Kıbrıs Meselesi ve Kıta Sahanlığı  Sorunu

Tarih
1571’de Türk hakimiyetine giren Kıbrıs’ın yönetimi 1878 Berlin Antlaşması’nda arabuluculuk görevi yapan İngiltere’ye geçici olarak bırakıldı. Osmanlı Devleti’nin 1. Dünya Savaşı’na girmesini fırsat bi...
EMOJİLE

1571’de Türk hakimiyetine giren Kıbrıs’ın yönetimi 1878 Berlin Antlaşması’nda arabuluculuk görevi yapan İngiltere’ye geçici olarak bırakıldı. Osmanlı Devleti’nin 1. Dünya Savaşı’na girmesini fırsat bilen İngiltere, 5 Kasım 1914’te Kıbrıs’ı ilhak ettiğini açıkladı. Türkiye Lozan Antlaşması ile bu statüyü kabul etti.   Rumlar Adayı  Yunanistan’a katma idealleri (enosis) doğrultusunda faaliyetlerde bulundular.

  1. Dünya Savaşı’ndan sonra Yunanistan, sorununu BM’ye taşıyarak meseleyi uluslararası bir konu haline getirdi. Kıbrıs’ta self-determinasyon ilkesinin uygulanmasını isteyen Yunanistan’ın bu girişimi BM tarafından reddedildi. Yunanistan’ın Kıbrıs konusundaki isteklerinin reddedilmesi üzerine Rumlar, Kıbrıs’ta EOKA yeraltı örgütünü kurarak önce İngilizler, sonra da Türklere yönelik tedhiş hareketlerine başladılar.

1959’da Türkiye ve Yunanistan başbakanları Zürih’te bir araya gelerek Kıbrıs’ta bağımsız bir cumhuriyet kurulması kararı alınarak Zürih Anlaşması yapıldı. Daha sonra Türkiye, Yunanistan ve İngiltere Londra’da Zürih Anlaşması esas alınarak bağımsız bir Kıbrıs Devleti’nin kurulmasına karar verildi.1960’ta bağımsız Kıbrıs Cumhuriyeti ilan edildi. Cumhurbaşbakanlığına Rum lider Makarios, yardımcılığına da Türk lider Dr. Fazıl Küçük getirildi.EOKA, Türklere karşı tedhiş hareketlerine devam etti. Kıbrıs Türkleri de bu faaliyetlere 1955’te  kurulan Türk Mukavemet Teşkilatı(TMT) vasıtasıyla karşı koymaya çalıştı.  1964’te BM Güvenlik Konseyi, Barış Gücü kurulması kararı aldı. Rum çetelerinin saldırıya geçmesi Türkiye’nin Kıbrıs’a müdahale kararı almasına yol açtı. Ancak bu kararın uygulanmasını istemeyen ABD Başkanı Johnson, yazdığı mektupla Türkiye’yi kararından vazgeçirmeye çalıştı.   Johnson’un mektubu Türkiye’yi SSCB ve Orta Doğu politikasını yeniden gözden geçirmeye yöneltti.

  1. Dünya Savaşı’ndan sonra Batı İttifakı’nda yer alan Türkiye’nin SSCB ile ilişkileri DP iktidarının son yıllarına kadar mesafeliydi. Batıdan beklediği ekonomik yardımı alamayan Türkiye’nin 1959’da SSCB’den kredi talebinden bulunması ve daha sonra Doğu ve Batı Bloku arasındaki ilişkilerde yumuşamanın başlaması Türkiye-SSCB ilişkilerini olumlu etkilemişti.Diplomatik ziyaretlerle başlayan ekonomik ilişkiler, siyasi ilişkilerinde gelişmesinde etkili oldu.

BM Barış Gücü’nün Rum çetelerinin Kıbrıs’taki saldırılarını  engelleyememesi üzerine 8 – 9 Ağustos 1964’te Türk Hava Kuvvetlerine bağlı savaş uçakları Rum mevzilerini bombaladı. 1967’de Rumların  genel saldırı hareketlerine geçmesi üzerine Türkiye,Yunanistan’a bir not verdi.Rumlarla bir arada yaşamanın mümkün olmayacağını anlayan Kıbrıs Türkleri, 28 Aralık 1967’de Kıbrıs Geçici Türk Yöntemi’ni kurudu lar.Bu yöntemin başkanlığına Dr. Fazıl Küçük, başkan yardımcılığına da Rauf Denktaş seçildi.

Enosis’in hemen gerçekleştirilmesini isteyen EOKA üyeleri Yunanistan’dan aldıkları destekle 15 Temmuz 1974’te Makarios’a karşı bir darbe gerçekleştirdi. EOKA üyeleri Nikos Sampson’u Cumhurbaşbakanlığına getirirken “Kıbrıs Elen Cumhuriyeti”ni ilan ettiler.EOKA üyeleri Nikos Sampson’u Cumhurbaşbakanlığına getirirken “Kıbrıs Elen Cumhuriyeti”ni ilan ettiler.Türkiye Enosis’e engel olmak, barışı yeniden kurmak ve Türklerin güvenliğini sağlamak amacıyla “Kıbrıs Barışı Harekatı”nı başlattı.Lefkoşa’ya kadar ilerleyen Türk kuvvetleri,22 Temmuz’da BM’nin ateşkes çağrısına uydu. Kıbrıs meselesinin görüşülmesi maksadıyla Türkiye, Yunanistan ve İngiltere, Cenevre Konferansında bir araya geldi. Görüşmelerden barışı sağlayacak bir sonuç çıkmayınca “İkinci Barış Harekatı” başladı.

ABD’nin bu harekatı gerekçe göstererek Türkiye’ye silah ambargosu, uygulaması, iki ülke arasındaki ilişkileri olumsuz etkiledi. Türkiye, Türkiye’deki bütün ABD üs ve tesislerine el koydu. Ancak 1978’de ABD ambargosunun kalkmasıyla ilişkiler normale döndü.SSCB 1974 Kıbrıs Barış harekatı’nda Türkiye’ye destek vermedi. Başlatılan toplumlar arası görüşmelerden istenilen sonucun alınamaması  üzerine 1975’te Rauf Denktaş’ın liderliğinde “Kıbrıs Türk Federe Devleti”ni kurdu.BM Genel Kurulu, 1983’te Kıbrıs Rumlarını “Kıbrıs Tük toplumu da 15 Kasım 1983’te “Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti”ni kurdu.

Ege Adalarının Silahlandırılması   Yunanistan, özellikle 1963 Kıbrıs bunalımından itibaren Ege Denizi’nde Türkiye kıyılarına yakın olan adalara birlikte 1947’de İtalya’dan aldığı Meis ve On iki Ada’yı, Lozan Antlaşmasına aykırı olarak gizlice silahlandırmaya başladı. 1974’ten itibaren Yunanistan, Ege adalarını açık olarak silahlandırılmaya devam etti. Yunanistan adaları NATO tatbikatları kapsamına aldırtarak silahlanma faaliyetlerini meşrulaştırmak istemiştir.  Yunanistan, 1980’de Türkiye’nin veto hakkını kullanmaması üzerine altı yıllık bir aradan sonra NATO’nun askeri kanadına döndü. Bu gelişmeden sonra da Yunanistan, Limni Adası’nı NATO savunma sistemi kapsamına aldırtmayı amaçlayarak 1983’te Limni’nin dahil edilmediği hiçbir NATO tatbikatına katılmayacağını beyan etti.

Kıta Sahanlığı  Sorunu:

Yunanistan 1961’den itibaren şirketlere Ege Denizi’nin kuzey ve batı  kıyılarında petrol arama ruhsatı vermeye başladı. 1970 başlarında arama ruhsat alanını Doğu Ege’yi kapsayacak şekilde genişletti.

Böylece Yunanistan Ege Denizi’nde Türkiye ile deniz sınırlarını kendisine göre belirlemeye çalışması iki ülke arasında anlaşmazlığa sebep oldu.  Yunanistan’ın bu faaliyetleri üzerine Türkiye de Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığına Ege’nin açık deniz sularında ve kendi kıta sahanlığında petrol arama ruhsatı verdi. Yunanistan’ın bu duruma itirazı  iki ülke arasında “Kıta Sahanlığı Sorunu”nu ortaya çıkardı. 1974 Kıbrıs Barış harekatının gerçekleştirilmesi iki ülke ilişkilerini daha da gerginleştirdi.İkili görüşmelerde Uluslar arası Adalet Divanında görüşülmesi konusunda prensip anlaşmasına varıldı. BM Güvenlik Konseyi sorunun ikili müzakereler yoluyla çözümlenmesi kararı aldı.  İki ülke temsilcileri Bern’de bir araya geldi. Görüşmeler sonunda imzalanan “Bern Deklerasyonu” ile taraflar Ege Denizinde kıta sahanlığı ile ilgili hiçbir faaliyette bulunmamayı kabul etti.

Kara Sularının 12 Mile çıkarılması Sorunu    Lozan Antlaşması’yla Ege Denizi’nde kara suları genişliği 3 mil olarak kabul edilmişti. Bu genişlik 1936’da Yunanistan 1964’te Türkiye tarafından 6 mile çıkarıldı. 1974’ten itibaren Yunanistan değişik dönemlerde kendi kara sularını 12 mile çıkaracağını ileri sürdü.Böylece Yunanistan, Ege Denizi’nde – adaların çokluğu nedeniyle –  büyük orada egemenlik hakkında sahip olabilecek ve üstünlük sağlayabilecekti.Türkiye, Yunanistan’ın kara sularını 6 milin üzerine çıkarmasını hiçbir zaman kabul etmeyeceğini ve böyle bir uygulamanın savaş nedeni olacağını açıkladı.

Abid Yaşaroğlu Hocanın Ders Notlarından…