MUHASEBE BİLİNCİYLE BİR ÖMÜR
GEÇİRMEK
Muhterem Müslümanlar!
Okuduğum ayet-i kerimede Yüce Rabbimiz
şöyle buyuruyor: “Ey iman edenler! Allah’a
itaatsizlikten sakının. Herkes yarın için ne
hazırladığına baksın! Allah’a karşı gelmekten
sakının; şüphesiz Allah, yapıp ettiklerinizin
hepsinden haberdardır.”
Okuduğum hadis-i şerifte ise Sevgili
Peygamberimiz (s.a.s) şöyle buyuruyor: “Akıllı kişi,
nefsine hâkim olan ve ölüm sonrası için çalışandır.
Aciz kişi ise nefsinin arzu ve isteklerine göre
yaşayan ve buna rağmen hâlâ Allah’tan iyilik
temenni edendir.”
Aziz Müminler!
Hayatımızın her anı, her saati, her günü, her
senesi ömür defterimizden bir sayfadır. Bizler, bu
sayfaları sevaplar veya günahlar, iyilikler veya
kötülükler, doğrular veya yanlışlarla doldurmaktayız.
Gün gelecek kendi elimizle doldurduğumuz
defterimiz önümüze açılacak ve Rabbimiz bize şöyle
buyuracaktır: “Oku kitabını! Bugün sana hesap sorucu olarak
nefsin yeter.” Bu ayet-i kerime, nice yüzlerin
ağaracağı, nice yüzlerin de kararacağı o gün gelmeden
önce kendimizi hesaba çekmeyi hatırlatmaktadır.
Mizanda amellerimiz tartılmadan evvel, her daim
muhasebe bilincimizi diri tutmayı öğretmektedir.
Değerli Müslümanlar!
Muhasebe bilinci,
“Nerede olursanız olun, Allah sizinle beraberdir.” ayeti
gereğince her an Rabbimizin gözetiminde olduğumuz
şuuruyla yaşamaktır.
Muhasebe bilinci, “O gün bütün nimetlerden mutlaka hesaba
çekileceksiniz.”
ilahi uyarısınca emanet olan her bir
nimetin kıymetini bilerek şükrünü eda edebilmektir.
Muhasebe bilinci, “O gün günahkârların
dilleri, elleri ve ayakları, yapıp ettikleriyle ilgili
aleyhlerine şahitlik edecektir.” ayetini unutmadan
bütün uzuvlarımızın kötülüklere değil, iyiliklere
şahitlik edeceği mümince bir hayat yaşamaktır.
Kıymetli Müminler!
Bir miladi yılın daha son günlerindeyiz. Ömür
sermayemizden bir yılı daha tükettik. Kaçınılmaz son
olan ölüme bir adım daha yaklaştık. Şimdi hep birlikte
kendimize şu soruları soralım: Her şeyin karşılığının
tastamam verileceği hesap gününe hazır mıyız?
Kur’an ve sünnetin örnek olarak sunduğu bir mümin
olabildik mi? Fani hayatın telaşına düştüğümüz kadar,
ebedi hayatın kaygısını da taşıdık mı? Amel
defterimizde görünce yüzümüzü karartacak
kötülüklerden elimizi çekebildik mi? Gönül inciten,
kardeşliğimizi zedeleyen kem sözlere karşı dilimize
kilit vurabildik mi? Kalbimizi katılaştıran, zihnimizi
kirleten her türlü olumsuz duygu ve düşünceden
kendimizi arındırabildik mi? Bilerek ya da bilmeyerek
işlediğimiz günahlara nedamet gözyaşlarıyla tövbe
edip Rabbimizin affına sığınabildik mi?
Değerli Kardeşlerim!
Bu soruların cevabını düşünerek bu günümüzü
bir milat kılalım. Kalan ömrümüzü Rabbimizin rızası
doğrultusunda geçirmeye çalışalım. İman, ibadet ve
güzel ahlakla bezenmiş bir hayatla bu dünyadan
ayrılmanın gayretinde olalım. Dinimizde ve
kültürümüzde yer almayan yılbaşı eğlenceleri, Noel
baba figür ve kıyafetleri, çam ağacı süslemeleri gibi
yanlış tutum ve davranışlardan uzak duralım.
Kötülüklerin anası olan alkol, ocakları söndüren
kumar, umutları tüketen şans oyunları ve piyango gibi
haramlarla sağlığımızı, zamanımızı ve kazancımızı
heba etmeyelim.
Aziz Müslümanlar!
Geçtiğimiz günlerde millet olarak hepimizin
yüreğine kor düştü. Menfur bir terör saldırısı sonucu
kahraman evlatlarımız şehadet şerbeti içtiler. Bizler
biliyoruz ki, vatanımızın bütünlüğüne, istiklalimize,
kardeşliğimize ve canlarımıza kastedenler ile
Filistin’de masumları katledenler aynı kirli ellerdir.
Her türlü insani ve ahlaki değerden yoksun hain terör
örgütleri, aynı kötülük ve cinayet şebekesinin
maşalarıdır. Biz, bir ve beraber oldukça, ülkemize ve
değerlerimize sahip çıktıkça bu kirli eller ve maşaları
emellerine asla ulaşamayacaktır. Bu vesileyle Yüce
Rabbimden kahraman şehitlerimize rahmet; ailelerine,
yakınlarına sabr-ı cemil ve hayırlı bir ömür,
yaralılarımıza acil şifalar diliyorum. Aziz milletimizin
başı sağ olsun.