Kelam İlminin Doğuşu ve Gelişmesi

İslam
Kelam ilminin tarihi süreç içerisinde doğuşu ve gelişmesi… Ehl-i Sünnet mezhebi nasıl ortaya çıkmıştır? Mutezile mezhebi nasıl ortaya çıkmıştır? Yeni İlm-i Kelam dönemi nedir? Kelam ilminin tari...
EMOJİLE

Kelam ilminin tarihi süreç içerisinde doğuşu ve gelişmesi… Ehl-i Sünnet mezhebi nasıl ortaya çıkmıştır? Mutezile mezhebi nasıl ortaya çıkmıştır? Yeni İlm-i Kelam dönemi nedir?

Kelam ilminin tarihi sürecini beş ayrı dönemde inceleyebiliriz:

  1. Hz. Peygamber dönemi
  2. İlk fikrî hareketler ve ihtilaflar dönemi
  3. Mutezile mezhebinin ortaya çıkışı
  4. Ehl-i sünnet mezhebinin ortaya çıkışı
  5. Yeni ilm-i kelam dönemi

Hz. Peygamber Dönemi

Peygamberimiz yanlarındayken sahabeler vahiyden başka kaynağa ihtiyaç duymuyor; öğrenmek istediklerinde Hz. Peygamber’e soruyorlar öğrenip amel ediyorlardı. Hz. Peygamber’e sorulan sorular, daha çok inancı kuvvetlendirmek ve dinî bilgilerini arttırmak içindi. Bu dönemde kelam adı altında ilmi bir disiplinden bahsetmek mümkün değildir.

İlk Fikrî Hareketler ve İhtilaflar Dönemi

Hz. Peygamber’in vefatından sonra başlayıp hicri birinci asrı içine alan bu süreç kelam ilminin doğmasına zemin hazırlayan “ilk fikrî hareketler” devri olarak isimlendirilir.

Bu dönemde yaşanan siyasi olaylar ve ihtilaflar nedeniyle ortaya çıkan büyük günah işleyenin durumu, iman-amel ilişkisi, kader meselesi, insan fiilleri ve hilafet gibi meseleler, inançla ilgili bazı tartışmaları ve farklı yeni yorumları da beraberinde getirmiştir.

Böylece başta kelam ilmi olmak üzere diğer dinî ilimlerin ortaya çıkış süreci de başlamıştır.

İlk fikri hareketler döneminin en önemli ismi, İmâm-ı Âzam Ebu Hanîfe’dir (ö. 150/767). Onun inançla ilgili konuları ele alan en önemli eseri ise“Fıkh-ı Ekber” adlı risalesidir.

Mutezile Mezhebinin Ortaya Çıkışı

Hicri I. asrın sonları ile II. asrın başlarından itibaren Müslümanlar arasında görüş ayrılıkları artmış, siyasi ve itikadi mezhepler ortaya çıkmaya başlamıştır. İslam düşünce tarihinde inanç konuları üzerinde düşünme ve bu alanda ilk defa akla dayalı yöntemleri kullanma Mutezile ile başlamıştır.

Yaygın ve geleneksel görüşe göre Mutezile, Hasan el-Basrî’nin (ö.110/728) ders halkasından ayrılan Vâsıl b. Atâ’nın (ö. 131/748) öncülüğünde bir ekol hâline gelmiştir.

Mutezile, yabancı kültürlere karşı inanç esaslarının savunulmasında ve inançla ilgili problemlerin çözümünde aklı ön planda tutmuş ve nasları buna göre tevil etmiştir.

Mutezile mezhebi, İslam dininin aslî hükümlerinin temellendirilmesi, sistematik hâle getirilmesi, izah ve ispat edilmesi, karşı fikirlerin cevaplandırılması, gibi konularla meşgul olmuştur.

Ehl-i Sünnet Mezhebinin Ortaya Çıkışı

Hicri IV. asır, Ehl-i sünnet kelam ekolünün kuruluş dönemi olarak kabul edilir.

Kelam ilmi alanındaki Mutezile egemenliği, daha önce Mutezile mezhebine mensup olan İmam Ebü’l-Hasan el- Eş’arî (ö. 324/936) ile sona ermiştir.

İmam Eş’arî, kelam anlayışını Basra ve Bağdat’ta yayarken, Ebu Mansûr el-Mâtürîdî (ö. 333/944) ise Maveraünnehir’de Ehl-i sünnet kelamının ikinci büyük ekolünün kurulmasını sağlamıştır.

Ehl-i sünnet kelamcıları bilginin kaynakları meselesinde vahiy-akıl dengesini gözeten bir yaklaşıma sahiptir.

Ehl-i sünnet ekollerinde bilginin kaynakları havass-ı selîme, akl-ı selîm ve haber-i sadık olarak kabul edilir.

 

Kelam ilmi İmam Gazzâlî (öl. 555/1111) ile birlikte yeni bir döneme girmiştir.

Kelam ve felsefenin iç içe geçtiği bu dönemde İmam Gazzâlî, İslam akaidiyle uyuşmayan felsefi görüşleri eleştirmek amacıyla bu disipline ağırlık vermiş ve mantık ilmini kelama dâhil etmiştir. O tasavvufla kelamı uzlaştırmaya da çaba göstermiştir.

  • Gazzâlî kelam ilmi için bir dönüm noktası kabul edilmiştir:

Gazzâlî’den önceki döneme Mütekaddimîn (öncekiler) Dönemi adı verilmiştir.

Gazzâlî’den sonraki döneme Müteahhirîn (sonrakiler) Dönemi denmiştir.

 

Yeni İlm-i Kelam Dönemi

19. yüzyıldan günümüze kadar geçen süre Yeni İlm-i Kelam Dönemi olarak adlandırılmıştır.

Yeni İlm-i Kelam Döneminde; Kelam İlmi Felsefi bir görüş olarak materyalizmi bütün biçimleriyle reddetmiştir. Darwinizm ve Freudizm gibi akımlarının eleştirilerini cevaplamıştır. Yeni felsefi akımları İslam esasları açısından eleştirmiştir.

Allah’ın (c.c.) varlığını kanıtlamak için tabiî bilimlerden de yararlanmıştır.