Uzmanlar, uluslararası yükümlülüklerini yerine getirmeyerek Kovid-19 salgınının dünyaya yayılmasına neden olan Çin’in tazminat ödemesi gerektiğini belirtiyor.
İngiltere merkezli düşünce kuruluşu Henry Jackson Topluluğunda hukuk uzmanı Samuel Armstrong, ABD Deniz Harp Okulu (USNWC) ve Stockton Uluslararası Hukuk Merkezi öğretim üyesi Prof. Dr. James Kraska, Georgetown Üniversitesi öğretim üyesi Paul Miller, Çin‘e uygulanabilecek uluslararası yaptırımları AA muhabirine değerlendirdi.
Henry Jackson Topluluğunda hukuk uzmanı Samuel Armstrong, Kovid-19 nedeniyle Çin’e dava açılabileceğini ve suçlamada bulunmak için en fazla 10 yasal yol olduğunu belirterek, “Bu düzenlemeler, bir ülkenin Dünya Sağlık Örgütüne (DSÖ) bir salgın senaryosunu bildirmesini ve belirli verileri 72 saat içinde paylaşmasını gerektirir. Çin’in bu görevi yerine getirememesi, karşı tarafın şikayetinin temel dayanağı olacaktır.” dedi.
Seçeneklerin hem yerel hem de uluslararası platformda değişiklik göstereceğini ifade eden Armstrong, dava açacak tarafın temel uluslararası hukuk enstrümanının “2005 tarihli Uluslararası Sağlık Düzenlemeleri” olacağını ifade etti.
Kovid-19 salgını nedeniyle oluşan zararın hesaplanmasının karmaşıklığına işaret eden Armstrong, özellikle gelişmekte olan ekonomilerdeki hasarı tespit etmenin zor olacağını, sadece G7 ülkelerinde en az 4 trilyon dolarlık zarar tahmin ettiklerini dile getirdi.
Armstrong, şöyle devam etti:
“Çin, talepleri görmezden gelmeye ve mümkün olduğunca yargıya direnmeye çalışacaktır. Çin’in Uluslararası Deniz Hukuk Mahkemesindeki sicili bunu teyit edecektir. Burada Çin bir davayı kaybetti ancak kararı görmezden geldi. Çin’in sorumluluğu kabul edip yaptırımlara uyması için tüm dünyanın bu meseleyi daha az acı verici hale getirmesi gerekecek. Herhangi bir yasal talep, Çin’i masaya oturmaya zorlamak için ekonomik ve güvenlik araçlarını kullanan devletlerin eline bakacaktır.”
“Devletler Çin’i tazminat ödemeye ikna etmek için kendi yaptırımlarını uygulamayı seçebilir”
Stockton Uluslararası Hukuk Merkezi öğretim üyesi Prof. Dr. Kraska, Çin’e dava açma konusunun her ülkenin diğer ülkelerin egemenlik hakkına yaklaşımıyla ilgili olduğunu belirterek, egemen ülkelerin ABD’de ticari faaliyette bulunmadığı sürece dokunulmazlığa sahip olduğunu ve dava edilemeyeceğini ifade etti. Kraska, Çin’in, mahkeme kararını tanımayı kabul ettiğini belirtmediği sürece, bu yargılamayı kabul etmeyeceğine dikkati çekti.
Kraska, Çin’in Uluslararası Sağlık Düzenlemeleri altındaki hukuki sorumluluklarını ihlal ettiğini, virüsün hangi boyutta etkili olacağını sadece ülke içinde paylaştığını belirterek, Çin’in bilerek virüse ilişkin bilgi saklamasının dünyadaki herkese tehlikeye attığının altını çizdi.
Her ülkenin Çin’e karşı hukuki olarak kendi önlemlerini uygulamayı tercih edebileceğini söyleyen Kraska, ülkelerin Çin’i tazminat ödemeye ikna etmek için bu ülkeye karşı olan yasal yükümlülüklerini askıya alabileceğini ifade etti.
Çin’in bu iddialar karşısında sorumluluk kabul etmeyeceğini ve virüsün doğal yollardan ortaya çıktığını savunacağını belirten Kraska, Çin’in virüsün üzerini örtmesinin, bulaşıcı ve ölümcül etkileri konusunda şeffaf olmamasının bütün devletler için riski artırdığına dikkati çekti.
Kraska, “Çin komünist bir ülke olduğu için uluslararası mahkemelerden bir ceza çıksa da bu kararlara uymayacak ve hukuka saygı göstermeyecek.” dedi.
“Devletler kendi öngördüğü yaptırımlarla Çin’i cezalandırabilirler”
Georgetown Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Paul Miller, herhangi bir ülkenin salgın sebebiyle Çin’i dava edebileceğine ancak bu durumun hukuki değil siyasi bir konu olduğuna dikkati çekti.
Miller, “Devletler, ticaret ilişkilerini kısıtlayarak, yaptırımlar uygulayarak, Birleşmiş Milletlerden karar çıkararak, Çin’e ve Çin’den başka ülkelere seyahat etmeyi kısıtlayarak, bağları keserek ve diğer sembolik hareketlerle cezalandırabilirler. Ama Çin’e karşı kullanabilecek anlamlı veya uygulanabilir herhangi bir yasal mekanizma var mı bundan tam emin değilim.” dedi.