Türkiye Halk Sağlığı Kurumu Başkanı Prof. Dr. İrfan Şencan, birçok ülke gibi Türkiye’de de önemli bir halk sağlığı sorunu olan diyabetle mücadelede kararlılıklarını sürdürdüklerini belirterek, “Bu konuda çok paydaşlı sağlık sorumluluğu anlayışıyla sağlık politikalarını geliştirmekteyiz” dedi.
Sağlık Bakanlığı, Türkiye Halk Sağlığı Kurumu ile Sanofi Grup Türkiye tarafından diyabet hakkında toplumda farkındalık oluşturulması, hasta ve hasta yakınlarının daha fazla bilgi sahibi olabilmesi amacıyla başlatılan “Diyabete Destek Programı” tanıtıldı.
Toplantıda konuşan Şencan, tüm dünyada ve Türkiye’de sıklığı giderek artan bir halk sağlığı sorunu olan diyabetin, Dünya Sağlık Örgütü tarafından salgın olarak tanımlandığını ve pek çok komplikasyona yol açtığını söyledi.
Şencan, 1997’de yüzde 7,2 olan diyabet görülme sıklığının 17 yıl sonra yüzde 12’ye yükseldiğini anlatarak, tüm sağlık harcamalarının yaklaşık yüzde 22’sinin diyabete harcandığını söyledi.
Bakanlık olarak taşra teşkilatlarıyla bu yıl da diyabete ilişkin farkındalık çalışmalarına aktif katıldıklarını dile getiren Şencan, “Birçok ülke gibi ülkemizde de önemli bir halk sağlığı sorunu olan diyabetle mücadelede kararlılığımızı sürdürmekte ve bu konuda çok paydaşlı sağlık sorumluluğu anlayışıyla sağlık politikalarını geliştirmekteyiz” diye konuştu.
İrfan Şencan, diyabetle mücadele konusunda çok ciddi çalışmalar yürüttüklerini belirterek, şunları kaydetti:
“Yüz yılımızın salgını olarak nitelendirilen diyabetle mücadele kapsamında Aralık 2014’te Sanofi firmasıyla Diyabete Destek Programı işbirliği protokolü imzaladık. Protokolle sağlıklı bireylerin diyabetten korunması için farkındalığın artırılması ve sağlıklı yaşam alışkanlığının edinilmesi için halk eğitimlerinin yapılması amaçlanmıştır. Bu programın sektörler arası işbirliğinin iyi uyumlama örneği olduğunu düşünüyoruz. Bu projede emeği geçen herkese teşekkür ediyorum.”
“55 eğitim ve araştırma hastanesiyle afiliasyonlarımızı tamamladık”
Sağlık Bilimleri Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Cevdet Erdöl, üniversitenin, yapısı ve kuruluşu itibarıyla ezber bozduğunu dile getirerek, “Kendimize ait bir hastanemiz olmayacak. Klinik branşlarda ana bilim dallarına direkt atama yapmayacağız. Atamalarımızı Sağlık Bakanlığı’na bağlı hastanelere yapacağız. Yani çok farklı bir dizayn içinde olacağız” bilgisini verdi.
Erdöl, yabancı ülkelerde sağlık eğitimi birimleri açmaya çalışacaklarını ifade ederek, bütün bunlarla Türkiye’nin toplum sağlığına ve sağlık eğitimine katkıda bulunmayı amaçladıklarını söyledi.
Bunu başarırlarsa çok önemli bir artı sağlayacaklarını aktaran Erdöl, şöyle devam etti:
“Şu anda 55 eğitim ve araştırma hastanesiyle afiliasyonlarımızı tamamlamış durumdayız. Arzu ettiğimiz şey; lisans eğitimi yanında, ülkemizdeki uzmanlık eğitiminin yaklaşık yarısından sorumlu olan Sağlık Bakanlığı’nın eğitim yetkisine katkı vermek. Uzmanlık eğitimini birlikte yapabilmek. Dolayısıyla üniversite olarak Sağlık Bakanlığı’nın en büyük partneri durumundayız. Önemli bir boşluğu gidereceğimiz tahmin ediyorum.”
Erdöl, toplumun en önemli sağlık sorunlarından diyabetle mücadelede eğitimin çok önemli olduğunu anlattı.
Bu kapsamda hekimlerin yanı sıra hasta ve yakınlarını eğiteceklerini dile getiren Erdöl, “Bu tip farkındalık oluşturan çalışmalar, toplum eğitimi bakımından da çok önemlidir. Bu konuda yazılı ve görsel medyaya büyük sorumluluklar düştüğünü ifade etmek istiyorum” şeklinde konuştu.
“Kamu-özel sektör işbirliğinin güzel bir örneği”
Sanofi Türkiye Genel Müdürü Fabrizio Guidi de Sanofi’nin diyabet alanında önemli bir sorumluluk üstlendiğini belirterek, şunları kaydetti:
“Sanofi’nin global olarak geliştirdiği ‘Hasta Destek Programı’ çerçevesinde tüm dünyada diyabetin önlenmesi ve diyabet komplikasyonlarına dikkati çekerek, sağlıklı insanlarda diyabet hakkındaki farkındalığı artırmayı hedefleyen birçok projeye imza atmış bulunuyoruz. Türkiye’de Sağlık Bakanlığı’nın hastalıkları önleyici programlara verdiği önemi biliyor ve yaptığımız çalışmalarla bunu destekliyoruz. Kamu-özel sektör işbirliğinin güzel bir örneği ‘Diyabete Destek Programı’ ile diyabet gibi toplumsal ve ekonomik maliyeti yüksek bir konuda güçlerimizi birleştirmekten büyük memnuniyet duyuyoruz. Bu programla toplumda diyabet hakkındaki farkındalığı artırarak, daha sağlıklı bir neslin yetiştirilmesi yönünde önemli bir adım attığımıza inanıyorum. Diyabete ‘dur’ diyebilmek mümkün. Bunu da ancak halkla ele ele vererek, onları bu konuda bilinçlendirerek başarabiliriz.”
Proje, diyabetten korunma eğitimleri”, tip2 diyabetli bireylerin eğitimlerini sağlamak üzere sınıf eğitim hizmetleri ile tüm diyabetli ve sağlıklı popülasyonun farkındalığını artırmak üzere oluşturulacak bir web sitesini içeriyor.