Cüneyt Polat Haber 10’da Mehmet Cek ile 15 Temmuz ve sonrasını konuşmuş. İşte o konuşma….
Türkiye’ye yurt dışından bakan entelektüel bir isimle; Mehmet Çek ile medya ve süreç üzerine bir telekonferans gerçekleştirdim. Mehmet Bey’in sürece ve özellikle medyaya dair sert olduğu kadar haklı görüş ve tepkilerinden biz de payımıza düşenleri aldık haliyle.
Noktasına virgülüne dokunmadan yayınladığımız, en çok da kendimize pay çıkardığımız röportaj için iyi okumalar diliyorum.
C.P: Türkiye Medyası’nda öne çıkan isimler, söylemler, nasıl görünüyor sizin baktığınız yerden?
Farklı ideolojiler medya üzerinden kendilerine yol açmaya çalışıyorlar. FETÖ bitti, şimdi Ulusalcılar, Kemalistler biz buradayız diyor. Buna çok dikkat etmek lazım. Medya, reyting sevdasına bu insanların planlarına alet oluyor.
Yok efendim “dikkatli olalım”, “2.darbe kapıda”, “Ekim’de darbe bekleniyor”, “Kasım’da ayaklanma olacak” şeklinde servis edilen her haber, her paylaşım Moody’s gibilerin değirmenine su taşımaktır.
Yok bu adamlar söylediklerinde haklıysa, o zaman neden Moody’s’e kızıyoruz? O zaman onlar da haklı.
Buradan göründüğü kadarıyla, Türkiye’deki medya organları bu haberleri servis ederek Moody’s ile aynı işlevi görüyor.
MEDYANIN TÜRKİYE’Yİ BÖYLE TAKDİM ETME HAKKI YOK
C.P: Bir haber verme, bilgilendirme refleksi nasıl Moody’s’in yaptığıyla aynı teraziye konulabilir?
Bu ülkeyi böyle takdim etmeye hakkınız yok. Sizin de içinde bulunduğunuz Türkiye Medyası, Türkiye’ye iyilik değil kötülük yapıyorsunuz. Bu ülkeyi bu şekilde takdim etmeye hakkınız olmamalı. Türkiye’yi yarını belirsiz, karanlıklar ülkesi gibi göstermenizi kabullenmeyeceğim.
C.P: Sizin baktığınız yerden hiç bir tehlike görünmüyor mu Türkiye için?
Yokmudur bir takım tehlikeler, vardır. Hem de nasıl! Ama buna karşılık 15 Temmuz’u yaşamış bir devletimiz de var!
Üstelik bu durumlar için söylenecek bir söz vardı onu da Cumhurbaşkanımız ilk gün söyledi “alayınız gelin, bütün etaplarınızla gelin…”
15 Temmuz’dan ağzı yanmış, dolayısıyla alarmda ve tedbirli bir devlete, her türlü darbe ve teröre karşı sokağa çıkmayı öğrenmiş bir millete sahibiz. Bu ikisine güvenmeyi öğrenmeliyiz. Her söyleneni halka servis etmek neden?
Bizim milletimizde böyle bir alışkanlık, böyle bir karakter var. Vur deyince öldürüyor. Tehlikenin gitmediğini, ne kadar zor durumla karşı karşıya olduğumuzu, insanların bizi anlaması gerektiğini anlatmak için olmadık yollara başvuruyoruz. İşin dozunu kaçırıyoruz.
AVRUPA MEDYASINDAN NE FARKINIZ KALIR?
Türkiye’de atılan manşetleri Almanya’da Bild gazetesi hiç bir şey eklemeden Almanca tercümesini yayınlasa, onu okuyan herhangi bir Alman, Türkiye’ye turist olarak gelir mi?
Türkiye Medyası’nda bu manşetler varken, Bild’in, Blink’in, Der Spiegel’in bir şey katmasına, atmasına gerek yok. Bu manşetler zaten bizi bitiriyor, Avrupa Medyası’ndan ne farkınız kaldı? Türkiye aleyhine havalimanlarında asılan reklam panolarını neden şikayet ediyoruz o zaman?
Türkiye karanlıklar ülkesi, Türkiye her an darbe olabilecek, Türkiye her an başka askerlerin, yabancı askerlerin müdahale edebileceği, yatırım yapılamaz bir ülke imajı vermek hoş değil.
Bizi bekleyen bir takım tehlikeler, uluslararası karanlık güç odaklarının ülkemize yönelik yeni saldırı planları yok filan demiyorum. Var tabii! Onların taşeronu örgütlerin terör saldırıları bile bir başına bunun ispatıdır.
Ancak! Bunları 10 bin İngiliz askeri, Türkiye’ye girecek gibi abartılı, Kürt aşiretleri ile anlaşılmış onlar da sağdan bindirecek, içme suları zehirlenecek, eğlence merkezlerine bomba konulacak gibi, okuyanların tüylerini diken diken edecek senaryolarla takdim etmek neden? Bunlara alet olmamalısınız.
C.P: Medya, devlet 15 Temmuz’da düştüğü duruma bir daha düşmesin, aman uyanık olalım, halkı diri tutalım tedirginliği yaşıyor olamaz mı?
İyi de devlet akıllanmadı mı? Yani medya dersini aldı da devlet almadı mı? Medya, Devletten ve Erdoğan’dan daha mı fazla hedef? O yüzden müsaade edin de Erdoğan’ın herkesten fazla düşündüğüne, herkesten fazla bu işin üstünde olduğuna emin olalım. Bu işte yavaş olanları, yavaş davrananları bile görevden alıyor.
C.P: Medyanın duruşu karakteri nasıl olmalı?
Medya bir kere devletinden emin olmalı. Reyting uğruna ülkeyi harcamamalı. Soğukkanlı olmalı, basiretli durmalı. Tehlikenin altını somut olarak çizmeli.
Zaten halk dünden antrenmanlı. Söylenildiği, işaret edildiği an üzerine düşeni yapacak bir halk var. Bundan eminiz, bundan kimsenin kuşkusu yok. O yüzden halkı dürtmek için felaket senaryoları yazmaya gerek duymayın.
C.P: Siz İsviçre’den baktığınızda yeni bir darbe ihtimalini nasıl görüyorsunuz?
Benim gördüğüm; -Terörü dışarıda bırakarak söylüyorum- Türkiye’de kimse demokrasi dışı büyük bir kalkışma yapamaz.
C.P: 15 Temmuz sabahı bize ‘ülkede darbe olacakmış’ diye sorsalardı, ‘hadi canım geçti o devirler’ derdik ama akşamına darbe oldu? Yine olamaz mı? Nasıl eminiz bu kadar?
Birinci büyük güç ortadan kaldırılmıştı. İkinci büyük güç de o darbe vesilesiyle ortadan kaldırıldı. Bu örgütün, bu yeni nesil terör örgütlerinin merkezi içerisi değil, dışarısı. FETÖ’de bütün kadrolarıyla dışarı taşınmış durumda.
10 BİN İNGİLİZ ASKERİ GELECEKSE 10 BİN DE TABUT YOLLASINLAR!
C.P: Bu atak dışarıdan gelemez mi?
Dışarıdan gelen darbe değil, savaş olur. Yazıp çizdikleriniz gibi bir durum yani. Amerika şu kadar asker yığar, İngiltere şu kadar yığar. Ben buna ihtimal veren bir Allah’ın kulu olacağını düşünmüyorum.
O zaman bu halk zaten sokaklara dökülür. 10 bin İngiliz askeri gelecekse 10 bin de tabut yollasınlar.
Suriye’ye giremeyen Amerika, İngiltere Türkiye’ye mi girecek? Gezegende fiili sömürgecilik mi kaldı? Türkiye üzerinden aklınıza bu tür ihtimaller getirmeyin.
Velev ki var böyle bir ihtimal. Bakkal Niyazi efendinin, kasap Recai’nin, berber Remzi’nin şu anda yapacağı ne var? Onlar sadece devletin vereceği işareti beklerler değil mi? Dolayısıyla bu insanları tedirgin bir şekilde bekletmenin, ülkeyi kaos ortamında göstermenin bir anlamı yok. Bu sadece Türkiye’yi ekonomik anlamda baltalamak isteyenlerin işine yarar. Turist gelmez, yatırımcı gelmez, Türkiye’de sosyal yaşam çöker.
DEVLET DIŞARIYA ÇIKMALI
Bir de şunu akıldan çıkarmamak gerek. PKK dışarıda, DAEŞ dışarıda, şimdi FETÖ de geldi dışarıya…
O zaman Türkiye Devleti de dışarı çıkmalı! Artık savaşımız dışarıda. Devlet buna göre kendini yeniden konuşlandırmalı. Artık ana savaş dışarıda olacak; Türkiye’de olacakların hepsi ayrıntı.
C.P: Türkiye’de Türkiye’nin mücadelesine izin vermemek için kırk takla atanlar, uluslararası güçler dışarıda buna izin verir mi? Hadi Türkiye burada mücadeleni özgürce yürüt derler mi?
Büyük elçilerini, yurt dışındaki kurumlarını, istihbarat teşkilatlarını yeni sürece göre ayarlayacaksın. Kemalist memurları geri çekeceksin, senin adına savaşacak yürekli, inanç sahibi insanları buraya getireceksin. Buna devlet kendisi karar verecek.
Bu yeni duruma göre yeniden yapılanma nasıl olacaksa, onun da yolunu devlet çizer artık. Dışarıda da yeniden yapılanma şart. Türkiye ismini dışarıya kaçan FETÖ’nün ve diğer terör örgütlerinin elinden çekip almak için devletimiz de buraya taşınmalı.