Almanya’da 17 yaşındaki Tim Kretschmer’in mezun olduğu okula silahlı saldırı düzenleyerek 15 kişinin ölümüne neden olması, gençler arasındaki şiddete yönelik eğilimi tekrar gündeme getirdi. Anne ve babanın geleneksel rolünü terk ederek evladından uzaklaştığını söyleyen uzmanlar, ebeveyn ve çocuk arasındaki uçurumun kapatılması gereğini vurguluyor. Ailenin bıraktığı boşluğu bilgisayar oyunları ve internetin doldurduğunun, Almanya’daki trajik örneğin Türkiye’de de yaşanabileceğine dikkat çekiliyor. Kısa bir süre önce Meclis Araştırma Komisyonu’nun 26 bin 9 öğrenci üzerinde yaptığı anket çalışması da bu konudaki korkuları doğrular nitelikte. Ankete göre güvensiz ortamı gerekçe gösteren liselilerin yüzde 15,1’i okula delici, kesici alet ve silahla geliyor. Gençlerin yüzde 55,9’u, delici, kesici ya da ateşli silah taşıma nedeni olarak ‘güvensiz ortam’ı, yüzde 20,6’sı ‘kendisini daha iyi hissetme ihtiyacı’nı, yüzde 7’si ‘filmdeki insanları örnek aldığı’nı ve yüzde 3,9’u ‘arkadaşlarının silah taşıması’nı gösteriyor. TBMM Şiddeti Araştırma Komisyonu Başkanı Prof. Dr. Adem Solak, modern dünyada anne ve babaların çocuklarıyla vakit geçirmediğini söylüyor. Yaptıkları araştırmalarda gençlerin yüzde 37’sinin intihar sınırında yaşadığına dikkat çeken Solak, çocuğun ailesinden uzaklaşarak farklı çevrelere girdiğini aktarıyor. Kuşak çatışmasının yerini değer çatışmasının aldığını ifade eden Solak, "Aile ile çocuk arasındaki bağ her geçen gün zayıflıyor. Ebeveynler çocukla kaliteli vakit geçirmiyor. Annenin iş hayatında daha aktif rol alması nedeniyle çocuk daha da yalnızlaşıyor."" şeklinde konuşuyor.
Cezaevi psikiyatristi Ayhan Akcan da hızla kentleşen ve çok çabuk gelişen alanlarda bu tür olaylara daha fazla rastlandığına dikkat çekiyor. Çocuğun okula gelirken kesici aletle ya da silahla gelmesinin kötü modelle ilgisi olduğunu anlatan Akcan, "Eğer çocuk okulda dayak nedeniyle bir travma geçirdiyse şiddet göstererek bu soruna çözüm bulmaya çalışıyor." diyor. Aile ve okulun sorunu sürekli karşı tarafa attığını söyleyen Akcan, bu iki tarafın sorunları ertelemeyerek işbirliği yapmasının önemine değiniyor. Çocuğun ev ve okul dışında geçirdiği zamanın çok dikkatle incelenmesi gerektiğini bildiren Akcan şunları söylüyor: "Aile ve okulun nasıl olması gerektiğini çok tartışmamıza rağmen çocuğun bunlar dışında geçirdiği zamanı göz ardı ediyoruz. Hâlbuki gençler vakitlerinin önemli bir kısmını okul ve evin dışında geçiriyor."
Türkiye Psikiyatri Derneği Üyesi Doç. Dr. Burhanettin Kaya’ya göre ise gençlerdeki şiddet eğilimlerini bilgisayar oyunları ve bazı filmler tetikliyor. Bu tür filmlerde şiddetin bir erdem olarak gösterildiğine dikkat çeken Kaya, bu durumun çocuk ve gençlerin bilinçaltına nüfuz ettiğini aktarıyor. İçe dönük, duygu ve tepkilerini çevresiyle paylaşamayan gençlerde bu yayınların etkisi katlanıyor. Kaya, "Çocuk problem çözebilmek için şiddeti bir araç olarak görür ve acıdan soyutlanmaya başlar ve gerçekleri tam olarak göremez." diye konuşuyor.
(Zaman Gazetesi)