Sadakataşı Derneği ile Kudüs’e giden ve havaalanında gözaltına alındıktan sonra sınır dışı edilen 2’si gazeteci, 7 kişi yurda döndü.
Gazeteci Halime Kökçe, Ülke TV Genel Yayın Yönetmeni Hasan Öztürk, Memur-Sen Genel Başkan Yardımcısı Levent Uslu, Sadakataşı Derneği Başkanı Kemal Özdal, dernek yetkilileri Dürdane Özdal, Fatih Bolcan ve Sümeyra Bolcan THY’nin tarifeli seferiyle İstanbul’a geldi.
Kökçe ve beraberindekiler, Atatürk Havalimanı’nda AK Parti Gençlik Kolları, Milli Türk Talebe Birliği ve Memur-Sen üyeleri tarafından karşılandı.
Sadakataşı Derneği Başkanı Kemal Özdal, yaptığı açıklamada, bu yıl 4’üncüsünü gerçekleştirmek istedikleri Mescid-i Aksa iftarları için İsrail üzerinden Filistin’e gitmek istediklerini, ancak İsrail’de gözaltına alındıklarını söyledi.
THY’nin tarifeli uçağı ile İsrail’e gittiklerini anlatan Özdal, şöyle konuştu:
“Daha uçaktan iner inmez uçağın körüklerinde peşimize takılan güvenlik görevlileriyle pasaport kontrolüne kadar geldik. Burada İsrail istihbarat birimlerince gözaltına alındık. Gözaltına alınır alınmaz pasaportlarımıza ve telefonlarımıza el konuldu. Uzun bir bekleyişin ardından beni ve diğer arkadaşlarımızı 7-8 saat süren sorgudan geçirdiler. Bu sırada İsral’in hırçın, korkak ve agresif yüzüne bir kez daha tanık olduk. Sorgu sırasında bizi neden sorguladıklarını açıklamadılar. Bize hiç bir gerekçe göstermeden, TRT ekibi hariç 7 kişiye sınır dışı işlemi uyguladılar. 10 yıl süreyle İsrail’e giriş yasağı getirdiler. Başta Sayın Cumhurbaşkanımız, Başbakanımız ve Dışişleri yetkilileri başımıza gelenlerin daha olumsuz sonuçlanmaması için bizimle ilgilendiler.”
“2 ay önce beni kabul eden devlet bu sefer kabul etmiyor”
Ülke TV Genel Yayın Yönetmeni Hasan Öztürk ise daha önce defalarca İsrail’e gittiğini ifade ederek, “2 ay önce beni kabul eden devlet bu sefer kabul etmiyor. Gerekçe yok. Gazeteci olduğum biliniyor, yazıp çizdiğim biliniyor ama beni sınır dışı ediyor.İsrail keyfi bir devlet. Antidemokratik bir devlet. Türkiye’de batıda ‘özgür basın, basın özgülüğü’ diyorlar ya; gitsinler bunu İsrail’de söylesinler bakalım. Özelikle Halime Kökçe ile ikimizi pasaport kontrolünden geçtikten sonra havaalanından çıkışta gözaltına alıp tekrar havaalanına soktular. Bunun için İsrail keyfi bir devlettir, keyfi bir devlet gayri meşru bir devlettir. İsrail bizi kapı dışarı eder biz bacadan da girmesini biliriz” dedi.
Gazeteci Halime Kökçe de El Aksa’yı, El Fetih’i, El Halil’i, Ramallah ve Batı Şeria’yı görmeyi umarak bu yolculuğa çıktıklarını, ancak bunun yerine İsrail’in gerçek yüzünü gördüklerini belirtti.
Memur-Sen Genel Başkan Yardımcısı Levent Uslu, kötü muamele ile karşılaşacaklarını bilerek İsrail’e gittiklerini anlattı. Gözaltına alındıktan sonra kendilerine bir çok soru sorulduğunu ifade eden Uslu şunları kaydetti:
“Bize baba ismimizi sordular. Telefonumuzu, ev telefonumuzu, e-malimizi sordular. Ancak bir şey daha sordular. Bize dedemizin adını da sordular. Yani bizim dedemize varana kadar bütün bilgilerimiz onlarda var. Ne işi var nasıl gitmiş bunların araştırılması lazım. Telefonlarımızı alıp incelediler ve sorguya çektiler. Bize ‘Türkiye’deki seçimlerde hangi siyasi partidendiniz’ diye sordular. Tercüman istedik 7-8 saat sonra geldi. Biz İngilizcesini bilmediğimizi söylediğimizde ‘Erdoğan’ın partisinden misiniz?’ diye sordular. Hala bu korkaklar ‘One minute’ de kalmışlar. Mavi Marmara ile denizden gittik. Biz havadan gittik şimdi sıra kara harekatındadır.”
“Mavi Marmara ruhunu sonuna kadar yaşatacağız”
Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın da sınır dışı edilen arkadaşlarıyla iftihar ettiklerini belirterek, “Arkadaşlarımızın sınır dışı edilmesi aynı zamanda İsrail’in sinirlerinin delik deşik edilmesi anlamına geliyor. Onun için burada yapılan işin son derece kıymetli olduğunu, İsrail’in gerçek yüzünün tüm dünyaya gösterildiğini düşünüyorum. Bu yaşananlardan sonra bir sorumluluk var, Türkiye kendi topraklarına İsrail’den gelmiş olan STK temsilcilerini, gazetecileri, aynı muameleye tabi tutmalı ve buradan deport ederek göndermelidir. İsrail ne kadar zulüm yaparsa yapsın Mescid-i Aksa özgürleşene kadar Türkiye’deki duyarlı insanlar olarak Memur-Sen ailesi olarak Mavi Marmara ruhunu sonuna kadar yaşatacağız” diye konuştu.