Tedavi gören internet bağımlıları artık Türkiye’de de var. Eğitim hayatımızı etkileyen, aile bağlarımızı koparan, asosyalleştiren, ruhumuzu, duygularımızı hapseden bu yalan dünyaya ‘hayır!’ diyebilmek artık şart.
Aksiyon Dergisi, bu haftaki sayısında ‘internet bağımlılığı’ konusunu kapağına taşıdı. Haberde, dünyada artık ‘hastalık’ olarak kabul edilen sanal tehlikeye karşı alınacak tedbirler ele alınıyor. Her gün 25 milyondan fazla çocuk ve genç saatlerce sörf yapıyor, kâh ödev yapma, kâh sınıf arkadaşlarıyla sohbet etme bahanesiyle. Aileler, sanal dünyanın çocuklarına vereceği zararları bilmediği için ortalarda uzun süre gözükmeyen yavrularının durumundan rahatsızlık duymuyor, onları merak etmiyor. Herhangi bir haberde sanal ortam yüzünden başına kötü şeyler gelenlerin hikâyelerini dinlediklerinde de "Bizim çocuk yapmaz!" deyip sorumluluğu üzerlerinden atıyor.
İnternet bağımlıları ne uyuşturucu ne de alkol alıyor; ama en az onlar kadar hayatlarına zarar veren sanal âlemden vazgeçemiyor. Hepsi "Birkaç saatten bir şey olmaz" diyerek başlamış, sonra devamı gelmiş. Ebeveynler çocuklarının ders çalıştığına, önemli araştırmalar yaptığına inanmış hep. Ta ki yavruları, arkadaşlarıyla, hatta aileleriyle tüm iletişimini koparıp yeme-içme ihtiyacını bile bilgisayar başında karşılayana dek. Saatlerce odasından çıkmayan gençlerde bir müddet sonra okul başarısızlığı, asilik, mutsuzluk, içine kapanıklık başlamış. Bazıları da hayatlarında ilk kez sigara, uyuşturucu gibi maddelere ‘görünmeyen arkadaşlar’ı vesilesiyle alışmış. Tabii cinsel istismarlar da cabası.
İnternetten vazgeçmek, uyuşturucudan vazgeçmek kadar zor
Bilgisayarınıza filtreleme programı yükleyin. Ama ‘filtre var’ diye çocuğu kendi hâline bırakmak doğru değil. Çünkü bazı siteler filtreyi aşabiliyor.
Ergenlik dönemindeki çocuklar aşırı derecede kontrol altında tutulmamalı. Baskı daha büyük sorunların içine sürükleyebilir. Denetimli kontrol için bilgisayar ailenin ortak vakit geçirdiği odalarda bulunmalı.
Çocuklar küçük yaşlardan itibaren sportif ve sosyal faaliyetlere yönlendirilmeli. Böyle çocuklar daha sağlıklı, psikolojileri düzgün, sakin, sosyal, disiplinli ve sorumluluk sahibi bireyler oluyor. İnternet, hayatında bulunsa da bu isteğini yönetebiliyor.
Aileler çocuklarının gerçek ya da sanal arkadaşlarını tanımalı. Onlar hakkında sohbet ederken bilgiler almalı. Sanalla gerçek arasında fark olmadığı sıklıkla anlatılmalı.
Sınırsız internet paketleri yerine, sınırlı kapasitedeki paketler tercih edilmeli. Böylece film, fotoğraf gibi dosya indirmeler sınırlandırılmış olur.
Uzmanlara göre internet bağımlılığından vazgeçmek, uyuşturucu alışkanlığını bırakmak kadar zor. Bu problemi aşmak bazı vakalarda 2-3 yıl sürebiliyor.
Sanal bağımlılık, ruha büyük etki ediyor. İlaç tedavisinin yanında terapi süreci de gerekiyor.
İnternet bağımlısı çocuk ergenlik çağına geldiğinde sorun daha da büyüyor. Bu sürece girmiş biriyle konuşurken internetin boşluğunu dolduracak zeminler hazırlanmalı. Gencin ruhu hangi açıdan tahribat gördüyse o alan doldurulup tamir edilmeli.
Çocuk zarar görür diye onu sokaktan, sosyal hayattan uzak tutmak doğru değil. Bu boşluğu internet dolduruyor.