Yarbay Onur Dirik’in emriyle mayın imha ederken şehit olan Üsteğmen Çağlar Canbaz’la aynı yerde görev yapan Asteğmen Bozkurt: İfademizi değiştirmek için bize baskı yaptılar.
Taraf gazetesinin haberine göre, üç yıl önce PKK mayınıyla şehit olduğu açıklanan Üsteğmen Çağlar Canbaz’ın ölümüyle ilgili yeni ifade tutanakları ve fotoğraflar ortaya çıktı. Taraf’ın ulaştığı fotoğraflarda Canbaz’ı şehit eden mayın ve patlamanın ardından yarattığı çukur da net olarak görülüyor.
Tutanaklar arasında Şehit Üsteğmen Canbaz’la birlikte görev yapan ve patlamanın ardından olay yerine ilk gidenlerden biri olan Asteğmen Evren Bozkurt’un Van Askerî Mahkemesi’ne verdiği ifade de yer alıyor. İfadesinde mayını imha etme emrini Yarbay Onur Dirik’ten aldıklarını söyleyen Asteğmen Bozkurt, patlamanın ardından üst rütbeli komutanlarının kendilerinden ifadelerini değiştirmelerini istediğini de anlattı.
DAĞLICA’DAN EMİR GELDİ
Asteğmen Evren Bozkurt’un askerî mahkemede verdiği ifade özetle şöyle: “Toprak altındaki poşetin içinde kabloları fark edince hepimiz oradan uzaklaştık. Bölüğe bildirdik durumu. Dağlıca’ya bildirmelerini ve Yüksekova’ya da haber vermelerini söyledik. Orada hemen emniyet unsurları çıkararak hâkim noktalara uzaktan kumandalı olma ve mayının geri alınma ihtimaline karşı emniyet aldık. Tepe noktalara havan ve top atışlarında bulunduk. O gün bayağı fikir alışverişi yaptıktan sonra Dağlıca Tabur Komutanı’nın emri geldi. 18 yaşından büyük bütün köylülerin parmak izlerini almamızı ve düzeneği kesmemizi söyledi. Biz de harfiyen yaptık bu emirleri…
NAMUSUNUZ GİTTİ
Bir ara odasına girdiğimde Çağlar Üsteğmen çok öfkeliydi. Onur Yarbay’ın kendisine hakaret ettiğini, ‘Namusunuz gitti. Kıçınıza kadar mayın koyuyorlar. Siz nasıl haberdar olamıyorsunuz’ dediğini söyledi. Çağlar Üsteğmen de bana dönerek ‘Ne yapalım? Mayını bulduk. İlla birimiz ölse miydik? O zaman rahatlardı birileri’ dedi. Sonra Yüksekova’ya dönerek Hacı binbaşıya durum hakkında bilgi verdi. Sürveyan (mayın imhasıyla görevli ekip) gelip gelmeyeceğini sordu ve Onur Yarbay’ın emirlerinden bahsetti. Hacı Binbaşı hareket olarak Onur yarbaya bağlı olduğumuzu bildiği için biraz istemeyerek ‘Dağlıca’nın emirlerine uyun sürveyan da bir iki gün içinde gönderilecek’ dedi.
DAĞLICA, EMRİ TELSİZLE VERDİ
Köylülerin parmak izi vermek istememeleri üzerine kargaşa oldu. Ve bu sırada emniyet unsurları telsizdeki askerden geri dönüş izni isteyerek döndüler. Telsizci asker kargaşadan olsa gerek, kime sorup bunu onayladı hatırlamıyorum. Köylüler gittikten sonra kahvaltı yapıyorduk. Çağlar üsteğmenle İbrahim astsubay emniyet unsurlarının geri döndüğünü duyunca öfkelendi. Biz kendisini defalarca uyardık. ‘Komutanım sakın gitmeyin. İkinci bir düzenek olabilir’ diye. O da bizle hemfikir oldu. Hatta bazı örneklerden bahsettik. Sonra ben odama geçtim. Daha sonra bu emniyet unsurlarına kızmış olduğundan diğer üs bölgesine çıkarak kontrol yapmaya gittiğini telsizden duydum. Hemen İbrahim astsubayın yanına gittim. Olayı netleştirdik. Emin oldum diğer üs bölgesine gittiğinden içim rahatladı. Biraz sohbet ettik. Telsizden asker bağlandı ve Dağlıca Tabur Komutanı’nın bir rütbeliyle görüşmek istediğini söyledi. İbrahim astsubayla beraber bölük merkezine geldik. Ben konuşmak istemedim. Ve takım komutanlığı odama geçtim. Telsiz odası tam karşımdaydı. Kapılar açıktı. İbrahim astsubay konuşmaya başladı. Tabi karşı tarafı duyamıyordum. Ama İbrahim astsubay net bir şekilde ‘Emri tekrarlıyorum. Çağlar üsteğmen bugün-yarın istediği zaman gitsin mayını çıkarsın’ diyerek bunu iki defa tekrarladı ve yazdığı kağıdı bana göstererek Çağlar üsteğmene bağlanmak istedi.
ONUR YARBAY DA GELDİ
Telsize cevap vermeyince üs bölgesi komutanı Muhammet uzmana bağlandı. Ve emri aynen okudu. ‘Komutanımız duydu mu’ dedi. Muhammet uzman ‘Çağlar üsteğmen duydu ve ilettik emri’ dedi. O anki durumun psikolojisi anlatılması mümkün değil. Biz bir an ne olduğunu anlamadık. Emir üzerine düşünüyordum. Yarım saat geçmedi bir patlama duyduk. Koşarak olay yerine gittiğimde Çağlar üsteğmenin cesedi ve iki korucuyu yaralı olarak gördüm. Yıkıldım. Olay sonrası sürveyan da geldi. Helikopter de geldi. Onur yarbay da geldi. Gelmesi gereken herkes geldi.
DAHA NELER YAŞAYACAKSIN
Olay sonrasında Onur yarbayın çırpınışları vardı. Beni çağırdı yüzüne bakmadım. Nefret ettim o an ondan. Bana sehpanın üzerinde duran sigara paketini fırlatarak ‘Kendine gel. Sen daha neler yaşayacaksın’ dedi. Ben de kafamı kaldırıp bir anlamda mesaj vermek isteyerek ‘Ben kendimdeyim. Keşke herkes kendinde olsaydı’ dedim. İfadelerimizin başında durmak istedi. Sonra bazı rütbeliler özellikle de o zamanın tugay komutanı ifadelerimizi değiştirmemizi istediler. Ancak biz değiştirmedik. Ama onlar örtbas etmiş olsa gerek. Özetle olay bu. Saygılarımla.”
Patlamanın yaşandığı dönem Yüksekova 21. Jandarma Sınır Tugay Komutanı Tuğgeneral Süleyman Yüksel’di.
PATLAMADA ÇUKUR AÇILDI
Şehit Üsteğmen Çağlar Canbaz, 6 Ağustos 2007’de, üs bölgesine giderken araç bir taş yığınının üzerinden geçti. Asteğmen Evren Bozkurt şüphelendiği taşları kontrol etti. Toprağı eşeleyen Bozkurt, poşet içindeki kabloları görünce patlama riskine karşı uzaklaştı. Bölge emniyete alındıktan sonra Üsteğmen Canbaz durumu Dağlıca’ya bildirdi. Bu sırada mayının fotoğrafını çektiler (sağda). Daha sonra Yarbay Onur Dirik’ten ‘düzeneği kesin’ emri geldi. Canbaz kablolarını kesti. Bir gün sonra, Dağlıca’dan imha ekibi yerine ‘Düzeneği imha edin’ emri geldi. Canbaz bu emri yerine getirirken patlayan mayın, bölgede büyük bir çukur açılmasına neden oldu.