Psikiyatrist Prof. Dr. Kültegin Ögel, “Önemli olan sanal dünyada ne yapıldığının bilinmesidir. Teknoloji kullanımında velilerin, çocuklara karşı karizmalarını kaybetmeden yaklaşması gerekiyor” dedi.
Hürriyet’te yer alan habere göre, teknolojinin çok hızlı geliştiğini, ev, okul ve iş ortamlarında kullanıldığını anlatan Prof. Dr. Kültegin Ögel, internet sitelerinin içeriğinin aileler tarafından çocuklara öğretilmesi gerektiğini söyledi. Notre Dame de Sion Fransız Lisesi’nde veli söyleşisine katılan, Acıbadem Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi ve Psikiyatrist Prof. Dr. Kültegin Ögel, “İnternet ve bilgisayar, dost mu düşman mı?” başlıklı sunum yaptı. Teknoloji kullanımında velilerin çocuklara karşı karizmalarını kaybetmemelerini tavsiye den Ögel, şöyle konuştu: “Çocuklar, telefon, bilgisayar ve tabletler ile büyüyor. Burada çocuğun bilgisayar başında ne yaptığı önemli. Oyun mu, kumar mı oynuyor, chat mi yapıyor, porno mu izliyor bilinmesi gerekir. Aileler bunu kaçırırsa sorun yaşayabilir. Burada teknoloji aracını kapatmak yerine sanal dünyada ne yapıldığının bilinmesi de önemli. Bu da çocuklara daha fazla ilgi gösterilip, iletişim kurularak sağlanabilir. Örneğin bilgisayar oyununu sevmeyen bir anne çocuğu oyun oynarken ona bunu belli etmemeli. Veli ile çocuk arasında bilgisayarın savaş aracı haline gelmesi zor bir durumu ortaya çıkarıyor. Bunun önlenmesi için iletişim gerekli.” Prof. Dr. Ögel, internet aktif eğlence aracı olduğu, oyunlarda hızlı kademe atlama gibi ödüller içerdiği, dikkat gerektirmediği ve stresle başa çıkma yolu olarak görüldüğü için bağımlılık yarattığını anlattı. Ögel şunları söyledi: “Bilgisayar ortamında kim olmak istiyorsanız o olabilirsiniz. Kullanıcılar, karakterler yaratıp bunları her yönden kendi istedikleri yönde şekil verebiliyor. Bir ergen için bu, yetişkinlerden daha önemli hale geliyor. Ağır internet bağımlılığı olan çocuklarda arkadaş ortamında sorun yaşayanlar olduğunu gözlemliyorum. Kapısı açık, içeride bağırarak küfreden bir çocuğu gördüğünüzde bazen duymayacağız. ‘Neden böyle yapıyorsun?’ diye sorulduğunda o kapı bir dahaki sefere kapanır. Burada bazen duymamak gerekiyor” değerlendirmesinde bulundu.
Ergenlerin kırılma noktaları var
Ergenlerin kırılma noktalarının beyinsel gelişimlerine bağlı olarak değiştiğini anlatan Ögel, “İnternete sınır konulmalı ancak bunu çocuk ve ergenlere bizler öğreteceğiz. Bilgisayar oyunlarında ergen, istediği role bürünebiliyor. Sanal dünyada farklı karakterlerin olması onun kimliğini etkileyemiyor. Ergenlik döneminde doğal olarak bu değişim yaşanıyor. Burada anne-babanın sahip olduğu karakter önem kazanıyor” dedi.
Bazen yenilin
Çocukların bu dönemde çok farklı olmaya çalıştıklarını aktaran Prof. Dr. Ögel, bazen farklı olmasına izin verilmesi gerektiğinin altını çizdi. Ögel, şöyle devam etti: “Onun farklı olduğunu sanmasına müsaade etmeliyiz. Ara sıra evebeyn ile ergen arasında kavga olabilir bunlar bu dönemde normal karşılanmalı. Yenilin bazen. Bu tartışmalarda bilgisayar araç haline geliyor. İnatlaşma olmadan ilgi ile çocuğu farklı bir şeye yönlendirmek daha doğru. Dersleri iyi, sosyal aktivitesi olan, aile ile yemek yiyen, dışarıda arkadaşları ile buluşan bir çocuk uzun saatler oyun oynasa bile buna bağımlı diyemeyiz. Bu dönemde enerjinizi iyi kullanın. Sınırları siz belirleyin”.
Ergenlik öncesi için öneriler
* Bilgisayarı açık alana koyun, ekran görünebilsin. Çocuğunuza, “Ben de kullanıyorum” mesajı verin.
* En az bir sayfalık bir sözleşme yapın. Ancak bunun içinde sadece internet kullanımına yönelik maddeler değil; harçlık, eve giriş saatleri gibi farklı uygulamalar da olsun. Yaptırımlara da yer verilmeli. Bu anlaşma ciddi olmalı. Velinin uyabileceği nitelikte sözleşme * yapılmalı. Abartılı kurallarlardan kaçınılmalı.
* Kendinizi internet konusunda eğitin. Bilgisayar düğmesinin yerini bilin. “Karizmayı” çizdirmeyecek şekilde bu bilgileri öğrenin.
* İyi örnek olun. Oyunlara çok ilgi duymuyorsanız bile çocuğunuzun yanında bunu göstermeyin. Televizyon bağımlılığınızı da gözden geçirin.
* 9-10 yaş aralığında çocuklarınızla birlikte internette gezin. Güvenli sitelere girin.
Ergenlik dönemi önerileri
* Dersler, aile-arkadaş ilişkililerinde sorun yaşayan çocuğa bilgisayara ulaşım konusunda sınır konulabilir.
* Kitap okuyan bir çocuğa “aferin” yerine, “ne okuyorsun” demek daha doğru.
* Hiçbir kural fayda sağlamıyorsa internet bağlantısı kesilebilir.
* Ergenlikte uyku çok önemli. En az 7 saat uyku alınmalı.
* 11- 12 yaşında bir çocuğun telefon, bilgisayar şifresi bilinmeli.
* Sigara kullanımı normalize edilmemeli.
* Alkolde ise ergenlik döneminde asla çocuğun yanında sarhoş olmayın. İçmiyorsa “dene” demeyin.
* 21 yaşına kadar iletişimi, bağlantıyı iyi kurmak gerektiğini unutmayın.
Çocuklarda çekingenlik
Sağlık bakanlığı Marmara Üniversitesi Eğitim ve Araştırma Hastanesi Çocuk Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Ayşe Rodopman Arman, çocuklarda çekingenlik hakkındaki soruları yanıtladı.
1) Birinci sınıfta okuyan çocuk soru sormuyor, gönüllü cevap vermiyorsa ne yapılmalı?
– Çocuğunuz, alışık olmadığı ortamlar ya da kişilerle karşılaştığında endişeli ya da tedirgin hissedebilir ve bu durumu ağlayarak ya da arkanıza saklanarak ifade edebilir. Utangaç davranışların kaynağında özgüven problemi, genetik nedenler, sosyal ortamda benzer sosyal kaygı davranışları gösteren yetişkinlerin varlığı ve sosyal ortamlarda deneyim eksikliği sayılabilir. Bu çekingenliğin nereden kaynaklandığını çocuğunuzun ileriki hayatında devam edip etmeyeceğini merak edebilirsiniz.
2) Utangaçlık ırsi midir?
-Mizaç (huy) yapısı büyük ölçüde doğuştan gelen bir özellik olup, bazı çocuklar dışa dönük ve kendinden eminken, diğerleri ise doğuştan gelen bir özellikle utangaç ya da sıkılgan olabiliyor. Bu yüzden, çocuğun genetik altyapısı, onun olağandışı durumlar karşısında daha kontrollü olmasına sebep olabilir ya da alışık olmadığı bir insana uyum sağlaması için belirli bir zaman geçmesi gerekebilir.
3) Çocuk hayatı boyunca hep böyle mi davranır, yoksa utangaçlık geçer mi?
Çekingenlik büyük ölçüde bir huy özelliğidir ve bir anda kendi isteğine göre değiştirebileceği bir şey değil. Birçok yayında çocukların büyüdükçe ve sosyal fırsatlarla karşılaştıkça deneyimlerinin genlerinin önüne geçtiği ifade ediliyor. Bu yüzden gelecek üzerine endişelenmekten vazgeçin ve enerjinizi sosyal deneyimleri artırmak ve çocuğun benlik saygısını kuvvetlendirmek üzerine odaklayın.
4) Utangaçlık bir hastalık mıdır?
-Utangaçlık bir hastalık olmaktan çok yapısal bir özellik olup, çocuk açısından sınırlayıcı ve deneyim yaşamasını zorlaştırıcı bir durum. Yaşıtları veya yeni tanıdığı yetişkinlerle rahat ilişki kuramama sonucunda sosyal becerilerini geliştirmekte zorlanabilir. Bu durum çocuğu yalnızlığa ve benlik saygısında azalmaya itebilir. Süreğen bir hal aldığında ve çocuğun işlevselliğini kısıtladığında sosyal kaygı bozukluğundan bahsedebiliriz ve uzman yardımı gerekli hale gelir.
5) Çocuğun çekingenliğini yenmesi için neler yapılabilir?
-Çocuğunuz yanınızdayken onun çekingenliği hakkında diğer insanlarla konuşmak yerine “Çocuğum tanımadığı insanların yanındayken rahat hissetmesi için belirli bir zaman geçmesi gerekir” demeyi deneyin. Arkadaş edinmeye ya da bir ortama katılmaya çalıştığında ne kadar çekingen olduğunu fark ettirmeksizin onu ödüllendirin. Çocuğunuzun grupla oynanan oyunlara katılması ya da doğum günü partisinde masaya gelmesi biraz zaman alabilir, ama bu tür ortamlarda ne kadar çok bulunursa, bir daha ki sefere o kadar rahat hisseder. Bazen de çocuğunuzun sosyalleşmesi için daha küçük gruplar ya da daha sakin ya da bilinen ortamlarda yapılan faaliyetleri tercih ederek, kendisiyle ilgili rahat hissetmesini sağlayın ve güven duygusunu destekleyin.