Halk arasında ‘kan kanseri’ olarak da bilinen lösemide, belirtileri önemseyip doktora gitmek erken teşhis imkanı sağlıyor. Günümüzde artık ‘amansız hastalık’ olmaktan çıkan lösemi, ilaçlarla yüzde 90’a yakın oranda tedavi edilebiliyor. Bu nedenle ‘anemi, halsizlik, sık enfeksiyon geçirme, solukluk, lenf bezlerinde büyüme’ gibi belirtileri atlamamak ve tedaviye zamanında başlamak hayat kurtarıyor. Üstelik doktora gidip bir damla kan vermek yeterli oluyor!
Uzun yıllar ‘amansız hastalık’ olarak görülen ve halk arasında ‘kan kanseri’ olarak da bilinen lösemide günümüzde gelişen tedavi yöntemleri sayesinde yüzde 90’a varan başarı sağlanabiliyor. Nedeni tam olarak bilinemeyen lösemide, diğer tüm kanserlerde olduğu gibi belirtileri önemsemek tedavide vakit kazandırıyor ve hayat kurtarıyor. Türkiye İş Bankası iştiraki Bayındır Söğütözü Hastanesi Hematoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Ali Uğur Ural, lösemi hakkında bilgiler verdi ve uyarılarda bulundu:
Bir diğer adı da kan kanseri olan lösemide, kan hücrelerinin yapım yeri olan kemik iliği, blast adı verilen kanserli hücrelerce işgal edilir. Sonrasında normal kan hücrelerinin üretimi bozulur ve vücutta bu üretimin bozulmasının karşılığı olarak löseminin belirtileri ortaya çıkar.
Kemik iliğinde hangi hücre tipi kanserleşme gösteriyorsa, hastalık, o akyuvar adıyla tanımlanır. Örneğin; lenfoid tip lösemi, akyuvarların bir tipi olan lenfositleri ve lenf sistemini de etkileyerek lenf bezelerinde şişmelerle belirti verir. Myeloid tip ise akyuvarların bir tipi olan myeloid seri hücrelerini etkiler. Lösemiler, akut ve kronik lösemiler olarak iki gruba ayrılırlar.
LÖSEMİ ÇOCUKLARDA DA GÖRÜLÜR ERİŞKİNLERDE DE
AKUT LÖSEMİLER:
Kemik iliğinde hangi hücre tipi kanserleşme gösteriyorsa, o akyuvar adıyla tanımlanan lösemiler, akut ve kronik lösemiler olarak iki gruba ayrılırlar. Akut lösemide, sürekli ve anormal yapıda akyuvar öncülü hücre artışı olur. Bu anormal hücreler diğer organlara da yayılarak, organı görevlerini yapamaz hale getirebilir. Akut lösemilerin sınıflandırılması, temel olarak olgunlaşmayan hücrelerin tipleri esas alınarak yapılır. Akut Lenfoblastik Lösemi (ALL), çocukluk çağında en sık görülen lösemidir. 15 yaş altındaki çocuklarda gözlenen lösemilerin yüzde 80’i ALL’dir. Akut Myeloblastik Lösemi (AML) ise erişkin yaşlarda en sık görülen lösemidir.
KRONİK LÖSEMİLER:
Kronik lösemi, anormal olgun kan hücrelerinin aşırı üretimi ile ortaya çıkar. Kronik lösemi daha yavaş ilerler ve sonuçları daha az dramatiktir. Temel olarak iki alt grubu vardır. Kronik Lenfositik Lösemi (KLL), lenf bezi büyüklüğünün çok sık gözlendiği türdür. 50’li yaşlardan sonra görülme sıklığı artar ve yavaş yavaş ilerler. Hasta, tedavi edilmeden yıllarca yaşayabilir. Genetik geçişi gösterilmiş tek lösemi tipidir. KLL’li hastaların erişkin çocuklarının da kontrol edilmesi gerekir. Kronik Myeloid Lösemi (KML) ise erişkin çağındaki lösemilerin yüzde 25 – 60’ını oluşturur. Ömür boyunca ağızdan ilaç kullanılarak tedavisi mümkün hale gelmiştir.
NEDENLERİ
Tek yumurta ikizlerinde, Down sendromlularda, fanconi anemisi olanlarda görülmesi hastalıkta genetik faktörlerin rol oynadığını göstermektedir. Kronik lenfositik lösemi (KLL) kalıtımsal geçişi gösterilmiş tek lösemi tipidir. Bunun yanında çoğu lösemi tipinde bazı kromozal anormallikler gösterilmiş olsa da, bunların çoğu kazanılmış genetik anormalliklerdir. Ayrıca radyasyon, benzen, alkilleyici ajanlar gibi bazı kemoterapi ilaçlarına maruz kalanlarda lösemi görülme riski artmıştır. Bazı kanser tedavisinde kullanılan ilaçların DNA hasarlarına sebep olması nedeniyle ilaç uygulanmasından 5 – 15 yıl sonra bu kişilerde lösemi gözlenebilir. Özellikle KLL’de ırk faktörünün önemli olduğu saptanmıştır. Uzak Doğu ülkelerinde hemen hiç KLL gözlenmez. Ayrıca, radyasyonun sebep olmadığı tek lösemi tipi de KLL’dir. Lösemi kesinlikle bulaşıcı değildir.
TANI İÇİN BİR DAMLA KAN YETERLİ
Lösemi, tanısı güç bir hastalık değil. Bir damla kan örneğinin lam üzerine yayılıp, mikroskop altında incelenmesiyle kolaylıkla tanı konuluyor. Hangi tip lösemi olduğunun belirlenmesi için ise ilave genetik ve moleküler incelenmesi amacıyla kemik iliği örneğinin alınması gerekebilir.
ANEMİNİN NEDENİ ARAŞTIRILMALI ‘BU ARALAR HALSİZİM’ DEYİP GEÇİLMEMELİ
Tüm kanserlerde olduğu gibi lösemide de erken teşhis büyük önem taşıyor. Bunun için de bazı şikayetlerin dikkate alınıp ihmal edilmeden doktora gidilmesi hayat kurtarıyor. Çok sık olarak gözlenen aneminin altından da lösemi çıkabilir. Bu nedenle, aneminin sebebi bulunarak buna yönelik tedavinin yapılması gerekir.
SIK SIK ENFEKSİYON OLUYORSA DİKKAT!
Löseminin belirti ve bulguları kemik iliğinin blast adı verilen hücreler tarafından işgali nedeniyle normal hücrelerin üretiminin engellenmesi, görevlerinin bozulması ve çeşitli organların lösemik hücreler tarafından tutulması nedeniyle oluşur. Bunlar arasında; enfeksiyon sıklığının artması, halsizlik, çabuk yorulma, solukluk, tüm vücutta kırmızı noktalar halinde kanama odakları, diş eti ve burun kanaması, iştah kaybı, kemik ağrıları, lenf bezelerinde büyüme gözlenebilir.
ÇOCUKLARDA YÜZDE 90 ŞİFA SAĞLANIYOR
Lösemi tedavisindeki amaç, kemik iliğinde bulunan anormal yapıdaki lösemik hücrelerin tamamen ortadan kaldırılması. Lösemide tanı konulduktan sonra uzun süreli bir kemoterapi (ilaç tedavisi) tedavisi uygulanıyor. Sonrasında ise hastanın tanı aşamasında belirlenen hastalık tipi ve risk durumuna göre, hematoloji doktoru tarafından uygun görülürse, kök hücre nakli ile tedavi ediliyor. Bazı lösemi tiplerinde, ilaç tedavisine ilave olarak radyoterapi de kullanılıyor.
Çocukluk çağı lösemilerinde sadece kemoterapi ile tam şifa yüzde 90 oranında sağlanabilir. Erişkin çağı lösemilerinde 1980’lerde yüzde 10 olan iyileşme oranı, günümüzde sadece kemopterapi ile yüzde 60’lara çıkmıştır.
HASTALIĞIN TEKRAR ETME RİSKİ VARSA KÖK HÜCRE NAKLİ
Günümüzde halk arasında, lösemili hastaların tek tedavi şansının, kemik iliği nakli veya diğer adıyla kök hücre nakli olduğu gibi yanlış bir kanı oluştu. Oysa; hastalığın tekrarlama riski varsa ya da tanı aşamasında özellikle genetik incelemelerle hastalık gidişinin iyi olmayacağına kanaat getirilirse, kök hücre nakli yapılması uygun olur.
NAKİL SONRASI TAKİP ŞART
Kök hücre nakli, lösemi tedavisinde umut olarak görülse bile, tüm sorunları bitirdiği anlamına gelmez. Nakil sonrası takip (hem hastalık ve hem de nakil ile problemler açısından) nakil süreci kadar önemli. Kök hücre nakli yapılan hastaların uzun yıllar takip edilmesi gerekiyor.
ENFEKSİYONDAN KORUNULMALI
Nakil sonrası özellikle enfeksiyonlar ve verilen kök hücrelerin alıcı vücudunun bazı organlarını yabancı bilip buna karşı reaksiyon geliştirmeleri gibi sorunlar ortaya çıkabiliyor. Bu nedenle, enfeksiyonlara karşı korunmak ve doku reddi problemleri ile mücadele için bazı noktalara çok dikkat edilmeli. Taburcu olduktan sonra uygun bir yaşantı biçimi kadar, verilen ilaçların çok düzenli kullanılması ve doktorun belirlediği uygun aralıklarla hastanın kontrolü hayati önem taşıyor.