İskoçya’da iki gün sonra yapılacak referandum 307 yıllık birliği tehdit ederken, bağımsızlık olasılığı dünyanın çeşitli yerlerinde ve Birleşik Krallık’ın diğer bölgelerinde heyecana neden oluyor.
İskoçya’nın olası bağımsızlığı, bazı Avrupa Birliği (AB) ülkeleri içindeki bölgeler için emsal oluşturabileceği gerekçesiyle yakından takip ediliyor. Bu konuda endişe duyan İspanya hükümeti, ülkenin kuzey doğusundaki Katalonya için benzer bir referandum yapılmasının mümkün olmayacağını dile getiriyor. Hem İspanya hükümeti hem de Katalan özerk yönetimi, 18 Eylül Perşembe günü yapılacak İskoçya referandumunu yakından takip edecek. Katalonya özerk yönetimi, referandum için gözlemci bir heyet de gönderiyor.
Katalanlar, Madrid yönetiminin “yasa dışı” nitelendirmesine rağmen 9 Kasım’da bağımsızlık referandumu için sandığa gitmek istiyor. Katalan özerk yönetiminin başkanı Artur Mas,”İskoç referandumundan çıkacak ‘evet’ sonucu, Katalonya’nın bağımsızlık kampanyasını güçlendirecektir” demişti.
Birleşik Krallık’ın batısında, İskoçya gibi bir diğer özerk bölge olan Galler de İskoçya referandumunun sonucunu heyecanla bekliyor. 3 milyon kişinin yaşadığı Galler’de, İskoçya gibi bağımsızlık isteyen bir grup bulunuyor. Ancak İngiliz basını, bu grubun nüfusun yüzde 15’inden fazla olmadığına ve İskoçya’daki gibi bir bağımsızlık referandumunun yapılmasının olası gözükmediğine dikkati çekiyor.
Olası İskoçya bağımsızlığının ayrıca, Flaman bölgesi, Grönland özerk bölgesi, Venedik gibi yerler için de örnek teşkil edebileceği kaydediliyor.
SNP, 1934’ten bu yana bağımsızlık istiyor
1999 yılından bu yana özerk bir parlamentonun bulunduğu İskoçya’da daha fazla bağımsızlık talebinin dile getirilmesinin, ekonomik ve tarihi nedenleri bulunuyor.
İskoçya’nın ekonomik ve siyasi bağımsızlığı konusunda başlatılan kampanyalar 1700’lü yıllara uzanıyor. Ülkede son 300 yıldır çeşitli siyasi gruplar, partiler ve kişiler bağımsızlık konusunda kampanyalar yürütüyor. İskoçya’da 1999 yılından bu yana özerk bir parlamento bulunuyor. SNP, 2011’deki son parlamento seçimiyle 1999 yılından beri ilk kez oyların çoğunluğunu almış ve iktidara gelmesiyle İskoçya’daki bağımsızlık talebini daha güçlü şekilde dile getirmeye başlamıştı. İngiliz ile İskoç hükümetleri, 15 Ekim 2012’de referandumun yapılmasına dair Edinburgh Anlaşmasına imza koymuştu.
1998 tarihli İskoçya ile ilgili, İşçi Partili Tony Blair’in İngiltere Başbakanı olduğu dönemde onanan yasayla kurulan İskoç özerk parlamentosu, eğitimden, sağlığa, tarımdan sanata kadar birçok alanda kendi politikalarını uygulayabiliyor. Ancak İngiliz Parlamentosunun İskoç milletvekilleri üzerinde, dış politika, savunma, göç, kamu yardımları, enerji gibi alanlarda söz hakkı bulunuyor. İngiliz Parlamentosu ayrıca, İskoçya’da uygulanan vergi oranlarına da karar veriyor.
İskoç Ulusal Partisi’nin (SNP) lideri Alex Salmond’ın başını çektiği ayrılıkçılar, bağımsız İskoçya’nın ülke halkının refahı için iyi olacağını savunuyor. Ancak İskoç milliyetçiliğinin tarihi boyutları da bulunuyor. İngilizler tarafından yönetilmeyi sevmeyen ayrılıkçı İskoçlar yıllardır bağımsızlık kampanyaları yürütüyor. 1707 yılında, Kraliçe Anne döneminde İskoçya ile İngiltere’nin birleştirilmesinden bu yana, çok sayıda İskoç bağımsızlık hayali kuruyor. Ayrılıkçı İskoç Ulusal Partisi (SNP) ise kurulduğu 1934 yılından bu yana bağımsızlık taleplerini siyasi arenaya taşıyor.
“Braveheart” etkisi
İskoçya’nın, Oscar ödüllü “Braveheart (Cesur Yürek)” filmine konu olan “özgürlük savaşçısı” William Wallace’dan bu yana bağımsızlık mücadelesi verdiğini düşünenler olsa da birçok uzman, bu mücadelenin 13. yüzyılda verildiğini ve İskoçya’nın 307 yıl önce Birleşik Krallık’a gönüllü olarak dahil olduğuna işaret ediyor
Referandumdan “bağımsızlığa evet” sonucunun çıkması halinde, İskoçya’nın Birleşik Krallık’la bütün bağlarını kesmesi beklenmiyor. Bağımsız İskoçya’nın özellikle İngiltere ile güçlü ekonomik bağlarının olması öngörülüyor. Salmond, iki ülke arasında serbest ticaretin yapılmasını ve serbest seyahat edilebilmesini istiyor. SNP ayrıca, kendi para birimini oluşturmak ya da avro bölgesine katılmak istemiyor. Salmond, Birleşik Krallık’ın para birimi olan sterlini kullanmaya devam etmek istiyor. Ancak Londra yönetimi, bunun mümkün olmayacağını dile getiriyor.
Bağımsız İskoçya kendi savunmasından sorumlu olacak ve kendine ait bir ordu oluşturacak. Ancak İskoçya’nın Birleşik Krallık’ın savunma bütçesinden ne kadarlık pay alacağı belirsizliğini koruyor. Salmond, İskoçya’nın NATO ve Avrupa Birliği’nde yer almasını istiyor. Referandumdan “bağımsızlığa evet” sonucu çıkması halinde Londra ile Edinburgh yönetimleri arasında nükleer üs, para birimi, savunma, enerji gibi birçok belirsiz konuyla ilgili bir buçuk yıl boyunca müzakereler yürütülecek. İskoçya’nın AB ve NATO gibi kurumlara üye olup olamayacağı da belirsizliğini koruyor.
İskoçya bağımsız olursa Birleşik Krallık, toprağının üçte birini kaybedecek ve nüfusu 5 milyon azalacak. 18 Eylül’de İskoç halkına, “İskoçya bağımsız bir ülke olmalı mı?” sorusu yöneltilecek. “Bağımsızlığa evet” sonucunu çıkması halinde varlıkların paylaşımı ile ilgili Londra ile Edinburgh yönetimleri arasında yürütülecek müzakerelerin ardından, İskoçya 24 Mart 2016’da Birleşik Krallık’tan resmen ayrılacak. Referandumda, 16 yaş ve üzerindeki, İskoçya’da yaşayan İskoçlar oy kullanabilecek.