Doğal Hayatı Koruma Vakfı (WWF-Türkiye) ile Orman ve Su İşleri Bakanlığı Su Yönetimi Genel Müdürlüğü’nün işbirliği ve Unilever Türkiye’nin markalarından OMO’nun desteği ile Türkiye’nin Su Ayak İzi raporu hazırlanacak.
WWF Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı Uğur Bayar, suyun ne şekilde tüketildiğinin tespit edilmesi, her aşamada etkin kullanımının sağlanması ve makro ölçekte akılcı yönetimi için stratejiler geliştirilmesi açısından Su Ayak İzi’nin önemli bir gösterge olduğunu söyledi.
Su Ayak İzi’ni, birim zamanda harcanan ve kirletilen su miktarı olarak tanımlayan Bayar, Ulusal Su Ayak İzi’nin ise o ülke içerisinde tüketilen tüm mal ve hizmetlerin üretimi için kullanılan toplam tatlı su miktarı olduğunu, örneğin bir ayakkabı üretebilmek için 130 litre su tüketildiğini ifade etti.
Bu hesaplamanın aynı zamanda uluslararası ticarete konu olan tüm mal ve hizmetlerin üretimindeki görünmeyen su miktarı anlamına gelen ”sanal su” miktarını da ortaya koyduğunu kaydeden Bayar, ”Mesela İsviçre su ihtiyacının yüzde 18’ini ülke içinde kullanırken, yüzde 82’sini sanal su olarak yaratıyor. Çünkü yüzde 82 ithalatı var. Yani İsviçre, günlük su tüketimine sebep olan malların yüzde 82’sini dışarıdan getiriyor” dedi.
Türkiye’de son 20 yılda kişi başına düşen su miktarının 4 bin metreküpten 1.519 metreküpe gerilediğine dikkati çeken Bayar, 2030 yılına kadar ülke nüfusunun 100 milyona çıkacağının ve kişi başına düşen suyun 1.100 metreküp olacağının öngörüldüğünü, WWF Türkiye olarak ülkenin bütüncül ve yenilikçi bir su yönetimine ihtiyacı bulunduğunu savunduklarını kaydetti.
Su kaynaklarının ikame edilemeyen, sınırlı miktardaki sosyal ve ekonomik kaynaklar olduğunu vurgulayan Bayar, şöyle devam etti:
”Küreselleşen ekonomiyle hız kazanan uluslararası ticaret sayesinde, ürünlerle birlikte su kaynakları da dünyanın bir ucundan diğer ucuna taşınmaktadır. Su kullanımı ve suyun dolaşımı arasında gizli kalmış ilişkinin ortaya çıkarılması, su yönetimine yeni bir boyut kazandırmıştır. Bu anlamda, su kaynaklarının yönetimi sadece kamu sektörü veya sivil toplum kuruluşlarının meselesi olmaktan çıkmış, tüm insanlar ve iş dünyası için de önem kazanmıştır.”
Bayar, Su Ayak İzi’nin hesaplanmasının, çözüm önerisi geliştirilmesi, bireylerin harekete geçmesi, özel şirketlerin su yönetimine katılması ve kamu politikalarında değişim yaratılması için oldukça önemli olduğunu belirtti.
WWF Türkiye ve Orman ve Su İşleri Bakanlığı Su Yönetimi Genel Müdürlüğü işbirliğiyle Ocak 2012’de Su Ayak İzi’nin ulusal ölçekte karar verme mekanizmalarına dahil edilmesi konusunda ilk adımların atıldığını anlatan Bayar, ”İlgili kamu kuruluşlarının Su Ayak İzi’nin bileşenleri, hesaplama yöntemleri ve bu kavramın su kaynakları yönetimine entegre edilebilmesi için kapasite artırım çalışması gerçekleştirildi. Önümüzdeki dönemde, Orman ve Su İşleri Bakanlığı, WWF Türkiye ile işbirliği içerisinde Su Ayak İzi konusunu önceleyerek nehir havzaları ölçeğinde Su Ayak İzi hesaplamaları gerçekleştirecek. Bu yıl Unilever Türkiye ve onun markalarından OMO ile ikinci aşamasına başladığımız projemiz de Türkiye’nin Su Ayak İzi Raporu çalışmalarına temel oluşturacak” ifadelerini kullandı.
Bayar, su tasarrufu konusunda bireylerin günlük hayatlarında yapabilecekleri çok şey bulunduğunu, ancak hükümetlerin bu konunun arkasında kararlı bir şekilde durmalarının daha önemli olduğunu da dile getirdi.
”Son 3,5 yılda Türk kadınları arasında ön yıkama oranı yüzde 44’ten yüzde 29’a geriledi”
Unilever Türkiye, Rusya, Orta Doğu, Kuzey Afrika, Orta Asya ve Kafkasya Başkan Yardımcısı ve Unilever Türkiye Üst Yöneticisi (CEO) İzzet Karaca ise dünya nüfusu hızla artarken, küresel ısınmanın da etkisiyle dünyanın doğal kaynaklarının hızla tükenmesinin, gelecekte daha az ulaşılabilen temiz su ve yok olmaya yüz tutan hammaddeler anlamına geldiğini söyledi.
İklim değişikliğiyle mücadele etmekte herkesin sorumluluğu bulunduğunu ve şirketlerin sürdürülebilirlikte kilit rol oynayabileceğini belirten Karaca, buradan yola çıkarak, 2010 yılında Unilever Sürdürülebilir Yaşam Planı’nı açıkladıklarını, 2020 yılına kadar gerçekleştirmeyi planladıkları 50’den fazla sosyal, ekonomik ve çevresel taahhüdü içeren bu plan doğrultusunda ürünlerinin çevrede bıraktığı ayak izini yarıya indirmeyi, tarımsal hammaddelerinin yüzde 100’ünü sürdürülebilir kaynaklardan sağlamayı, bir milyar insanın yaşam kalitesini artırmayı hedeflediklerini ifade etti.
Sürdürülebilir yaşam için önemli projelere imza atan WWF ile global çapta yıllardır süren bir işbirlikleri olduğunu, Türkiye’de ise bu işbirliğini, 2009 yılından bu yana deterjan kategorisindeki markaları OMO ile yürüttüklerini dile getiren Karaca, ”Birlikte hayata geçirdiğimiz Sudaki Ayak İzim Projesi ile dünya ortalamasının çok üzerindeki su tüketimiyle 2030 yılında su fakiri ülkeler statüsünde olacağı öngörülen Türkiye’de daha yaşanabilir bir gelecek için toplumda suyun doğru kullanımı konusunda farkındalık yaratmak üzere el ele verdik. OMO’nun sudaki ayak izini azaltmaya yönelik olarak yaptığı bilinçlendirme çalışmaları sayesinde, son 3,5 yılda Türk kadınları arasında ön yıkama oranının yüzde 44’ten yüzde 29’a geriledi” değerlendirmesinde bulundu.
”Ölçülemeyen hiçbir şeyin nasıl küçültüleceği ve tasarruf edileceği bilinemez”
Karaca, işbirliklerini bir adım ileriye taşıyarak WWF Türkiye ve Orman ve Su İşleri Bakanlığı Su Yönetimi Genel Müdürlüğü ile Türkiye’nin Su Ayak İzi Raporu’nun hazırlanmasına destek olduklarını kaydetti.
Ölçülemeyen hiçbir şeyin nasıl küçültüleceği ve tasarruf edileceğinin bilinemeyeceğini belirten Karaca, ”Çalışma bittiğinde bir eylem planı çıkmasını ümit ediyorum. Türkiye’de halk su problemini sadece kuraklık olduğu yıllarda ciddiye aldı ve birçok şey yapıldı. Oysa kuraklık gelmeden neler yapılabileceğine bakmalıyız. Halkın eğitilmesiyle su tüketiminde önemli düşüşler sağlanabilir” dedi.
AA