Türkiye’de son yıllarda gerçekleştirilen en son ve en kapsamlı gençlik araştırması olan ‘Türkiye Gençlik Raporu: Gençliğin Özellikleri, Sorunları, Kimlikleri ve Beklentileri’ başlıklı çalışmanın sonuçları açıklandı. Araştırmada gençlerin evlilik, kızlı erkekli birlikte yaşama, çapkınlık ve eşcinsellik konusundaki düşünceleri de soruldu.
ARAŞTIRMANIN AYRINTILI SONUÇLARI İÇİN TIKLAYINIZ!
Bundan önce gerçekleştirdiği “Aile araştırması” ile büyük yankı uyandıran SEKAM tarafından Türkiye genelinde 81 ilde, 5541 kişinin katılımıyla gerçekleştirilen bu çalışmada, özellikle evlilik, kızlı erkekli birlikte yaşama, çapkınlık ve eşcinsellik konusunda neler düşündüklerine dair önemli sonuçlara ulaşıldı.
GENÇLERİN % 88’i AİLEYİ ÖNEMSİYOR
Araştırmada gençlerin, % 88 oranında aile kurumunu önemsediklerini ifade ederlerken, %54,7’lik bir oranla ateist kimliği benimseyenler hariç, aile kurumunun geleneksel işlev ve önemini de kabul ettiği gözüküyor. Bununla beraber kendilerini Dindar, İslamcı, Müslüman ve Ülkücü kimlikle tanımlayanlar arasında yaklaşık %10’luk bir kesim, aileyi modası geçmiş bir kurum olarak görüyor ki, bu benimsedikleri kimliğin ve İslam dininin ruhu ve mesajı ile asla bağdaşmayan bir durum olarak tespit ediliyor.
EVLİLİK HAKKINDA KAFALAR KARIŞIK
Ancak aile değerlerini doğrudan ilgilendiren ve çok önemli bir konu olan “çocuk yapmak için evlenmek şart değildir” yargı cümlesine verilmiş olan cevaplar, gençlerin aile kurumuna atfettikleri önemden bir uzaklaşma olduğunu gösteriyor. Çocuk yapmada evliliği en üst düzeyde önemsemeyenlerin, %29,6’lık bir oranla Ateistler ve %17,4’lük bir oranla Komünistler olduğu görülüyor. Bu konuda dikkat çekici ve düşündürücü bir başka nokta ise, kendilerini Dindar, İslamcı, Müslüman ve Ülkücü olarak tanımlayanların yaklaşık %8’inin, çocuk yapmak için evlenmeyi şart olarak görmemesi ve yaklaşık %3’nün de, bu konuda kararsız olmaları oldu. Bu kimlik mensuplarının evlilik kurumu ile ilgili kafa karışıklığının bu konuya da yansıdığı gözüküyor.
GENÇLERİN % 75’İ KIZLI ERKEKLİ YAŞAMAYA KARŞI
Evlilik kurumu ile bağlantılı diğer soru da, genç bir kız ile erkek istedikleri şartta aynı evde yaşayabilirler mi sorusu oldu. Gençlerin yaklaşık %25’lik bir kesimi, siyasi, ideolojik ve dini kimlikleri her ne olursa olsun, söz konusu görüşe katıldığını ifade ederken ve yaklaşık % 18’lik bir kesimi de bu konuda kararsız kaldı. Bu görüşe en yüksek oran da katılanlar ise %46 ile Ateistler ve %49’la Komünistlerdir oldu. Araştırmadaki veriler dikkatle incelendiğinde gençlerin siyasi görüşü her ne olursa olsun, kızlı erkekli birlikte yaşamaya yaklaşık %75 oranında karşı olduğu görüldü.
Bu konuda dikkat çekici olan ise genç bir kız ile erkek istedikleri şartta aynı evde yaşayabilirler yargı cümlesini, kendisini Dindar, İslamcı, Müslüman ve Ülkücü olarak niteleyenlerin yaklaşık %24’nün onaylamış olmaları ve aynı konuda bu kimlik mensuplarının%23’ünün de kararsız kalmaları oldu.
“Bir kız ile erkek istedikleri şartta aynı evde yaşayabilirler” sorusu, hem aile kurumu ile hem de zina ile de alakalı bir konu olarak kabul ediliyor. Bu bağlamda konuya ilişkin veriler incelendiğinde, bu kimlik mensuplarının %87’sinin, zinayı nikâhsız cinsellik olarak tanımladıkları görülüyor. Dindar, İslamcı ve Müslüman kesimler açısından düşünüldüğünde, “eğer zina nikâhsız cinsellik ise, o taktirde, genç bir kız ile erkek istedikleri şartta aynı evde yaşayabilirler görüşü nasıl doğru bulunmaktadır” sorusuna cevap arandığında burada da aile kurumuna bakışla ilgili kırılma yaşandığı görülüyor.
ERKEKLERİN ÇAPKINLIĞINA EVET, BAYANLARA HAYIR
Bu konuyla ilgili bir başka önemli veri de özellikle namaz kılanların çapkınlığa bakış açılarının değerlendirilmesi oldu. Düzenli beş vakit namaz kılanların yaklaşık % 74’ü kadın veya erkek için çapkınlığı onaylamazken, %16,8’i çapkınlık konusunda ne düşünüyorsunuz sorusuna erkek için normal-bayan için hayır, %9,3’ü ise erkek-bayan her ikisi için de normal şeklinde görüş bildirdi.
EŞCİNSELLİK KONUSUNDA ŞAŞIRTAN VERİLER VAR
Aile değerleri ile bağlantılı çok önemli bir diğer soru ise “Bir kişinin kendi cinsinden birisiyle (erkeğin erkekle, kadının kadınla) cinsel ilişkisi konusunda ne düşünüyorsunuz?” sorusu oldu. Eşcinsellik konusunu gençlerin % 20’si bireysel tercih-kimseyi ilgilendirmez biçiminde, %40’ı onaylamıyorum ama beni ilgilendirmez biçiminde ve%7’si de kararsızım, bilemiyorum biçiminde değerlendirdi.
Bu konu ile ilgili üzerinde özellikle durulması gereken kimlik sahipleri, Dindar, İslamcı, Müslüman ve Ülkücü kimlik mensuplarıdır. Eşcinsellik konusunda Dindar, İslamcı, Müslüman ve Ülkücü kimlik mensuplarının %17’si bireysel tercih-kimseyi ilgilendirmez biçiminde; %35’i onaylamıyorum ama beni ilgilendirmez biçiminde ve%1,7’si, kararsızım/bilemiyorum biçiminde değerlendirdi. Bu durum ise ciddi bir akıl tutulması ve zihniyet kayması olduğunu gösteriyor.
Dindar, İslamcı, Müslüman ve Ülkücü Kimliğini benimseyenlerin bir kısmının, Lut Kavminin helakine neden olan eşcinsel (Homoseksuel) bir yaşam tarzını meşru görmesi ya da buna karşı duyarsız kalması, benimsedikleri ve savundukları kimlikle hiç alakası olmadığını göstermiş bulunuyor. Bu olgu da, gençlerin kimliklerinin isimsel olduğunu ve gençlerin kimlik konusunda şizofren bir tutum ve tavır sergilediklerini ve bunalım yaşadıklarını ortaya koyuyor.
On5yirmi5