4-5 yaş dönemi, evde kazanılan beslenme alışkanlıklarının yerleştiği bir süreç. Bu dönemde edinilen alışkanlıklar, okul dönemindeki yeme davranışlarını da etkiliyor, hatta yetişkinlik çağında oluşabilecek sağlık sorunlarında da etkili oluyor.
Bu yaşlardaki çocukların günlük beslenmede her besin grubundan tüketmesi gerektiğini belirten Amerikan Hastanesi Beslenme ve Diyet Bölümü’nden Diyetisyen Ayça Ilıca Murat, bu besin gruplarının; süt ve süt ürünleri, et, sebze–meyve, yağ ve tahıllardan oluştuğunu söyledi.
“Yapılan fiziksel aktivite göz önünde bulundurularak çocukların günlük beslenme düzeni ayarlanmalı” diyen Murat, okul öncesi dönemdeki çocukların sağlıklı ve dengeli beslenmesi için nelere dikkat edilmesi gerektiğini şöyle anlattı:
“Bu dönemde özellikle dikkat edilmesi gereken bir nokta kahvaltı yapma alışkanlığının oluşturulmasıdır. 1-2 dilim peynir, tam tahıllı ekmek, zeytin, pekmez-bal, süt, haftada 2-3 kere yumurta veya omlet, taze meyve, evde yapılmış kuru meyveli kek veya börek çocukların kahvaltılarında olabilecek gıdalardır.
MUTLAKA ARA ÖĞÜN YAPTIRIN
Bu yaştaki çocukların bir hayli aktif oldukları ve gelişimlerinin en yüksek düzeyde seyretti düşünülerek, hem besleyici değeri yüksek hem de severek tüketebilecekleri gıdalarla beslenmeleri gerekmektedir. Her zaman olduğu gibi her öğün kendi içerisinde yeterli miktarlarda karbonhidrat, protein ve yağ içermelidir. Mutlaka kahvaltı arkasına ara öğün, öğle yemeği, bunu takip eden 1 veya 2 küçük ara öğün ve akşam yemeği okul çocuğunun gereksinimlerini karşılayacak yemek sistemidir. Özellikle çocukların ana öğünlerde temel besin grubumuz olan ekmek ve ekmek türevi olan çorba–pilav–makarna gibi gıdalar, et/ tavuk haftada en az 1 gün balık ve bir sebze yemeği ile süt ve yoğurt hem ana hem de ara öğünlerde tükettirilmelidir.
Büyüme ve gelişme sırasında vücutta meydana gelen birçok mekanizmada proteinlere önemli görevler düşer. Eğer vücudumuz protein alamazsa vücut hücreleri yenilenemez. Bu durumda büyüme yetersiz kalır. Vücut için temel protein kaynakların yiyeceklerimizden sağlanır.
Proteinler bitkisel ve hayvansal olmak üzere iki kaynaktan elde edilir. Hayvansal kaynaklar; yumurta, et, tavuk, balık, deniz ürünleri, süt, yoğurt gibi kaynaklardır. Proteinlerin bitkisel kaynakları ise kurufasuyle, nohut, mercimek gibi kurubaklagiller ve tahıl ürünleridir. Tabii bunların dışında hayatın başlangıcında aldığımız en değerli protein kaynağı anne sütüdür.
BÜYÜMENİN DEVAMI İÇİN PROTEİN ŞART
Hayvansal kaynaklı proteinlerin biyoyararlılığı yüksektir. Yani vücudumuz bu proteinlerden daha çok yararlanır. Bitkisel kaynaklı proteinlerin vücut tarafından kullanımı ise daha düşüktür. Hayvansal besinlerin içinde proteinin vücut tarafından en iyi kullanıldığı gıdalar anne sütü ve yumurtadır. Her ikisinde de bulunan proteinlerin neredeyse tamamı vücudumuz tarafından kullanılır. Bu yüzden yumurta ve anne sütündeki proteinler “örnek protein” olarak adlandırılırlar.
Çocuklarda büyümenin devam etmesi sebebiyle protein gereksinimi fazladır. Her yaş grubu için protein gereksinimi farklıdır. Alınan protein kaynaklarının vücudun kolay kullanabileceği kaynaklardan olması gerekir. Bu nedenle bitkisel kaynaklı proteinlerle beraber hayvansal kaynaklı proteinler de beslenmede kullanılmalıdır.
Proteinin eksik alınması çocuklarda büyümeyi ve zihinsel gelişimi etkileyebilir. Büyüme-gelişme sorunları oluşabilir. Ayrıca proteinin vücutta birçok önemli reaksiyonda yer aldığını düşünürsek bu reaksiyonlarda da aksamalar gerçekleşebilir.
ÇOCUĞUN TABAĞINI RENKLENDİRİN
Çocuklar genellikle renkli yiyecekleri severler. Bu nedenle özellikle et yedirmekte zorlanıyorsanız köftesini sebzelerle karışık pişirebilirsiniz veya tabağını renkli biberlerle, havuçla süsleyebilirisiniz. Ancak çocuklar çoğu zaman ailenin beslenme alışkanlıklarını örnek alırlar. Örneğin akşam yemeği için çocuğunuza etli bezelye gibi yemekler yapıyor ama siz bu yemeği sevmediğinizi söylüyorsanız, O da yemeyecektir. Bu yüzden özellikle yemek seçen çocuğunuzla beraber sofraya oturmaya ve aynı yemekten yemeye özen göstermelisiniz.
Proteinli gıdaların yapısı yüksek ısıda bozulur. Bu nedenle yüksek ateşe maruz kalmaması ve kavrulmaması gerekir. Orta veya kısık ateşte pişirilmesi daha doğru pişirme teknikleridir. Ayrıca et, tavuk gibi gıdaların yağda kızartılması durumunda zararlı bazı kimyasal maddeler oluşur. Bu maddeler özellikle kanserin öncü maddelerini oluşturabilir. Bu nedenle et, tavuk gibi gıdaları kızartmak yerine haşlama veya fırında pişirme yöntemleri tercih edilebilir. Balıklar buğulama yapılabilir veya fırında pişirilebilir. Yumurta haşlanırken de rafadan değil tam olarak haşlanmalıdır. Böyle pişirilirse proteinin vücut tarafından kullanımı daha fazla olur.
YEMEĞİ İŞKENCEYE ÇEVİRMEYİN
Bu yaş grubunda anneleri en çok üzen ve telaşlandıran konulardan biri de çocuklarının iştahsız olup yemek yememeleridir. ‘Çocuğumu doyuramıyorum, aç kalıyor’ düşüncesiyle ne yapacaklarını şaşıran anneler, doğru sandıkları yanlışları yaparak yemek yemeği, ya çocukları için ya da kendileri için işkence haline getirirler.
İştahı etkileyen en büyük etkenlerden biri de öğün aralarında çocukların abur-cuburla doymalarıdır. Doygunluk hissi oluşan çocuk ana öğünlerde yemek yemeği istemeyecektir. Oyalamak için ana yemek öncesi çocuğunuzun eline tutuşturduğunuz bir gofret veya bir dilim kek onu tıkayacak ve sofradaki yiyecekleri reddetmesine neden olacaktır. Bu tip durumlarda çocuğun sofra düzenine alışık olması çok önemlidir. Çocuğunuz bir yaşına geldiğinde artık aile sofranıza oturmalı ve yemek zamanının, aile ile bir araya gelinen, herkesin yemek yediği eğlenceli bir vakit olduğunu öğrenmelidir. Yanı sıra çocuğunuz gereksinimlerini karşılayacak küçük ara kahvaltılar ya da meyveler, kahvaltı ile öğle yemeği arasında, öğle yemeği ile akşam yemeği arasında verilebilir ancak bu ara öğünler iştahı kapatacak miktarda ve ana öğün saatine çok yakın olmamalıdır.
YEMEK MASASINDA BERABER OTURUN
Ayrıca yemek tabaklarının çocuğunuzun ilgisini çekecek tarzda renkli ve eğlenceli olması, tabağına yiyebileceği kadar yemek konması, çocuğunuzun çok daha istekli yemek yemesini sağlayacaktır.
Bunların dışında çocuğunuzla beraber alışveriş yapmanız, sofra hazırlanırken yardım istemeniz, hatta onun da yemek hazırlanmasında katkıda bunmasına fırsat tanımanız, çocuğunuzun yemek yeme isteğini artırabilir. Yemek öncesi çocuğunuzun hem temizlik hem de kendisini daha zinde hissetmesi için elini yüzünü yıkaması faydalı olacaktır. Çocuğunuz çok yorgun ve uykusuzsa yemek yemesi konusunda ısrarcı olmayın.
Çocuğunuzun yemeği reddetmesindeki diğer en önemli etken ise aynı biz yetişkinlerde olduğu gibi iştahsız olmasıdır. Özellikle hastaysa ve ateşi yükselmişse, diş çıkartıyorsa, yorgun ya da uykusuzsa, alışmış olduğu düzen değişmişse çocuğun iştahında azalma gözlenebilir. Bu dönemde de telaşlanmadan hacmi küçük ama içeriği çocuğunuzun ihtiyaçlarını karşılayacak, yemekten hoşlandığı yiyecekleri görsel açıdan ona hitap edecek eğlenceli tabak süslemesiyle yine ısrarcı olmadan yemesini sağlayabilirsiniz.
KİLO KAYBI VARSA UZMANA GİDİN
Tüm bunlara rağmen çocuğunuzda kilo kaybı gözlemliyorsanız, yemek yemeyi şiddetle reddediyor ve yediklerini çıkartıyorsa mutlaka vakit kaybetmeden bir uzmana başvurmanız faydalı olacaktır.
Sağlıksız beslenen çocuklarda görülebilecek en büyük sağlık sorunu çağımızın hastalığı obezitedir. Obezitenin yol açtığı kalp damar hastalıkları, diyabet, tansiyon, böbrek fonksiyonlarında bozukluk, mide rahatsızlıkları, demir eksikliği ve bu eksikliğin neden olabileceği diğer hastalıklar da önemli risktir. Yetersiz ve dengesiz beslenen çocuklarda ayrıca gelişim bozuklukları ve konsantrasyon problemleriyle de sıklıkla karşılaşılmaktadır.”