Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Ak Parti Grup Toplantısında Suriye’de bulunma gerekçemiz, varılan antlaşmalar, ülkelerin tutumu ve Türkiye’nin vereceği karşılıklar hakkında önemli bir konuşma yaptı.
Bu millet tarihinin hiçbir döneminde yapmadığı gibi bugün de mazluma sırtını çevirmemiştir, çevirmeyecektir. Ancak 2015 yılından itibaren Suriye’deki kriz tamamen kontrolden çıktı. Durum rejimin ve terör örgütlerinin sınırlarımızı taciz etmeye başladığı, vatandaşlarımızın can ve mal güvenliğini doğrudan tehdit ettiği bir noktaya ulaştı.
Rusya ile yaşadığımız ve bir provokasyon olarak kabul ettiğimiz, ki FETÖ’nün bizzat içinde olduğu, uçak krizi bizim açımızdan Suriye meselesini daha da karmaşık hale getirdi. Bu tablo karşısında elimiz kolumuz bağlı kalacak değiliz.
Suriye hükümeti ile 1998 yılında imzaladığımız Adana mutabakatı, Türkiye’ye gerektiğinde teröristleri takip etmek için Suriye topraklarında operasyon yürütme hakkı tanıyor. Bu hakkın sınırının da terörist nerede ise oraya kadar uzandığını biliyor ve buna inanıyoruz.
Bu çerçevede ilk olarak 2016 Ağustos’unda DEAŞ ve PKK/YPG’ ye yönelik ilk operasyonumuz olan Fırat Kalkanı Harekatı‘nı başlattık. Cerablus ve EL-Bab bölgesini teröristlerden temizledik.
Astana‘daki kapsamlı görüşmeler sonucunda İdlib, Humus, Hamas, Lazkiye, Doğu Gutta bölgelerinin çatışmasızlık alanı olarak belirlenmesi kabul edildi. Peki buna uydular mı, hayır.
2018 yılı Ocak ayında Zeytin Dalı Harekatı ile Afrin’i teröristlerden temizleyip bölge halkını güvenliğe kavuşturduk.
Rejimin saldırırlarının yoğunlaşması üzerine 2018 Eylül ayında Rusya ile Soçi’de, İdlib,de bir gerginliği azaltma bölgesi oluşturulması konusunda anlaşmaya vardık. Bu çerçevede İdlib’de 12 gözlem noktası kurduk.
Amacın DEAŞ’ la mücadele değil, bir başka terör örgütü eliyle Suriye’yi bölme olduğu açıkça ortadaydı. Aslında dert, petrol kuyularıydı.
2019 Ekim ayında Amerika ile de gereken mutabakatı sağlayarak Barış Pınar’ı Harekatı‘nı başlattık.
Ne İdlib’deki ne Barış Pınarı Harekatı bölgesindeki güvenli bölge mutabakatlarının gerçek anlamda işlediğini görüyoruz.
Önceki gün askerlerimize yapılan saldırı, Türkiye açısından Suriye’de yeni bir dönemin miladıdır, çünkü bu askerlerimize karşı taammüden yapılmış bir saldırıdır. Türk askerinin kanının aktığı yerde hiçbir şeyin aynı şekilde devam etmesine izin vermeyiz. Nitekim anında yaptığımız operasyonlarla 76 kişiyi orada etkisiz hale getirdik.
Biz Suriye’de rejimin Rusya olmadan havada, İran olmadan karada tek bir çakıl taşını dahi yerinden oynatamayacak gücünün bulunmadığını bilmiyor muyuz? Rejimin, Fırat’ın doğusunda ABD’nin desteği ve Rusya’nın müsamahası olmadan varlık gösteremeyeceğini bilmiyor muyuz?
Rejimin bir an evvel Soçi mutabakatı sınırlarına uyarak gözlem noktalarımızın gerisine çekilmesini dün akşam da sayın Putin ile yaptığım görüşmede ifade ettim.
Şu anda 12 gözlem noktamızın ikisi rejim hattımızın gerisinde kalmıştır. Şubat ayı içerisinde rejimin gözlem noktalarımızın gerisine çekilme işleminin bitirilmesini umut ediyoruz.