Muhterem Müslümanlar!
Önümüzdeki Pazar günü kılacağımız ilk teravih
namazıyla on bir ayın sultanı Ramazan’a kavuşacağız.
Aynı gece sahura kalkarak oruca niyet edeceğiz.
Bizleri bu mübarek aya ulaştıran Yüce Rabbimize
sonsuz hamdü senalar olsun. Ramazan’ın kıymetini
bizlere öğreten Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed
Mustafa’ya salat ve selam olsun. Ramazan-ı şerifimiz
şimdiden mübarek olsun.
Aziz Müminler!
Ramazan, Kur’an ayıdır. Yüce kitabımız
Kur’an-ı Kerim, Peygamber Efendimiz (s.a.s)’e bu
ayda indirilmeye başlanmıştır. Zaman, mekân ve
insan, vahyin nuruyla Ramazan’da aydınlanmıştır.
Rabbimiz, Bakara suresinde şöyle buyurmaktadır:
“Ramazan, insanlar için bir hidayet rehberi, doğru
yolun, hak ile batılı birbirinden ayırmanın apaçık
delilleri olarak Kur’an’ın indirildiği aydır.”
Ramazan, bizi, Kur’an’ı okumaya, anlamaya ve
yaşamaya davet etmektedir.
Peki, bizler, Kur’an’ın ahlakıyla
ahlaklanabiliyor muyuz? Onun rehberliğinde örnek bir
insan ve Müslüman olabiliyor muyuz?
Kıymetli Müslümanlar!
Ramazan, oruç ayıdır. Oruç, bedenimize sıhhat,
gönlümüze huzur veren eşsiz bir ibadettir. Günahlara
ve kötülüklere karşı bir kalkandır. Peygamber
Efendimiz (s.a.s) bir hadislerinde şöyle
buyurmaktadır: “Sizden biriniz oruçluyken kötü söz
söylemesin, kavga etmesin. Ona birisi sataşır veya
kötü söz söylerse, ‘ben oruçluyum’ desin.”
Ramazan, bizi, tüm azalarımızla oruç tutmaya, her
türlü kötülük ve günahtan arınmaya çağırmaktadır.
Peki, bizler, kavgadan, kin ve nefretten, kul ve
kamu hakkı yemekten, Müslümana yakışmayan bütün
olumsuzluklardan uzak durmaya hazır mıyız?
Değerli Müminler!
Ramazan, yardımlaşma ve dayanışmanın zirve
yaptığı aydır. Zekât, sadaka ve her türlü infakla geçici
dünya nimetini ebedi ahiret kazancına
dönüştürdüğümüz kutlu bir zamandır. Yüce Rabbimiz,
“Allah yolunda her ne harcarsanız Allah onun yerine yenisini verir.”
buyurmaktadır. Ramazan, bizi, paylaşmaya,
kimsesizlerin kimsesi olmaya, yetim ve öksüzlerin
yüzünü güldürmeye davet etmektedir.
Peki, bizler, iftar ve sahur sofralarımızı
komşularımızla, ihtiyaç sahipleriyle ve kimsesizlerle
sevgi ve muhabbet vesilesi kılmaya, yardımlarımızla
ihtiyaç sahiplerinin duasını almaya hazır mıyız?
Aziz Müslümanlar!
Ramazan, kardeşliğimizin pekiştiği, birlik ve
beraberliğimizin daha da kuvvetlendiği bir aydır.
Lakin ne acıdır ki, Ramazan-ı şerifin heyecanını
hissettiğimiz şu günlerde Kudüs hâlâ mahzun, Gazze
yine kan ağlıyor, Doğu Türkistan’da zulüm devam
ediyor. Dünya üzerinde nice Müslüman, sahurun
huzurundan, iftarın sevincinden mahrum. Rahmet ayı
Ramazan, bizi, zulüm altındaki kardeşlerimize el
uzatmaya, maddi ve manevi bütün imkânlarımızı onlar
için seferber etmeye çağırıyor.
Peki, bizler, elimizden geldiğince mazlumun
yanında, zalimin karşısında daha güçlü durmaya hazır
mıyız?
Kıymetli Müslümanlar!
Ramazan, hanelerimizi bereketlendiren,
camilerimizi şenlendiren, gönüllerimizi huzura erdiren
bir aydır. Ramazan, her yıl, Rabbimize iyi bir kul,
Peygamber Efendimiz (s.a.s)’e layık bir ümmet,
insanlığa faydalı bir kişi olmanın yollarını öğretmek
için gelir. Oruçla takvaya ulaştırmaya, tövbe ile
günahlarımızdan arındırmaya gelir. Dargınlık ve
kırgınlıkları sonlandırmaya, aramızda muhabbet
köprüleri kurmaya gelir. Ramazan, anne ve babamızın,
eş ve çocuklarımızın, akraba ve komşularımızın
gönüllerini yapıp dualarını almamız için gelir. Teravih
namazlarımızı ailelerimizle birlikte camide kılmamız,
okunan mukabelelere iştirak etmemiz, çocuklarımıza
ibadet alışkanlığı kazandırmamız için gelir. Öyleyse
gönüllerimizi, evlerimizi, mahallelerimizi ve
şehirlerimizi bu kutlu misafire hazır hale getirelim.
Getirelim ki Ramazan bizden hoşnut olsun.
Rabbimizin rızasını kazanmamıza, günahlardan
arınmamıza vesile olsun.
Hutbemi Peygamber Efendimiz (s.a.s)’in bir
hadisiyle bitiriyorum: “Allah, Ramazan ayında oruç
tutmayı size farz kıldı. Ramazan gecelerini
namazla geçirmek de benim sünnetimdir. Kim
inanarak ve sevabını yalnızca Allah’tan umarak
Ramazan ayında oruç tutup, geceleri de teravih
namazı kılarsa, annesinden doğduğu günkü gibi
günahlarından arınmış olur.”