Kur’an- Kerim ferde ve cemiyete, kısacası her devirde insan hayatının bütününe, maddi-manevi bir hidayet rehberi olup dünyevi ve uhrevi huzur ve saadet vaz’eden son mukaddes kitaptır. İki cihandaki insan ilişkilerini de içeren ayetlere muhtevi olan Kur’an-ı Keri’de birçok değer gibi vefa, ahde vefa gibi kavramlar sıkça vurgulanmıştır. Bir ahlak kaidesi olan vefa, toplumsal ilişkilerde dost ile düşman arasında farklılık göstermediğinden Kuran-ı Kerim’in açık ifadelerinin yanında din büyükleri de kişi, kurum ya da devlet, kimlerle yapılırsa yapılsın anlaşmayı yapanların anlaşmalara uymalarını her zaman belirtmiştir.
Emanetlerine ve ahitlerine riayet edenleri kamil mümin olarak tanımlayan Kuran’da vurgu yapılan verdiği sözü yerine getirme hususu sıkça zikredilmiştir. Bir toplumun maddi ve manevi itibar ve saygınlığının artması güven ve sadakate bağlıdır. Kur’an-ı Kerim’in istediği toplumun özelliklerinden biri de fazilete, erdeme, güven unsuruna bağlı fertlerden oluşmuş olmasıdı. Kur’an-ı Kerim’de vefa, ahde vefa, ahit, söz vermek, sözleşme anlamında kullanılmaktadır. Kuran’ı Kerim’de vefa ona dair hakikatler hakkında bazı ayetler şunlardır;
”İyilik, yüzlerinizi doğu ve batı taraflarına çevirmenizden ibaret değildir. Asıl iyilik, Allah’a, ahiret gününe, meleklere, kitap ve peygamberlere iman edenlerin; mala olan sevgilerine rağmen, onu yakınlara, yetimlere, yoksullara, yolda kalmışa, isteyene ve kölelere verenlerin; namazı dosdoğru kılan, zekatı veren, antlaşma yaptıklarında sözlerini yerine getirenlerin ve zorda, hastalıkta ve savaşın kızıştığı zamanlarda(direnip) sabredenlerin tutum ve davranışlarıdır.” (Bakara, 17)
”Ey iman edenler! Akitlerinizi yerine getirin.” (Maide, 1)
”Ancak kendileriyle antlaşma yaptığınız müşriklerden bilahare yükümlülüklerini eksiksiz yerine getiren ve sizin aleyhinize kimseye arka çıkmayanlar müstesna; onlara verdiğiniz söze süresi doluncaya kadar riayet ediniz.” (Tevbe, 4)
”Müşriklerin Allah’ın yanında, peygamberinin yanında geçerli ahdi nasıl olabilir? Ancak Mescid-i Haram yanında kendileriyle antlaşma yaptıklarınız müstesnadır. Onlar size verdikleri söze sadık kaldıkları sürece siz de onlara verdiğiniz sözde durun.” (Tevbe, 7)