Nureddin Yıldız Hoca, kendisine gelen bir soruyu şöyle cevapladı…
SORU: Evli ve iki çocuk babasıyım. Ben sizin kitaplarınızı okuyorum ve sohbetlerinizi de dinlemeye çalışıyorum. Çok faydalandığımı özellikle belirtmek isterim. Aile üzerinde çok fazla durmanız günümüzde ailenin önemini bana kavrattı. Hocam, evimden geçen hafta televizyonu kaldırdım ama televizyonun yerine ne koyacağımı bilemiyorum. Bu konuda ne yapılmalıdır? Kabaca bu işi düşündüğümde kitap okunabilir diyorum. Fakat, haftada bir gün olsa kolay kitap okuruz ama haftada 7 gün var ve her gün için farklı şeyler bulmak gerekiyor. Ayrıca, evde 4 kişiyiz. Herkesin yararlanacağı bir şey olmalı. Kitap okuduğumuzda 7 yaşındaki kızımın yaşına hitap etmemesi sorunu doğuyor. Onun yaşına uygun kitap okuyacak olsak o da bizim yaşımıza uygun değil. Bu konuda ne yapabiliriz? Vesselam.
CEVAP: Selamünaleyküm.
Kökten kesip atmak yerine mesela haftanın bir gününde televizyonu kapalı tutarak, daha sonra da iki gün, ondan sonra üç gün şeklinde adım adım köreltmeniz daha yararlı olur. Sürekli kitap okuma sizin için yeterli olmaz. Sılayı rahime bir gün ayırın.
Evinizde bir bilgisayar bulunsun; kontrollü bir şekilde siz de çocuklarınız da onu değerlendirebilirsiniz.
Eşinizin bu konuyu idrak etmesi, sizin için çok yararlı olacaktır. Onun aklına yatmayan bir işi başaramazsınız.
Yakın bir yerde köyünüz varsa oraya yoksa, izninizi farklı zamanlara yayarak İstanbul’a ve benzeri uzak yerlere bir günlük, iki günlük geziler yapın. Çocuklarınızın hayalleri sizin elinizde gerçekleşsin.
Ve en önemlisi, çevrenizde sizin gibi olan iki üç aile ile birleşerek çocuklarınızın okuldan artan zamanlarını doldurun.
Evinizde altı ayda bir yer değişiklikleri yapın; oturma düzeni, yatak düzeni değiştikçe çocukların gözünde ev yenilenir, canlanırlar.
Evinize masrafsız, gölgesi kısa misafirler alın. Mahallenizin imamını ve benzeri örnek olabilecek kimseleri çağırın. Uzun olmayan oturmalar yapın. Bir saatten fazla süren oturmalar yanlıştır. Ancak şehir dışından gelenler bir saatten fazla oturabilirler.
Dışarıdan gelen misafirlerle beraber muhakkak çocuklar da otursunlar. Erkek çocuğunuz erkek meclisine, kız çocuğunuz da kız meclisine otursun. Uzaklarda da olsalar iyi insanları evinize davet edin. Mesela bir Kur’an Kursu’ndan iki talebeyi evinize misafir edin.
Ara sıra çocuklarınızı farklı yerlere yatalı misafirliklere gönderin. Orada bir gece kalsınlar. Döndüklerinde size ve annelerine daha sıkı bir kucaklama yaptıklarını göreceksiniz. Siz de başkalarının çocuklarını kabul edin. Ama mikropsuz ailelerden alın verin. Haram/helal bilenleri arayın. Sakın: ‘Bu zamanda öylesi yok!’ demeyin. İşte siz varsınız ya!
Evinizde cemaatle namaz kılın. Oğlunuz ara sıra imam olsun, siz müezzin olun. Eğer oğlunuz imamlık durumunda olmazsa siz namazı tekrarlarsınız. Evinizde farklı zamanlarda farklı ziyafetler yapın. Mesela eşiniz, çocukların da sevdiği bir yemeği anarak ‘size akşama şu yemekten ziyafet var!’ desin. Siz de çocuklarınızla markete gidip meyveler ve saire satın alın. her günkü mutat yemeği neşeye çevirin. Sonra topluca hamd edin Allah’a. hem size ihsan ettiği yiyeceklere hem de bir sofrada sizimutluluklar içinde yüzdürmesine. Hatta bu ziyafetleri gelenekleştirin. Mesela ‘birinci makarna ziyafeti, on altınca makarna ziyafeti’ tarzında akılda kalacak isimler icat edin. Sonra siz ve eşiniz bu fani alemden ahirete intikal ettiğiniz zamanlarda çocuklarınız da çocuklarıyla oturduklarında sizi rahmetle anıp, ‘babamız annemiz bize hamd etmeyi şöyle bir ziyafette öğretmişlerdi’ desinler. O zaman görürsünüz ki o ziyafetler siz kabir aleminde iken de sürer gider. Taa Adn cennetlerindeki ziyafetlere kavuşuncaya kadar.
Aziz kardeşim.
İşte dünya budur. Bir bahar yağmuru gibidir. Tebessümler, ziyafetler, ziyaretler derken gelip geçer. Evlerimizi zindanlaştırmamızın lüzumu yoktur. Çocuklarımızın başkalarının ellerindeki nimetlere imrenmesine sebep olmadan, nimetlere de tapınmadan bir orta yol bularak işimizi görmeliyiz. nihayetinde kaç gündün şu dünya?
Bilhassa kız çocuğuna ev hanımlığı ile alakalı kabiliyet imkânları tanıyın. Yeteneğinin ne yönde olduğunu keşfetmeye çalışın; dikiş, yemek ve benzeri kabiliyetlerini geliştirin. Erkek çocuk sizin takip edeceğiniz bir spor merkezine gidebilir. Futbol, boks ve çıplak oynananlar dışında bir spora gitsin. Evinizde güzel yazı kabiliyetini deneyebilirsiniz.
Ve, her gün aynı saatte olacak şekilde bir sayfa Kur’an okuyun. Sadece bir sayfa ama her gün. Ara sıra da okuduğunuz bölümün mealini okuyun. Duayı unutmayın. Şairin dediği gibi eller nasırlanıncaya kadar dua edin. Asla eşinizle tartışmayın. Tartıştığınız gün bütün fincanlar kırılabilir.
Göreceksiniz, göklere kadar yükselen bir mutluluk yaşayacaksınız. Evinizin bir cennet olduğunu, İbrahim’in ateşin ortasında selamette kalması gibi, fesat içindeki bir toplumda rahmet bolluğu göreceksiniz. Acılar sizi yıldırmayacak, fakirlikten ürkmeyeceksiniz.
Eşinizle birbirinizi karı-koca olarak görmeyin. Birbirinizi cennet vizesi olarak görün. Hata biriktirme meylinde olmayın. Affedin gitsin ki Allah da sizi affedip gitsin. Birbirinizin ailesin ziyadesiyle hürmetkâr olun.
Hasede, nazara dikkat edin. Çünkü siz bu halde iken şeytanı bile delirtirsiniz.
Dualar edin; kendinize, yavrularınıza, Ümmet’imize ve bu kardeşinize.