Erciyes Üniversitesi (ERÜ) Veteriner Fakültesi Parazitoloji Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Abdullah İnci, çiğ etle temas edilmesi sırasında ya da çiğ etin yenilmesiyle vücuda giren ”toxoplasma gondiinin’‘, merkezi sinir sistemine yerleşebilen bir parazit olduğunu belirterek, ”Son yıllarda yapılan çalışmalarda, şizofreninin ortaya çıkışında toxoplasmosisin rolü bilimsel olarak ispatlanmıştır” dedi.
İnci, yaptığı açıklamada, kurban kesimi ile meşgul olan kişilerin ve kurban etlerini iyi pişmemiş olarak tüketenlerin büyük tehlike altında olduklarını söyledi.
Çiğ etle temas edilmesi sırasında ya da çiğ etin yenilmesiyle bulaşan toxoplasmosisin merkezi sinir sistemine yerleşebilen bir parazit olduğunu belirten İnci, şu bilgileri verdi:
”Halk arasında düşüklerin nedeni olarak da bilinen bu parazit, insan dahil bütün memeli hayvanlar ve kanatlılarda görülebilir. Hastalık etkeni parazit, vücuttaki bütün hücrelere girebilir, eritrositler hariç bütün hücrelere yerleşebilir. Tercihen de sinir hücrelerinde bulunurlar. Merkezi sinir sisteminin ağır şekilde etkilenmesine yol açan bu patojen, son yıllarda yapılan bilimsel araştırmalar da göstermiştir ki, insanlardaki bazı sinirsel hastalıkların etiyolojisinde de yer almaktadır. Son yıllarda yapılan çalışmalarda, şizofreninin etiyolojisinde, toxoplasmosisin rolü bilimsel olarak ispatlanmıştır.”
ÇİĞ KÖFTEYE DİKKAT
Şizofrenik bir karakter sergileyen bireylerde ”toxoplasmosis” yönünden pozitif olma ihtimalinin çok yüksek olduğunu vurgulayan İnci, ”Bireysel şizofreninin toplumsal boyuttaki tehlikesi de gözardı edilmemelidir. Bu nedenle, Anadolu’da geleneksel olarak tüketilen çiğ köftenin çağdaş ve bilimsel beslenmedeki yerinin sorgulanması gerektiğine inanıyor ve çağdaş Türk toplumunun beslenmesinin de çağdaş olması gerektiğini düşünüyorum. Gelişmişlik seviyesine bilgi ve bilimin ışığında ulaşmış toplumlarda olduğu gibi, bizim toplumumuzda da bu tür yanlışlardan vazgeçilmesi gerekir” diye konuştu.
”İNSANLARDAKİ YAYGINLIĞI YÜZDE 60”
Prof. Dr. Abdullah İnci, yapılan bilimsel araştırmalara göre, geviş getiren hayvanlarda gizli toxoplasma enfeksiyonuna oldukça sık rastlanıldığını ve Türkiye’de etleri çok tüketilen bu hayvanlarda (koyunlarda) seropozitiflik oranının yüzde 50’lere yakın olduğunu belirtti.
Türkiye’de doğurma yaşındaki kadınlarda bu oranın ortalama yüzde 37 olduğuna dikkati çeken İnci, ”İnsanlarda yapılan genel taramalarda ise pozitiflik oranı yüzde 10-48 arasında değişmektedir. Türkiye’nin bazı bölgelerinde toxoplasmosisin insanlardaki yaygınlığı ise yüzde 60’ların üzerindedir” dedi.
Toxoplasmosisin bugün Türk toplumunun önündeki en büyük "paraziter zoonozlardan" birisi olduğunu vurgulayan İnci, şu bilgileri verdi:
”Bu, Türk toplumunun kaderi değildir. Bu değiştirilebilir, düşürülebilir hatta tümüyle problem olmaktan çıkarılabilir. Çünkü bu sorun, bireysel beslenme ve yeme alışkanlıklarıyla ilgilidir. Bunlara bir disiplin getirilebilirse bu enfeksiyon da bir problem olmaktan çıkabilir. Eti pişirerek yersek bu problem azalacaktır. Hayvansal ürünlerin çiğ olarak tüketilmesi doğru değildir. Paraziter zoonozlardan toxoplasmosisin insanlara bulaşmasında, bu beslenme alışkanlığı önemli bir tehlikedir.”
Kedilerin de toxoplasmosisin hem ara konağı hem de son konağı olduğunu dile getiren İnci, ”Anadolu’nun her yöresinde her evde bir kedi beslenir. Bu nedenle kedilerin sağlık durumlarının da kontrol altına alınması, bunların da toxoplasmosis yönünden incelenmesi ve karnelerinde bu durumun gösterilmesi çok önemlidir. Kediler dışkılarını genellikle toprağa saklarlar ama daha sonra yağmur ve kar sularıyla, rüzgarla bu dışkılar yeryüzüne çıkar ve etrafa yayılarak insanlara ve hayvanlara bulaşabilir” diye konuştu.