Haber: Gizem GÜL – Abdullah GÜNER
Üniversitelerin açılmasıyla birlikte geçen hafta İstanbul Polisi ile Türkiye Basım Yayım Meslek Birliği tarafından yapılan ortak çalışmanın ardından bir dizi “korsan fotokopi” baskını gerçekleştirildi. Beyazıt ve Beşiktaş’ta öğrencilerin yoğun olarak kullandığı 9 fotokopi dükkanına baskın yapan polis, 47 bin sayfa fotokopi kitap, bin 500 adet basılmış fotokopi kitap, 9 hard-disk ele geçirdi. Öte yandan birkaç üniversitenin ve öğretim görevlilerinin adının karıştığı olayla ilgili soruşturma devam ederken, adı öğrenilemeyen bir üniversite hocası hakkında savcılık tarafından işlem başlatıldığına dair haberleri okumuştuk.
Geçen hafta gündeme gelen bu olayın öğrenciler ve fotokopiciler açısından ne gibi problemlere yol açtığı ve neler olduğunu öğrenmek amacıyla hem Beşiktaş hem de Beyazıt’taki fotokopi çeken işletmecilere hem de öğrencilere “korsan fotokopi”yi ve yaşadıkları problemleri sorduk. Onlar da bize anlattı.
DEVLET, ÜNİVERSİTELERE BEDAVA KİTAP VERMELİ!
Fotokopiciler, yayıncılar ve öğrenciler arasında kaldıklarını, yayıncıların ise bandrollü kitapların hiçbir şekilde baskısının bizim tarafımızdan yapılmasını istemediğini dile getiriyorlar. Bir öğrencinin 70 Liralık mühendislik kitabını satın alamadığını ve bunu geçen seneye kadar 10 Liraya kendilerinin yaptıklarını söylüyorlar. “İnsanlarımızın alım gücü yok, bunun için fotokopicilere yöneliyor. Bir matbaanın maliyeti mi düşüktür yoksa bizim maliyetimiz mi? Matbaanın maaliyeti belki bizimkinin 1/20’i. Bir fotokopi makinasının maliyeti ile matbaanın maliyeti arasında dağlar kadar fark var. Matbaanın 1 Liraya ürettiği şeyi biz en az 10 Liraya üretiyoruz. Bu durumda orijinal kitapların daha ucuz olması gerekmiyor mu? Sebep bu işte, yüksek vergi. Bunun önüne geçmenin yolu olsa olsa devletin üniversitelerde bedava kitap vermesiyle olabileceğini düşünüyorum. Neticede İngilizcede yaptı bunu.
FOTOKOPİ HIZLI ÖĞRENMEDİR
Özellikle Beşiktaş’ta okuyan Galatasaray Üniversitesi, Yıldız Teknik ve İstanbul Teknik üniversitesi öğrencileri kendi okullarında da hocaların ders notu şeklinde hazırladığı notları fotokopi olarak çektirdiklerini söylüyorlar. “Okulda fotokopi olduğu için hocalar bir kitap vermektense makaleleri topladıkları bir kitapçık hazırlıyorlar. Bunu da okuldaki fotokopiciye bırakıyorlar. Hocamız 100 tane kitap okuyor, yararlı bölümlerini bizler için seçiyor ve fotokopiden bir kitapçık hazırlıyor. Biz de bunu alıp çalışıyoruz. Bu, okuldaki fotokopide de oluyor. Bunun önüne geçilemez.” Bu konuşmanın ardından söze giren fotokopici, “hayır, şu an dehşet bir baskı var. Biz fotokopi çekemiyoruz artık” dedi. Söylediklerinin yanlış anlaşılmasını istemeyen fotokopiciler, fotokopinin hızlı öğrenmenin bir yolu olduğunu ifade ediyorlar.
NEREYE BAKTILARSA HEP DERS NOTU BULDULAR
Baskın yapılan korsan fotokopici ise yaşadıkları problemleri şöyle anlattı. Polislerin dükkanına girip fotokopileri aldığını ve basımı günümüzde gerçekleşmeyen kitapların fotokopi olarak çoğaltılanları aldığını, hardisklerini söküp götürdüklerini söyledi.
“70’li yıllarda basılmış ve baskısı şu an olmayan “Motor Tasarımı” diye bir ders var. Yıldız’da okuyan öğrenciler bu kitapla ders işliyor. Öğrenciler, hocalar bizden bu kitabı çoğaltmamızı talep ediyor. Biz neden fotokopisini çekmeyelim ki bu kitabın. Ben saygı duyuyorum yazarın ve basımevinin haklarına ama bu işin bir yöntemi olmalı. Mesela bir şey göstereceğim size, bir hoca “Mesleki İngilizce” diye bir şey hazırlamış. Hoca, çeşitli kitaplardan parçalar derlemiş. Polis geldi, diyor ki “Bunu çekemezsin!” Ben de diyorum ki o zaman Yıldız’a gidip hocasıyla konuşun. Polis, biz bunun kaynağını bulduk. Bu bir suç diyor. Tabi buradaki notlardan bir yığın aldılar benden. Bu makinanın hardiskini aldılar ve gittiler. Burada hep ders notları var. Nereye baktılarsa hep ders notu buldular. Bunun haricinde bir tane öğrencinin kendi özel kitabını buldular. Öğrenci de dilekçe yazdı, kitabını geri istiyor.
Ben kızımın yanına Amerika’ya gitmiştim. Stanford Üniversitesi’nde okuyor. Onlarda bu fotokopi çekme olayı nasıl diye inceledim. Bir kitabın %10 kadarını fotokopi olarak çekmek Amerika’da yasal bir hak. Biz de böyle bir yasal formul getirebiliriz.”
Bizim kitapları çoğaltıp da satma gibi bir girişimimiz yok diyen fotokopiciler, yaptıkları fotokopi çekimlerinde kendilerine daha esnek davranılması gerektiğini belirtiyorlar. Kitabın içinden bir bölümünün, öğrencinin eğitimi ve öğretimi amacıyla fotokopisinin çekilebiliyor olması gerektiğini ve bunun yasal bir formülünün kendileri için uygulanmasını yetkililerden talep ediyorlar.
TÜRKİYE BASIM VE MESLEK BİRLİĞİ SORULARIMIZA CEVAP VERDİ
Peki korsan fotokopi olayına yayıncılar ne diyor? Türkiye Basım Yayın Meslek Birliği Başkanı Muharrem Kaşıtoğlu ile konuştuk…
Öncelikle ülkemizde korsan fotokopi ne kadar yaygın ve korsan fotokopicilik yayınevlerini nasıl etkiliyor?
Korsan fotokopi maalesef ülkemizde çok yaygın, hatta korsan fotokopiciliğin korsan şekilleri arasında en yaygın olanı diyebiliriz. Özellikle eğitim kurumlarında okuyan öğrencilerin çoğunlukla başvurduğu bir korsan şekli. Yaş sınırlaması da yok; korsan fotokopiye başvuranların ilkokuldan üniversiteye kadar geniş bir yelpazesi var. Tabi ki bu kadar geniş bir kitlenin başvurma ihtimali olan bir alan olunca, yıkımı da yayıncılarımız açısından çok ciddi miktarlarda oluyor. Sadece yayıncılarımızın değil tabi buna bağlı olarak yazarlarımızın çok ciddi bir hak kaybı söz konusu.
ÜNİVERSİTE HOCALARININ KORSANA BAŞVURMASI TRAJİK!
Fotokopicilere son yapılan baskında üniversite hocalarının da fotokopi için kitap bıraktıkları haberini okuduk. Bu durum da gösteriyor ki öğrenciler olduğu kadar üniversite hocalar da bu yola başvuruyor. Sizce bunun nedenleri nedir? Türkiye Basım Yayın Meslek Birliği olarak bu konudaki yaklaşımınız nedir?
Üniversite hocalarının da korsan fotokopi yoluna başvurmaları trajik bir durum. Maalesef genç üniversite hocalarımızın bu yollara başvurduklarına şahit oluyoruz. Ama bunun temel nedeninin ekonomik nedenlerin ötesinde bu konuda yeterli bilgi sahibi olmamalarından kaynaklandığını düşünüyorum. Korsan fotokopi, korsan yayın ya da benzeri şekilde kanun dışı yapılan işlerin ne kadar ciddi boyutlarda topluma zarar verdiğini bilmediklerinden, belki bizim bunu eksik anlatmamızdan kaynaklanan sebepler olarak ortaya çıkıyor. Hocalarımızın bu konuda bilinç yetersizliği var. İkinci neden de toplumun genelini ilgilendiren ki hocalarımız da bu genellemenin içinde korsana karşı olan duyarsızlık.
KORSANLA MÜCADELEMİZİ YOĞUNLAŞTIRDIK
Türkiye Basın Yayın Meslek Birliği olarak biz uzun zamandır fiziki korsan kitapla mücadele ile ilgili çok ciddi çalışmalar yapıyoruz. Bu çerçevede bugüne kadar yüzbinlerce korsan kitaba el koyduk. Ayrıca şu anda korsan matbaalardaki baskınlarımızı yoğunlaştırdık. Matbaa makinalarına da el koyduk, depolarımıza kaldırdık. Fiziki kitap korsanının dışında da fotokopi korsancılığı ve dijital korsancılık en önemli uğraş alanlarından iki tanesi. Fotokopi korsancılığı ile özellikle okulların açılmasıyla birlikte daha çok mücadeleye giriştik. Çünkü korsan fotokopiciliğin daha çok yaygınlaştığı aylar, bu aylar. Üniversite ve büyük okulların çevrelerinde fotokopi işi yapan noktalara baskınlar düzenledik, geçtiğimiz günlerde bu haberler basında da yer aldı. Bununla ilgili mücadeleler özellikle bu dönemde yoğun bir şekilde devam edecek.
HAKİMLER KORSAN KİTAP İŞİNE SEMPATİK BİR SUÇMUŞ GİBİ YAKLAŞIYOR
Korsan fotokopi ile ilgili verilen cezalar caydırıcı mı?
Aslında Ceza Kanunu bu konudaki çerçeveyi net olarak çizmesine rağmen savcılarımızın ve hakimlerimizin bu konuda karar verirlerken korsan kitap işine sempatik bir suçmuş gibi yaklaştıklarını, çok önemli bir suç olarak düşünmediklerini görüyoruz maalesef, üzülerek de bunu söylemek istiyorum. Ama bunun da diğer gasp, hırsızlık gibi çok önemli suçlar gibi değerlendirilmesi gerekiyor, zaten öyle bir suç bu. Hukuk noktasında maalesef bir hoşgörülü yaklaşımla karşı karşıyayız. Biz emniyet güçlerimiz ile birlikte baskınlarımızı yapıyoruz, suçluları yakalıyoruz, adalete teslim ediyoruz. Maalesef 2-3 sene devam eden davalarımız var. Bu davaların bir an önce sonuçlanmaması neticesinde korsan yayıncılık işi ile uğraşanların cesaretlenmesi söz konusu oluyor. Yakaladığımız korsan materyallerini 2-3 bazen 5 sene dava bitene kadar depolarımızda muhafaza etme zorunluluğu var. Bu zorunluluğun arkasında çok ciddi depo maliyetleri söz konusu oluyor. Meslek birliği ve emniyet açısından korsan fotokopi ile mücadelede bir problem yok. Biz üzerimize düşeni emniyet güçleriyle fazlasıyla yapıyoruz ama işin adli tarafında çok ciddi sıkıntılarımız var. İnşallah yeni kanun düzenlemesiyle de bu sıkıntılarımızı aşacağız ve bu dava dosyalarının çok kısa zamanda sonuçlanmasını, sonuçlanan davalardan gerekli tanzimlerin yapılmasını ve korsan ürünlerin de imhasını bir an önce sağlanmasını hedefliyoruz.
KİTAPLARIN PAHALI OLDUĞU BİR ŞEHİR EFSANESİ
Öğrenciler fotokopi yoluna başvurmalarını ekonomik temelli nedenlerle açıklıyorlar. Kitaplar gerçekten öğrencilerin alamayacağı kadar pahalı mı?
Bu bence şehir efsanesi. Kitapların öğrencilerin alamadığı kadar pahalı olduğunu düşünmüyorum. Örnek vereyim mesela, orijinal bir kitap 15 TL iken İstanbul Üniversitesi’nin çevresindeki bir fotokopiciye gittiğinizde o kitabın fotokopide çoğaltılmışını 10-12 TL’ye yapıyorlar. 15 TL orijinal kitabın olduğu yerde 10-12 TL olan korsanına tenezzül etmek fiyatla açıklanabilir mi, ne kadar açıklanabilir ben bunun takdirini sizlere bırakıyorum. Korsan konusunda ciddi bir duyarsızlık söz konusu. Bu duyarsızlık sonucunda da öğrencilerimizin, öğretim görevlilerimizin ya da toplumun her kesimden insanımızın korsan kitap satın alarak aslında neleri yıktıklarını bilmemelerinden kaynaklanan bir yaklaşım olduğunu düşünüyorum. Kitap fiyatlarının korsan satın almada etkisinin çok fazla olduğunu düşünmüyorum. Burada en büyük neden toplumun yeterince duyarlı ve bilinçli olmaması.
ÜNİVERSİTEYE YENİ BAŞLAYANLAR KORSAN NEDİR BİLMİYOR
Fotokopicilere yapılan baskınlar korsan fotokopinin önlenmesinde bir çözüm müdür? Kitaba ulaşmak isteyenlerin bu yollara başvurmaması için neler yapılmalı? Öğrencilere, yayınevlerine bu konuda neler önerirsiniz?
Biz toplumun bilinçlendirilmesi ve hassasiyetin arttırılması konusunda çalışmalar yapıyoruz. Onun dışında üniversite çevrelerinde özellikle üniversiteye yeni başlayan öğrencilerin korsanı aslında hiç bilmediklerini, kitapların korsan satıldığına dair hiçbir fikirlerinin olmadığını tespit ettik. Maalesef üniversite çevrelerindeki fotokopiciler talep yaratıyorlar. Talep sonucunda bir arz oluşmuyor orada; arz sonucunda bir talep oluşuyor. Fotokopiciler ilgili ders kitaplarını ve tavsiye kitapları fotokopi yoluyla çoğaltarak, bunlar bizde var diyerek bir talep oluşturuyorlar. Bu yüzden o noktalara baskın yapılmasını önemsiyoruz ve çalışmalarımızı bu yönde yoğunlaştırdık. Bu konuda pek çok mücadele yolu var, bu da bunlardan biri ve şu anda en kestirme yolu bizim açımızdan baktığımızda.
On5yirmi5