Türkiye’de 500 binin üzerinde bakıma muhtaç kişi bulunuyor. Yaşlı ve özürlüye bakanlar, zamanla çaresizlik ve tükenmişlik hissi yaşayabiliyor. Prof. Dr. Ali Seyyar, bakıcıların, duygularını baktıkları kişiye hissettirmemelerini ve destek almalarını öneriyor.
Sakarya Üniversitesi (SAÜ) Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ali Seyyar, yaşlı ve engelli bakımında tükenmişlik hissi yaşayan aile yakınlarının duygularını tevekkül ve sabır bilinci ile ele almalarının daha güçlü olmalarına yardımcı olacağını söyledi. Seyyar, yaşlı ve engelliye bakanların, stres ve kendini zayıf hissetme gibi çaresizlik duygularını bakıma muhtaç kişiye de yansıtması halinde karşılıklı olarak bir duygu çöküşü yaşanabileceği uyarısında bulundu. Seyyar; "Bu durumda hem bakıma muhtaç kişinin hem de bakıcının psiko-sosyal dayanma gücü azalıyor. Sadece bakıma muhtaç kişiler değil, bakıcılar da bu atmosferde kendilerini yalnız hissedebiliyor. Onun için her iki tarafa da profesyonel anlamda haricî sosyal bakım desteği verilmeli." dedi.
Türkiye’de 500 binin üzerinde evde yaşayan bakıma muhtaç insan bulunuyor. Beslenme veya tuvalet ihtiyacının giderilmesi gibi gündelik aktivitelerde başkalarına bağımlı olan engelli ve yaşlılar kadar onlarla ilgilenen bakıcılar da zaman içinde psikolojik çöküntü yaşayabiliyor. Prof. Dr. Ali Seyyar, bakıcıların da fiziksel ve ruhsal açıdan yorulabildiğini, kendilerini tükenmişlik içinde hissedebildiğini söylüyor. Bir bakıcının üzgün, hevesi kırılmış veya cesaretini kaybetmiş olmasının normal olduğunu ifade eden Seyyar, şunları dile getiriyor: "Bakıcılar böyle durumlarda kendilerini mutlu edecek bazı sosyo-kültürel aktivitelere katılmalı. Gazete, dergi veya dinlendirici bir kitap okumak, ibadet etmek, bahçe işleriyle uğraşmak veya samimi bir arkadaşla ara sıra sohbet etmek, bakıcı için yeni bir motivasyon kaynağı olabilir. Mümkünse bakıma muhtaç kişi ile beraber bir televizyon dizisi seyredilebilir veya birlikte bir kitap okunabilir. Bakıcılar kendilerine haftada en az bir gün veya belirli saatlerde kendilerine özel vakit ayırmalı. Bunun yanında tevekkül ve kadere teslimiyet, ruh dünyalarının dinlenmesine ve manen güçlü olmasına yardımcı olur."
MANEVî BOYUTU UNUTMAYIN
Bakıcıların, bakım hizmetlerinden beklenen sonuçları kişinin özel durumundan dolayı alamıyorlarsa bundan dolayı kendilerini gereksiz yere suçlu görmemeleri gerektiğini kaydeden Seyyar şunları aktardı: "İyi yapılan şeylerin gerçekten doğru olduğuna inanın. Daha iyi yapılan şeylerin üzerine odaklanın. Gelecekte nelerin olabileceğine ya da olamayacağına dair endişeler beslemek yerine bakıma muhtaç kişiye bugün neler yapabileceğini düşünmeli. Gerektiğinde bir aile terapisti veya bir psikologdan destek alınmalı. Bakıcı, bütün zorluklara rağmen zorluklar nispetinde sevap kazandığını düşünmeli ve hayatına daha olumlu bakmalı."
Hasta güvenliği alanında uzman olan Dr. Nurullah Kurutkan ile ilk kez bakım güvenliği kavramı ekseninde uygulanabilir bir bakım hizmet konsepti geliştirdiklerini söyleyen Seyyar, bunu, "Bakım Hizmetleri ve Bakım Güvenliği" adı altında bir ders kitabı şeklinde kitaplaştırdıklarını sözlerine ekledi.
Bakıcı aile fertlerine bakım hizmeti eğitimi verilmeli
Türkiye’de etkili bir bakım anlayışının sağlanması için bakım hizmet şuuru ve bakım güvenliği kültürünün oluşturulması gerektiğini kaydeden Prof. Dr. Ali Seyyar, bakım hizmet şuurunun, muhtaç insanlara yapılan hizmetlerin insanî sorumluluğun ötesinde manevî bir boyutunun olduğu hatırlatılarak elde edilebileceğini söyledi. Seyyar, "Bakım hizmetleri veren yeterli sayıda merkez bulunmadığı için, çoğu aile çaresiz kalıyor. Onun için bakım ödeneği alan 340 bin civarında bakıcı aile fertlerine bu eğitim zorunlu olarak verilmeli." dedi.
Zaman