Sosyolog Sema Sancak’a göre erkeği ayrıcalıklı, kızı susan ve ürkek yetiştirmekten kaçınılmalı. Erkek su içecekse suyunu kendi almalı. ‘Kızım, git ağabeyine su ver’ davranışında bulunulmamalı.
Yüzüncü Yıl Üniversitesi (YYÜ) Kadın Sorunlarını Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürü sosyolog Sema Sancak, kadına yönelik şiddetin dünyanın ortak sorunu olduğunu söyledi. 20 yıldır Van ve çevresinde kadın sorunları üzerine çalışmalar yapan Sancak, kadına uygulanan şiddetin eskiden beri var olduğunu, göz önünde olmadığı için toplumun bundan haberdar olmadığını belirtti. Sancak, şiddetin son bulması için kadınlara kendi haklarının anlatılmasının yetmediğini, erkeklerin de eğitilmesi gerektiğini ifade etti.
Kadının ikinci sınıf insan olarak görülmemesi için en büyük sorumluluğun annelere düştüğünü belirten Sancak, şöyle konuştu: "Anneler olarak kız ve erkek çocuklarımızı cinsiyet ayrımı yapmadan yetiştirmeliyiz. Erkeği ayrıcalıklı, kızı daha susan ve ürkek yetiştirmekten kaçınmalıyız. Erkek su içecekse suyunu kendi almalı. ‘Kızım, git ağabeyine su ver’ davranışında bulunmamalıyız. Böyle davranmazsak erkekler üstün olduğunu düşünmeyecek. Anneler olarak erkek çocuğumuza üniversiteye gittiğinde kendi kendine yetebilecek işleri yapabilmeyi öğretmeliyiz. Erkekler halk arasında ‘kılıbık’ denildiği için eşlerine bir bardak su vermiyor ve sürekli ‘su getir, yemeğimi getir, yatağımı yap’ diye talimatlar veriyor. Bu işleri neden erkekler kendileri yapmıyor veya eşlerine yardım etmiyor? Çünkü annesi onu öyle yetiştirdiği için aynı davranışı eşinden ve gelecekte kızından bekliyor."
Diyanet ve müftülük harekete geçmeli
Sosyolog Sema Sancak’a göre kadına yönelik şiddetin son bulması için toplumun tüm kesimlerinin ve kurumlarının harekete geçmesi gerekli. Özellikle de toplum üzerinde önemli etkileri olan genelde Diyanet İşleri Başkanlığı, yerelde ise müftülüklere büyük görevler düşüyor. Van’da yaptıkları bazı çalışmalarda din görevlileri ile hareket ettiklerini söyleyen Sancak, şunları belirtti: "Mahalle gezilerimizde bizler kadınlara haklarını anlatırken din görevlisi arkadaşımız da konunun dinî yönünü anlatıyordu. Bunun önemli bir faydasını görüyorduk. Bu yüzden Diyanet İşleri Başkanlığı ve müftülüklere çok büyük işler düşüyor. Daha önce Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü ile Diyanet İşleri Başkanlığı arasında yapılan bir protokol var. Camilerde vaaz ve hutbelerde, töre cinayetleri ve kadına yönelik şiddetin günah olduğunun anlatılması gerekiyor. Diyanet’in programında bu konu var. Ancak bunu belli periyotlar dâhilinde daha sık gündemde tutmak gerekiyor."
Zaman