İstanbul’un trafiğinden, gürültüsünden, günlük hayatın stresinden “yeter!” deme noktasına gelmeyenimiz var mı aramızda? Biraz temiz hava, sakinlik, keyif bizim de hakkımız. Bunun için çok uzaklara gitmeye gerek yok. İstanbul’a yakın ama sıkıntılarından uzak pek çok yer var. İşte onlardan birkaçı…
Gökçeada
Terkedilmiş Rum köylerinin asil duruşları, kekikli tepeleri, o tepelerde dolaşan keçi ve koyunları, şapelleri, dağları, gölleri, gürül gürül akan çeşmeleri, asırlık zeytin ağaçları, masmavi koyları karşılıyor sizi Gökçeada’da. Türkiye’nin ilk sualtı parkı olma unvanına sahip Gökçeada Sualtı Parkı adaya gidip de görülmesi gereken yerlerden. Aydıncık ve Kefalos plajının ortasında, her iki taraftan rüzgarın yığdığı kum seddinin ortasında oluşmuş Tuz Gölü, Kuzulimanı’nın hemen solunda peynir kayalıkları diye çağrılan Kaşkaval Burnu da Gökçeada’nın görmeden dönülmeyecek güzelliklerinden.
Sapanca
Sakarya iline bağlı Sapanca, İstanbul’a yakınlığı nedeniyle en çok tercih edilen tatil yörelerinden biri. Sakarya Gölü’nün kıyısında bulunan çeşitli balık restoranları, hafta sonu ailece balık menülü bir akşam yemeği yemek için karşılaşacağınız fırsatlardan. Sapanca’da 150 kadar süs bitkisi üretimi yapan küçük ve orta ölçekli işletme mevcut. Dolayısıyla Sapanca’da, doğal ortamında görüp dokunduğunuz, kokladığınız ağaç ve süs bitkisini alıp yaşadığınız mekana taşıyabilme fırsatına da sahipsiniz. Bölge, doğal güzelliklerinin yanında kültürel olarak da epey zengin. Bu nedenle Sapanca’ya kültürel miraslarını bırakmış medeniyetlerin izlerine de yolculuk yapabilirsiniz. Örneğin Bizans devri lahit ve mezar taşları, Vecihi Kapısı, Rüstem Paşa Camii, Rahime Sultan Camii, Hasan Fehmi Paşa Camii ve Cami Cedid Camii.
Safranbolu
Klasik Osmanlı kent mimarisini yansıtan tarihi evleri ile ünlü olan, Karabük’e bağlı olan Safranbolu, bu özelliği sayesinde Unesco’nun Dünya Kültür Mirası Listesi’nde yer alan 9 kültürel varlıktan biri. 18, 19 ve 20’nci yüzyıl başlarında yapılmış yaklaşık 2000 geleneksel Türk evinin bulunduğu ve bu nedenle birçok turistin ziyaret ettiği Safranbolu, kısa hafta sonu kaçamaklarında tercih edebileceğiniz noktalardan biri. Araç Çayı, Soğanlı Çayı ve Ovacuma Deresi’nin yanında su miktarı az olan ve büyük kanyonlar oluşturan çok sayıda küçük dereciğin bulunduğu, geniş ormanlık alanlara sahip, büyük mağaralar ve dağ yamaçlarında bulunan mağara ağızlarından çıkan büyük çaplı suları ile Safranbolu, size ailenizle birlikte doğayla baş başa olma ve şehrin stresinden uzaklaşma fırsatı sunuyor.
Hoşköy
Hoşköy, Marmara Denizi’nin kuzey sahilinde küçük bir sahil kasabası. Bağları ve zeytinlikleriyle Akdeniz ikliminin sınırı olarak kabul edilen bir bölge burası. Kasım ayında şaraphanelerde ilk taze şaraplar tadılırken, zeytin telaşı başladığı bölgede her yeni yıl yeni şarapları ve zeytinyağlarıyla karşılanıyor. Zeytinlikler ve bağlar arasında yürüyüş, taze balık eşliğinde şarap yudumlama, sabah denizden doğan güneşi seyretme, akşam üzeri çay bahçelerinde okey oynama… Bir hafta sonu daha iyi nasıl geçirilebilir! Tekirdağ’dan hemen sonra başlayan Uçmakdere – Hoşköy hattı, denize dik inen dağların yarattığı eşsiz koylarıyla milli park olarak koruma altında. Bu manzaranın güzelliğine doymadan dönmeyin deriz!
Mudanya
İstanbul’dan deniz otobüsü ile 75 dakikada ulaşabileceğiniz, Bursa iline bağlı Mudanya ilçesi, temiz havasıyla ünlü. Yerleşim bölgelerinin arkasında çam ve meşe ağaçlarından oluşan sık orman ve dik yamaçlar, beton binaların daha ileri gitmesini engellemiş. Böylece bize bol oksijenli bir havayla buluşma imkanı doğmuş. Geçim kaynaklarından birinin balıkçılık olduğu Mudanya’da, restoranlarda her zaman taze balık bulunuyor. Osmanlı evlerinin en güzel örneklerinin bulunduğu Mudanya’da, bu evlerin en önemlisi olan Tahir Paşa Konağı, Britanyalılardan kalma Myrlea antik kenti, Bizans dönminden miras Kumyaka Kilisesi görülmesi gerekn güzelliklerden. Tabii Mudanya Mütareke Müzesi de Mudanya’nın görülmeden dönülmeyecek, en önemli Kurtuluş Savaşı mirası.
İğneada
Kırklareli’nin Demirköy ilçesine bağlı İğneada beldesi, İstanbul’dan 2,5 saatte ulaşılabilen yakın tatil cennetlerinden. Erikli-Mert-Hamam-Pedina-Saka-Sülüklü ve Ramana isimleriyle anılan yedi göl bulunuyor İğneada’da. Yabani hayvanlar ve kuşlar için doğal barınak olan göllerin bir bölümü sazlıklarla kaplı. Özellikle Hamam ve Pedine gölleri Bulgaristan, Rusya, Tuna Nehri deltasından gelen kuğu, yabanördeği gibi göçmen kuşlara evsahipliği yapıyor. Görülmeye değer! Bulgaristan tarafından gelen tekneleri ilk karşılayan deniz feneri ile Liman Baba Türbesi’ni de görebilirsiniz İğneada’da. Bulgar hududunu oluşturan üç metre enindeki Rezve Deresi kıyısına kurulu Beğendik Köyü, Atatürk Örnek Köyü olarak yapılmış. Ancak İğneada’ya 13 km uzaklıktaki köy gezisi için Hudut Karakol Komutanlığı’ndan izin almak gerekiyor.
İznik
İznik ilçesi, dünyada eşine az rastlanan ve bütünüyle "açık hava müzesi" olan tarihi ve antik bir şehir. İznik’e gidip de dünyaca ünlü İznik çinilerinden edinmek için restore edilip hizmete açılan Süleyman Paşa Medresesi, I.Murat Çiniciler Çarşısı, Nilüfer Hatun Çiniciler Çarşısı ve yerel ustaların dükkanlarına uğramanız gerekiyor. Her ne kadar İznik denilince akla hemen çini gelse de İznik, kendi adını taşıyan gölü, ve yemyeşil çevresiyle temiz hava arayanların birinci adresi. Göl manzaralı lokantalarda gölden avlanan sazan ve yayın balığı yiyebilirsiniz. İznik Gölü ve çevresinin doğal mesire alanı olarak kullanılabilirlik oranını artıkmak amacıyla yapılmış kamelyalarda zaman geçirmek de oldukça keyifli.
Amasra
Bartın iline bağlı Amasra, denize doğru uzanmış bir burun, burnun iki yanında korunaklı birer liman görevi gören iki koy ve ana karaya bağlı ve bağımsız adaları ile eşsiz bir görsel güzelliğe sahip. Hafta sonu tatili için gidilebilecek en özel yerlerden biri olan Amasra’da temiz orta boyuttaki oteller ile pek çok ev pansiyonu arasından bütçenize uygun konaklama biçimini seçebilirsiniz. Amasra’da hafta sonu, yöresel ürünlerin satıldığı işporta tezgahlar kuruluyor. Burada köylülerin yaptığı peynir, yağ, ev reçelleri, yumurta ve yöresel otlar satılıyor. Amasra’da birçok balık restoranı var. Ancak Canlı Balık Restoranı içlerinde en ünlüsü. Bizden söylemesi!
Cumalıkızık
Bursa’nın yanı başında bulunan Cumalıkızık Köyü, hiç apartmanı olmayan, günümüze dek mimari dokusu bozulmadan gelebilen ender köylerden biri. Bir haftasonu kaçabileceğiniz, daracık sokakları, güzel evleri, kapı tokmakları ve sokak çeşmeleriyle sizi bugünden geçmişe taşıyacak bir ortam. Cumalıkızık Köyü’ne giderseniz ekşimaya ile yapılan odun ateşinde pişirilen bayatlamayan ekmeğinden mutlaka tadın. Köy fırınının ekmek kadar çöreği de ünlü. 700 yıllık Koca Cami, evlenme törenleri ve bayramlarda kullanılan tarihi hamam, sanatevi, etnografya müzesi, Cumalıkızık’ta mutlaka görülmesi gereken yerlerin başında geliyor.
Anadolu Kavağı
İstanbul Boğazı’nın Karadeniz’den giriş kapısı konumundaki Anadolu Kavağı hem kara yoluyla hem de denizden vapur seferleri ile kolayca ulaşabileceğiniz bir yer. Denizin kenarında ızgara balık keyfi yaşamak istiyorsanız sonbahar ayları bu tür bir gezi için en uygun zaman. Ekonomik yemekler için sokak aralarında,bahçe içinde hizmet veren lokantaları tercih edebilirsiniz. Canınız boğaz girişinden çıkarılan temiz midyelerden yemek isterse, çeşitli midye tava yapan lokantalara uğrayabilirsiniz. Anadolu Kavağı’nın tam ortasında ulu çınar ağaçları, çevresinde işporta tezgahlarda krep satıcılar, dondurma ve büfeler, incik boncuk türünden hediyelik eşya satıcıları renkli bir görüntü sunuyor. Sahilden çevreye hakim bir tepede bulunan Yoros Kalesi’ne doğru tırmanırsanız, Karadeniz’den İstanbul’a giriş yapan gemileri ve boğazın muhteşem manzarasını seyredebilirsiniz.