de öyle şekil vermemiz gerekliliğinin altını çizdi. "Yenileme, aslına kavuşturma eylemidir" diyen İdris Atabay, kentsel dönüşümde en çok kullanılan kavramları şema halinde anlatarak, kentsel dönüşümün korunması gereken değerleri koruduğunu, kentsel koruma, kentsel yenileme ve kentsel gelişim kavramlarını doğru anlamamız gerektiğini ifade etti. Kentsel dönüşümün adının yanlış uygulamalar yüzünden yanlış anlaşıldığını, oysa ki, kentsel dönüşüm kavramının yenileme ve gelişmeye açık, korunması gereken değerleri yeni bir koruma biçimi olduğunu söyledi. "Köyün kent, kentin kent olduğunu bilmemiz lazım…" diyen İdris Atabay, nerede yaşıyorsak o mekanın özelliklerini ön plana çıkarmamız gerektiğini, dönüşümün çarpık yapılaşmayı nitelikli bir yapılaşmaya doğru dönüştürmesi gerektiğini söyledi. Dönüşümü erteleyemezsiniz" diyen İdris Atabay, dönüşümü bir fırsat olarak nitelendirdi.
Mimar Korhan Gümüş: "Siyaset, Türkiye’de entelektüel birikimi küçümsüyor!"
Konuşmasına ulus devletlerin kentler üzerindeki yaptırımlarıyla başlayan mimar Korhan Gümüş, toplumun sınıfsal olarak dönüştürüldüğünü belirtti. Kentlerin düdüklü tencere yapar gibi tasarlandıklarını belirterek, şehirleri düzenleyemediğimizi ifade eden Korhan Gümüş, toplumun tasarlandığını; toplumla birlikte kentin de ulus devletler tarafından tasarlandığını belirtti. Türkiye’de sınıfsal asimetrinin entelektüel üretimi izole etmesinin yarattığı korkunç sonuçların bulunduğunu, Türkiye’de sadece kent problemlerinin değil, güvenlik sorunlarının da bulunduğunu belirtti. Siyasetin Türkiye’de entelektüelin birikimin önünü kapattığını söyleyen Korhan Gümüş, Türkiye’de hala 19. yüzyılın mantığıyla siyasette işlerin yürüdüğünü ifade ederek, halkın burada hiçbir şekilde konumlandırılamadığının cezasını yine halkın ödediğini söyledi.
Program, soru-cevap kısmıyla birlikte sona erdi.