Hasan el Benna, Raşid mıntıkasında el Mahmudiye ilçesinde bir cami imamı olan Şeyh Ahmed el Benna es Saati’nin ilk çocuğu olarak 17 Ekim 1906’da doğdu. Babası çevresinde saygınlığı olan İslami dğerlere hassasiyeti ile bir zattı, bu yüzden oğlunun Ezher’de okumasını din alimi olmasını istemişti. İlkokula doğduğu Mahmudiye’de başlayan Benna babasından ve bölgenin tanınmış alimlerinden olan Şeyh Zahran’dan dini eğitim almıştı. Babası Hasan el Benna’nın hafız okuluna devam etmesini istemiş fakat o babasının isteğine karşı çıkarak ortaokula kayıt olmuştu. Ortaokulu bitirdikten sonra babası İskenderiye’deki Din Enstitüsü’ne devam etmesini istemiş, yine Hasan el Benna babasının bu arzusunu yerine getirmeyerek Damanhur’daki Başöğretmenler Yetiştirme Okulu’na devam etmişti. Eğtimini Kahire’deki Daru’l Ulum’da tamamlayan el Benna, öğretmen olarak mezun olmuştur.
Hasan el Benna çocukluğundan itibaren tasavvufa ilgi duymuş, Hasefiye tarikatının zikirlerine tarikatın velilerine ait ziyaretlerine katılmıştır. Dua ve zikir Hasan el Benna’nın hayatının her döneminde etkili olmuştur. Dua ve zikrin kendisini dinamik tuttuğunu 1940’ların ortalarında verdiği bir röportajında belirtecek, tasavvufi değerlerin her zaman hayatı için vazgeçilmez olduğunu belirtecektir. İslami pratiklerdeki hassasiyeti ve doğru bildiklerini anlatma isteği, mücadele etmekten çekinmemesi genç yaşlarından itibaren Hasan el Benna’nın kişiliğinde etkilidir. Çocukluğundan beri çevresinden edindiği Hanbeliye öğretilerini ve tasavvufu zihninde bütünleştirmesi, mücadeleci tavrı Hasan el Benna’yı eylemci bir yapıya dönüştürmüştür. Darul ulum’da öğrenci iken İslami kıyafet olmadığı gerekçesiyle üniforma giymeye itiraz eder ve arkadaşlarıyla okul idaresine karşı mücadeleye girişir.
Arkadaşları ile birlikte henüz 13-14 yaşlarında iken İngilizlere karşı yapılan gösteriye katılır, polis tarafından tartaklanır, fakat o İngilizlere karşı mücadele etmekten vazgeçmez ve okulunda sömürgeci yönetimi eleştiren konuşmalar yapar, bildiriler hazırlar ve dağıtır. Sadece arkadaşlarına değil camilere, Pazar yerlerine ve kahvehanelere giderek halkı bilinçlendirmeyi çalışır. Hasefi Hayır Cemiyeti, İslam Ahlakının Asaleti, Genç Müslümanlar Birliği gibi cemiyetlerde aktif olarak bulunur.
Üniversite yıllarında Reşid Rıza, Abdulhamid Said, Muhubbiddin el Hatip,Ferid Vecdi gibi Kahire’nin önde gelen şahsiyetleriyle görüşür fikir alışverişinde bulunur. Dini içerikli Mecellet’ül fetih dergisinde makaleler yazar.Kahire’de Genç Müslümanlar Birliği’nin tertiplediği İslami Yılbaşı gecesinde etkili bir konuşma yapar, değişik çevrelerce tanınmasını sağlar.
1927’de üniversiteyi bitiren Hasan el Benna, İsmailiye’de bir ilkokula öğretmen olarak atanır. Bu küçük kasabada İngilizlerin askeri üsleri bulunmaktaydı. Ayrıca İngiliz-Fransız Kanal Şirketinin merkezi de buradaydı. Sömürgeci ve zengin Mısırlıların yaşantıları ile fakir kasabalıların ekonomik yaşantısı arasında büyük farklılık vardı. Sosyal adaletsizliğin bütün boyutları bu kasabada görülüyordu. İsmailiye’de kaldığı sürece tebliğ hizmetlerini devam ettiren akşam okulda haftada iki gün camide vaazlar veriyor, Kahire’den getirttiği kitapları öğrencilere dağıtıyordu.
1928’de altı arkadaşı ile birlikte İsmailiye’de davet çalışmalarını tek bir merkezden organizeli bir şekilde yürütmek için Müslüman Kardeşler Cemiyeti’ni kurdu. Mahalli bir Kuran okulunun odasında kiralanarak kurulan cemiyetin ilk faaliyetleri, Kuran-ı Kerim öğretme, gençleri, İslami yaşantıya teşvik, ahlaki değerlerin yaygınlaştırılmasıydı. Kısa bir süre sonra cemiyet ilk kendi okulu Medresetu’t Tezhib’i açmışlar bu okulda Kuran-ı Kerim, hadis, İslam tarihi ve fıkıh dersleri vermişlerdir. Cemiyetin öncelikli hedefi genç nesiller olduğu için eğitime odaklanmaktaydı. Cemiyet kısa sürede üye kabul etmeye başladı. Cemiyete giren üyelere sadakat yemini ettiriyorlar, yeşil bandlar takılıyordu. Daha sonra cemiyet bir marşı resmi marş olarak benimsedi ve Kuran’a beşiklik eden çaprazlama kılıcı sembol olarak benimsedi.
Hasan el Benna gençler dışında ilk davet faaliyetlerini Kanal şirketinde çalışan işçiler ve küçük esnaf üzerine yaptı. Müslüman Kardeşler Cemiyetinin ilk üyeleri bu faaliyetler sonucu işçi ve küçük esnaftan oluşmuştu. Hasan el Benna cemiyeti kurduktan sonra İsmailiye’de bir cami yaptırma projesine girişti. Cami projesi için yardım toplanması, yönetim kurulu oluşturulması gerekiyordu. Cami tamamlandıktan sonra Hasan el Benna’nın teşviki ile cemiyet caminin yanına okul yaptırdı. Cemiyet bu zaman sarfında Şübrahit ve Mahmudiye’de şubeler açtı. 1931’de de Kahire’ye şube açıldı. 1936’nın sonralarında ise şubelerin sayısı 100 üzerine çıktı.
1930’ları başlarında Hasan el Benna’nın Müslüman kardeşler Cemiyeti’nin genel başkanı imzasını kullanarak , Mecellet’ul feth dergisine yazdığı makale Hasan el Benna’nın nasıl bir yol izleyeceğinin ipuçlarını veriyordu. Hasan el Benna bu yazısında İslam’ı siyaset, toplum, ekonomik anlayışlarını içerdiğini ileri sürmüş, hayır cemiyetlerinin siyasetle ilgilenmeleri Mısır yasalarına göre yasaklanmasına rağmen siyasete vurgu yapmıştı.
Hasan el Benna’nın Rislaler’i okunduğunda siyasete vurgu yapması dönemindeki dini hareketlerden farklılık içerdiğini gösterir. Fakat eserlerinde siyaset safhasını sonraki aşamaya bıraktığı hareket üyelerinin siyasetten “şimdilik” uzak durmaları gerektiğini söyler. Çünkü Cemiyetin faaliyetlerini üç döneme ayırır; fikrin yayılması, destekçilerin devrilmesi ve harekete geçme. Harekete geçme dönemi hızlı büyümeye rağmen henüz gelmemiştir.
Cemiyetin Kahire’ye şube açmasıyla Hasan el Benna’da Kahire’ye taşınır, Kahire’deki ilk yıllarında öğretmenlikle birlikte cemiyetin çalışmalarını yürütür daha sonra öğretmenlikten ayrılarak cemiyet çalışmalarına tüm vaktini verir. Kahire Üniversite’si ve Ezher’de cemiyetin ilk gençlik birimleri oluşturulur. Hasan el Benna bu gençlerle özel olarak ilgilenir, gençlere akşam sohbetleri yapar, kamplar düzenleyerek cemiyetin örgütlü bir gençlik yapısını oluşturur. Hasan el Benna cemitetin ilk resmi dergisi olan Dava dergisine baş yazılar yazar. bu yazılarda eğitim, gençlik, davet çalışmaları, batı ve sömürgecilik konuları üzerine analizler yapar.
Mısır polisi ve İngiliz İstihbaratı Hasan el Benna’yı izlemeye başlar ve birkaç kez gözetim altına alınır. Cemiyet 1937’de üye sayısını 200.000 ulaştırır. Kontrolsüz büyümeleri önlemek için herkesin uyması gereken kurallar düzenlenmesi hazırlar. Teşkilatlanmayı bizzat kendi kontrolü altına alarak istihbarat sızmalarını önlemeye çalışır. Cemiyetin mali bağımsızlığına önem verir ve İngiliz ve hükümetten gelen bağışları kabul etmez. Yayınladığı cemiyet tüzüğünde cemiyetin mali yapısını üye aidatları, cemiyetin kurduğu fabrika gibi işyerlerinden elde ettiği gelirlerle sınırlı kalmasını ister.
1936’da Filistin’de olayların şiddetlenmesi üzerine cemiyet hasan el Benna liderliğinde Filistin için yardım, gösteri organizasyonları tertip eder. Filistin’e destek için Müslüman kardeşlerden bir öncü grup gönderilir. Bu dönemde hükümet Hasan el Benna ile temas kurmayay çalışır ve onu Müslüman Kardeşler Cemiyeti’nin başkanı sıfatıyla toplantılara davet eder. Saray bakanı Ali Mahir Paşa ile Benna arasında dostluk kurulur. Bu dostluktan faydalanan hasan el Benna Suudi Arabistan ve Sudan’da cemiyetin şubelerini açar. Eğitim Bakanlığı dini eğitimin ıslahına yönelik bir proje için Hasan el benna ile görüşmek ister. Hasan el Benna bu görüşmeye kendisi katılmaz ama bir heyeti eğitim bakanlığına gönderir. Mustafa el Meraği’nin Ezher şeyhliğine gelmesi ile Hasan el Benna ve Ezher arasındaki ilişkiler düzelir.
1939’da Müslüman Kardeşler’de önemli bir ayrılık gerçekleşir. Muhammedin Ordusu adı altında gençlerden oluşan bir grup İngilizlere karşı cihad etmek amacıyla hareketten kopar. Hasan el Benna gençlerin sabırsız davranarak hareketi terk etmelerine üzülür. İngiliz istihbaratı ve hükümet Hasan el Benna’nın gizli bir gündemi olduğunu düşünür ve hareketten ayrılan gençlerin İngilizlere düzenledikleri saldırılar sonrasında Hasan el Benna üzerine baskılar yoğunlaşır. Hasan el Benna 1939’da cemiyet içinde izci derneklerinde talimat görmüş gizli bir askeri birliğin oluşturulmasını ister. Fakat bu askerliğin Filistin için oluşturulmuş olduğu görülmekte Mısır’daki yönetimi devirmeye yönelik olmadığı anlaşılmaktadır. Çünkü 1941 ve 1942’de Filistin’e gönderilen askeri birlikler bu gizli askeri birliğin üyeleridir.
1941’de İngiliz istihbaratının emriyle Hasan el Benna ve hareketin önde gelen isimleri tutuklanır ve cemiyet yasadışı ilan edilir. Kahire başta olmak üzere büyük şehirlerde hükümet aleyhine gösteriler başlar ve Hasan el Benna serbest bırakılır. Cemiyet Başbakan Ahmet Muhtar suikastini düzenleyenlerin Müslüman Kardeşler olduğunu iddia ederek tekrar yasaklanır. Fakat yasaklanmasının asıl nedeni Filistin davasına Müslüman Kardeşlerin destek çıkması ve Filistin’e savaşmak için mücahit göndermesidir.
12 Şubat 1942’de Hasan el Benna evine giderken şehit edilmiştir. 1952’de yapılan soruşturma ve yargılama sonucu üç gizli polis suikastın sorumlusu olarak görülmüştür.
Hasan el Benna’nın şehadetinden 63 yıl sene sonra Mısır’da Müslüman kardeşlerin iktidara geldiği bir dönem başlamıştır. Şimdi merak edilen soru ise bir yıldır iktidarda olan hareketinin Hasan el Benna’nın düşüncelerini iktidara taşıyıp taşıyamayacağıdır.