Tanpınar Sergisi
Açılış: 10 Haziran Perşembe Saat: 18.00
Yer: Tarık Zafer Tunaya Kültür Merkezi
Sergi Süresi: 10 Haziran – 06 Temmuz 2021
Gerçek sanatçılar yaşadıkları çağa değil bütün zamanlara aittir. Onlar yarattıkları eserlerle kendinden öncekilere bakışı zenginleştirerek geçmişi ve sonra gelenlerin yaratımlarına zemin oluşturarak geleceği belirlerler. Genellikle büyük sanatçılar mensubu oldukları medeniyeti omuzlayan kadim şehirlerden beslenerek var olur. Medeniyetler varlıklarını ve etkinliklerini kadim şehirlerine borçludur. Coğrafyayı şehir yapan büyü ise orada zirve dönemine ulaşmış sanat türleri ve büyük sanatçılarıdır. Medeniyetlerin şehirler üzerine inşa edilmesi gibi şehirler de kendisini yenileyen sanatçıları eliyle varlıklarını sürdürebilir. Her gerçek sanatçı doğduğu şehre yeni imkanlar katar. Bu anlamda medeniyetimizin başkenti İstanbul, Mimar Sinan’ın, Matrakçı Nasuh’un, Itri’nin Baki’nin, Hoca Ali Rıza’nın, Şeyh Galip’in, Yahya Kemal’in, Burhan Doğançay’ın, İsmet Özel’in… şehri olarak yenilenen ve yeniden kurulan bir terkibin adıdır.
Sizlerin takdirlerine sunduğumuz ‘Tanpınar Sergisi’nin öznesi kendisinden öncekiler ve sonrakiler için etkin, bütün zamanlara ait bir sanatçıyı algılama çabasıdır. Birçok büyük sanatçı gibi yaşadığı çağda yeterince anlaşılamamış, buna gücendiğini dile getirmiş ama nedenlerini de bir entelektüel olarak fark etmiş bir şair ve yazara odaklanıyoruz. Bir cihan devleti olan Osmanlı İmparatorluğu’nun yıkılması sonrası bütün kapitalist sömürgecilere karşı büyük bir milli mücadele verdik. Bu ölüm kalım savaşını kazanarak kurduğumuz Cumhuriyetimizin ayakta kalmak için geliştirdiği refleks ne yazık ki medeniyet değerlerinden uzaklaşma olarak okundu. Aynı algı ağırlıklı olarak batıyı taklit etmeyi “yeni” olarak ambalajladı. Aslında bu çağdaşlık değil çağı ıskalamaktı. Tanpınar teessürle fark ettiği bu gerçekle hesaplaştı. Kökler yoksa gelecek de yoktu onun için. O gerçek yeniye hayran olan biri olarak çağdaş dünyada var olmanın kadim değerlerden beslenerek varılabilecek bir menzil olduğunun farkındaydı. Çağdaşlarının ilerisinde olan algısının feryadı, ne yazık ki zamanın taklitçiliğinin mutantan gürültüsünde yeterince duyulmadı. Son 30 yıldır daha çok okunan ve algılanan bir Tanpınar var. 120. yaşında olduğu gibi İstanbul var oldukça; şehre eklediği ufukla, Türk milleti var oldukça dile, kültüre, düşünceye kazandırdığı değerle Tanpınar yaşamaya devam edecektir.
Tanpınar projemizde, İ.Ü Edebiyat Fakültesi ve Türkiyat Enstitüsü koleksiyonlarında özenle saklanan mektuplarından el yazılarına, eser tefrikalarına düştüğü notlardan özel evraklarına, bugüne kadar sergilenmemiş bir nevi sanatçının mutfağını görme imkanı olacak. Yine Türkiyat koleksiyonundaki Tanpınar’a imzalanmış kitaplar ve İstanbul Fetih Cemiyeti ile Haluk Oral koleksiyonundan Tanpınar’ın imzaladığı kitaplar da vitrinlerde yerlerini alıyor. Doğumunun 100. yılında benim sanat yönetmenliğini ve küratörlüğünü yaptığım çalışmada Dostum Zeki Coşkun tarafından senaryoları kaleme alınan 3 adet video art da sergi boyunca izlenebilecek.
Sevgili Dostum Ara Güler’in objektifinden ve birçok koleksiyondan seçilen Tanpınar fotoğrafları ve belgeleri sergiyi daha da zenginleştiriyor. Sizleri büyük sanatçının mutfağına davet ederken projenin ev sahibi Beyoğlu Belediyesine, T.C Kültür ve Turizm Bakanlığına, İstanbul Üniversitesine, Doğuş Grubu’na, Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü adına müdürü Prof. Dr. Mustafa Balcı’ya, birlikte yoğun çalıştığımız Prof. Dr. Ali Şükrü Çoruk’a, Haluk Oral’a ve büyük emek veren bütün dostlarıma gönülden teşekkür ederim.
Küratör
Mehmet Lütfi ŞEN