Her gün pek çok insandan, “Grip aşısı grip yapıyor. Soğukta kalınca hemen grip oluyorum. Sağlıklıyım öyleyse grip aşısına ihtiyacım yok!” gibi onlarca cümle duyuyoruz. Halbuki bunlar birer şehir efsanesi…
Grip mevsimindeyiz, salgınlar ardı ardına geliyor ancak griple ilgili pek çok efsane de mevcut. Doğrular ile yanlışlar birbirine karışıyor. Bu konuda en sık düşülen hataları Kulak Burun Boğaz Uzmanı Öğr. Üyesi Dr. Denizhan Dizdar anlattı:
Efsane 1: Kışın hastaysanız, muhtemelen gripsinizdir
Kışın herkes gribe yakalanıyor gibi görünüyor ya da öyle düşünüyorlar. Ancak pek çok insan aslında soğuk algınlığı veya sinüs enfeksiyonu geçiriyor. Soğuk algınlığı semptomları arasında boğaz ağrısı, burun tıkanıklığı, öksürük ve sinüsleri dolu gibi hissetmek var. Kulak Burun Boğaz Uzmanı Öğr. Üyesi Dr. Denizhan Dizdar, “Grip gibi hissedebilse de aslında; yüksek ateş, vücut ağrıları, belirgin bir yorgunluk hissi, bazen bulantı ve kusma hissetmediğiniz sürece, grip değilsinizdir. Grip olduğunuzda yataktan zor çıkarsınız” diyor.
Efsane 2: Sağlıklıyım, o zaman grip aşısına ihtiyacım yok
Bu, ‘Asla araba kazası yapmam, bu yüzden araba sigortasına ihtiyacım yok’ demek gibi. Grip aşısı, temel olarak gripten korunmak için yaptırmanız gereken bir sigortadır. Üstelik semptomlarınız çok daha az şiddetli olacak ve hastaneye yatma veya hayatınızı kaybetme riskiniz de azalacak. Ayrıca grip aşısı olmanız çevrenizdeki diğer insanları da korur. KBB Uzmanı Öğr. Üyesi Dr. Denizhan Dizdar, “İyi hissetmeniz veya genel olarak sağlıklı olmanız, grip virüsünü taşıyamayacağınız ve başkalarına bulaştırmayacağınız anlamına gelmiyor. Virüsü taşıyabilir, yayabilir ve hatta hala daha sağlıklı görünebilirsiniz. Bu da bebekler ve yaşlılar gibi immün sistemi baskılanmış kişileri riske sokar” diyor.
Efsane 3: Grip geçirdim tekrar aşıya ihtiyacım yok
Suçiçeği gibi bazı virüs enfeksiyonları sadece bir kez olma eğilimindedir ancak bu, grip için geçerli değildir. Geçmişte grip olmuş olmak, sizi gribe tekrar yakalamaktan korumak için özel bir bağışıklık sağlamıyor. Grip olup olmadığınıza bakılmaksızın, gribe karşı en iyi korunma aşılanmadır. Benzer şekilde, geçmişte grip aşısı olmuş olmak, sizi bu yılın virüsüne karşı korumaz. “Grip virüsü suşlarının her zaman mutasyona uğradığını bilmek gerekli” diyen KBB Uzmanı Öğr. Üyesi Dr. Denizhan Dizdar, “Her aşı mevsimi sunulan aşı, o yılın baskın olduğu öngörülen virüsün suşlarına karşı korunmaya yardımcı oluyor” dedi.
Efsane 4: Grip aşısı grip yapar
İnsanların, grip aşısının onları grip yaptığından şikayet etmeleri çok yaygın ancak gerçek böyle değil. Grip aşılarının çoğu öldürülmüş grip virüsleriyle yapılır, bu nedenle gribe neden olamazlar. “Aşı yaptırdıktan sonra grip benzeri semptomların ortaya çıkmasının birkaç nedeni var” diyen Kulak Burun Boğaz Uzmanı Öğr. Üyesi Dr. Denizhan Dizdar, “Aşı, soğuk algınlığı semptomları da dahil olmak üzere hafif yan etkilere neden olabilir ancak bu grip değildir” diyor.
Efsane 5: Aşı olursanız grip olmazsınız
En yaygın olanı ise; grip aşısı olmanın, grip olmamanın garantisi olduğu efsanesidir. Ne yazık ki bu, yanlıştır. Grip aşısı yüzde 100 etkili olmadığından aşı yaptırmış olmanıza rağmen her zaman grip olma ihtimaliniz vardır. Aşı olduktan sonra grip olursanız, belirtilerinizin aşı olmadığınızdan daha hafif ve kısa olması muhtemeldir.
Efsane 6: Grip olduysanız aşı için çok geçtir
Grip olmuş olsanız bile, grip aşısı olmak için geç değildir. Genellikle her mevsimde üç veya daha fazla virüs dolaşır.
Efsane 7: Grip sadece ilk 48 saat bulaşıcıdır
Yakın tarihli bir araştırmaya göre, insanların üçte biri gripli şekilde en az bir kez işe gittiğini bildirdi. Sadece grip olduktan sonraki ilk 48 saat içinde bulaşıcı olduğuna dair bir yanlış anlaşılma var ancak durum böyle değil. Burada önemli olan ateşinizdir. Ateş düşürücü ilaçlar almadan, 24-48 saat ateşsiz kaldıktan sonra işe geri dönebilirsiniz. Bu nedenle, bir gün ya da bir hafta boyunca grip olmanızın önemi yoktur. Bunun yerine, ateşin ne kadar sürdüğüne dikkat edin. “Vücudun dinlenmesi ve iyileşmesi zaman alır ve bu süre her insan için farklı olabilir” diyen Kulak Burun Boğaz Uzmanı Öğr. Üyesi Dr. Denizhan Dizdar, “Çoğu insan genellikle üç-beş gün içinde iyileşir; genç insanlar daha hızlı iyileşmeye meyilliyken, diğerleri tamamen iyileşmek için iki haftaya ihtiyaç duyarlar. Öyleyse vücudunuzu dinleyin ve acele etmeyin. Virüsü daha kötü hale getirme veya yayma riskiyle karşı karşıya kalabilirsiniz” dedi.
Efsane 8: Yumurta alerjisi olanlar grip aşısı olmamalı
Grip aşılarının çoğu ovalbumin adı verilen az miktarda yumurta proteini içerir ve bu nedenle yumurta alerjisi olanların endişelenmesi mantıklıdır. Ancak yumurta alerjisi olan çocuklar ve yetişkinler için grip aşısı yaptırmak tamamen güvenlidir. Hafif ve orta dereceli yumurta alerjileri olanlar, gözlem altında kalmadan da aşılanabilirler. Şiddetli yumurta alerjileri olanların aşılarını hastanede, gözlem altında yaptırmaları gerekir.
Efsane 9: Soğukta kalınca grip olursunuz
Kışın ebeveynler çocuklarına sürekli kalın bir şekilde giyinmeleri için bağırmaya devam etseler de üşüyünce direkt grip olmazsınız. Öyleyse soğukta dışarı çıkın ama mevsime uygun giyinin.
Bu 10 besin griple savaşıyor
Medline Adana Hastanesi’nden Diyetisyen Merve Sehlikoğlu, grip ve soğuk algınlığı ile baş edebilmenin yollarından birinin de sağlıklı ve doğru beslenerek bağışıklık sistemini güçlü tutmaktan geçtiğini söyledi.
Diyetisyen Sehlikoğlu, grip ve soğuk algınlığı hastalıklarına karşı koruyucu etkisi bilinen besinleri tüketmenin büyük önem taşıdığını belirtti. Sehlikoğlu, grip ve soğuk algınlığına karşı koruyucu etkisi bilinen 10 önemli besini şöyle sıraladı:
Turunçgiller
“Greyfurt, portakal, limon, mandalina gibi besinler C vitamini deposu olarak tanımlanıyor. Aynı zamanda antioksidan özelliği de olan bu besinleri tam mevsimi olan sonbahar ve kış aylarında tüketmek grip ve soğuk algınlığından korurken posaları sayesinde bağırsak sistemi de yarar görüyor.
Soğan-Sarımsak
Doğal bir antibiyotik olan soğan ve sarımsak vücudumuza giren mikroplarla mücadele ederek bağışıklık sistemimizi güçlendiriyor, hastalıkları uzak tutuyor.
Nar
İçeriğindeki “antosiyanin” adlı bileşen sayesinde bağışıklık sistemini güçlendiren nar, gribe karşı korunmada etkili bir besin olarak öne çıkıyor. Ancak narın suyunu sıkıp içmek yerine orta büyüklükte bir narı tüketmek bağırsak sağlığı açısından daha faydalı oluyor.
Doğal yoğurt
Doğal yoğurt gibi probiyotik kaynakları düzenli olarak tüketildiğinde bağırsak florasını zenginleştirerek bağışıklık sistemini güçlendiriyorlar. Yoğurt bunun yanı sıra içerdiği laktik asit ile mikroplara karşı kalkan etkisi gösteriyor ve savunma sisteminin gelişmesine katkı sağlıyor.
Yağlı tohumlar
Ceviz, badem ve fındık gibi yağlı tohumlarının E vitamini, çinko, magnezyum, Omega-3 gibi yağ asitleri ile mineral içeriklerinden dolayı bağışıklık sistemini güçlendirdikleri biliniyor. Bu nedenle günde bir avuç içi kadar ve çiğ olarak tüketilmesi öneriliyor.
Balık
Özellikle soğuk su balıkları, sahip oldukları bol miktardaki Omega-3 yağ asitleri, protein ve aynı zamanda A-B vitamini yönünden zengin besinler. Bağışıklık sitemini destekleyen balığı ızgara, fırın veya buğulama teknikleri ile pişirerek haftada en az 2 kez sofralarda yer vermek gerekiyor.
Zencefil
İçeriğinde doğal olarak bulunan “gingerol” maddesi sayesinde bağışıklığı kuvvetlendirerek her türlü enfeksiyonu uzak tutmaya yardımcı oluyor. Zencefil, toz şeklinde yemeklerde taze olarak ise kaynar suda demlenip çay şeklinde tüketilebiliyor.
Kaynak: Milli Gazete