Halk arasında ince hastalık, tıp dilinde ise tüberküloz adı verilen verem hastalığı, farkındalık oluşturmak için yılın ikinci haftası olarak ilan edildiğini ifade eden uzmanlar, bu haftada verem hastalığı konusunda halkın bilgilendirilmesi, yetkililerin dikkatinin konuya yoğunlaşmasının amaçlandığını söyledi.
Dünyada her yıl 10 milyon kişinin verem hastalığına yakalandığını belirten VM Medical Park Bursa Hastanesi Göğüs Hastalıkları Uzm. Dr. Tekin Atak, bu hastaların yaklaşık 2 milyonun kişinin hayatını kaybettiğine dikkat çekti.
Türkiye’de 12 bin civarı insan veremle savaşıyor
En çok hastalığa yakalanma oranının Güneydoğu Asya ve Afrika’da görüldüğünü belirten Atak, “Türkiye’de son verilere bakıldığında hasta sayısı 12 bin civarındadır. Verem hastalığı mikobakterium tüberkülozis denilen bir mikrop ailesi tarafından oluşturulmaktadır. Bu mikrop zengin- fakir, yaşlı-çocuk ayırımı yapmaksızın her insanda oluşabilmektedir. En çok oran ise yüzde 70 ile akciğerlerde hastalık oluşturmaktadır. Akciğerler dışında akciğer zarı, lenf bezleri, beyin ve beyin zarı tutulumu (menenjit), kemikler, böbrekler, kalp zarı, deri, genital organlar en sık tutulan bölgelerdir. Bu mikrop vücuttaki her organda hastalık oluşturabilir” dedi.
Bazı durumlarda verem hastalığına yakalanma ihtimalinin fazla olduğunu ifade eden Atak, “5 yaş altı çocuklar, HİV (AİDS) enfeksiyonu, bağışıklığı baskılayıcı ilaç alımı (kortizon, anti tnf, romatizmal bazı ilaçlar gibi), silikozis, şeker hastalığı, böbrek yetmezliği, lösemi, lenfoma, baş, boyun, akciğer kanserleri, beslenme bozukluğu, alkol, sigara bağımlılığı gibi süreçlerin sonunda ihtimaller yükselmektedir.
Solunum yoluyla bulaşan hastalık
Verem mikrobu hasta kişilerin akciğerlerinden çıkan damlacıklar yoluyla başkalarına bulaşmaktadır. Hasta kişilerin konuşma, öksürme ve hapşırmasıyla içinde mikrop olan damlacıklar havaya saçılmakta ve uzun süre kalmaktadır. Sağlam kişiler bu mikropları solunum yoluyla almaktadır. Mikrobu alanların hepsi hemen hastalanmazlar.
Akciğerlerden kan ve lenfatiklerle diğer organlara yayılma meydana gelmektedir. Mikrobu alanların yüzde 5’i genelde 2 yıl içinde, yüzde 5’i de hayatının herhangi bir döneminde hastalanmaktadır. Dolayısıyla yüzde 90 kişi genelde hastalanmaz” diye konuştu.
Akciğer tüberkülozunda 2-3 haftadan fazla süren öksürük, ateşlenme, gece terleme, iştah, kilo kaybı, yorgunluk, halsizlik, balgam çıkarma, kan tükürme, nefes darlığı, sırtta göğüste ağrılar sıklıkla saptanmakta olduğunu belirten Atak, “Özellikle 2-3 haftadan fazla öksürük yakınması olanların göğüs hastalıkları uzmanı veya bu konuda uzmanlaşmış verem dispanserine başvurması gerekir. Muayene ve tetkiklerle tanı konulan verem hastalarının bazılarının hastaneye yatması uygundur. Bazıları ayaktan tedavi edilebilirler.
6-24 aylık tedavi süreci
Tedaviye başlandıktan 3 hafta sonra bulaşıcılık kalmaz. Tedavi süresi diğer hastalıklara göre uzundur. Tutulan organa ve ilaç direncine göre değişir. 6 ile 24 ay arasındadır. Yeni akciğer vakalarının çoğunda 6 aylık tedavi yeterli olmaktadır. Tedavi süresinin uzun olması hastalarda diğer hastalıklarda görmediğimiz oranda uyum ve devam sorunu ortaya çıkarmaktadır. Tedaviyi aksatmak ve ara vermek 3 ciddi sorunu yol açmaktadır. Veremle savaşta hastaların erkenden teşhisi ve tedavisi hastalığın yayılmasını önlemek açısından son derce önemlidir” şeklinde konuştu.