Dünya genelinde etkisini sürdüren kriz, az gelişmiş ve yoksul ülkelerinin borç sarmalını daha da büyüttü.
Birleşmiş Milletler’in dünyadaki fakirliğin 2015 yılına kadar yarıya indirilmesi şeklindeki en önemli binyıl hedefine ulaşması hayal oldu. Teşkilatın son verilerine göre, dünya nüfusunun bir milyarlık bölümü akşam aç karnına yatağa giriyor. Dünya nüfusunun altıda biri karnını doyuramıyor. New York’ta başlayan üç günlük BM küresel ekonomi ve finans krizi konulu konferansta bu hazin tablo yeniden gözler önüne seriliyor. Dünya ekonomisine en fazla bağımlı olan kalkınma halindeki ülkeler krizden de en çok etkileniyor. New York buluşmasının fakirlikle mücadele açısından önemli bir hamle doğurması beklenmiyor.
BORÇTAN ARINDIRMA İNİSİYATİFİ NE GETİRDİ?
Bundan birkaç gün önce, dünyanın en fakir ülkelerini borçtan arındırma inisiyatifinin onuncu yılı doldu. En fakir ülkelerin toplam 70 milyar Dolar’lık dış borçlarının silinmesi öngörülmekteydi. 1999 yılında Köln’de yapılan Dünya Ekonomi Zirvesi‘nde önde gelen sanayi ülkelerinin liderleri borç affı taahhüdünde bulunmuşlardı. 17 milyon imzanın toplandığı kampanyayla başlatılan borç silme inisiyatifi, ’dayanışmanın küreselleştirilmesi’ olarak adlandırılmaktaydı.
Gerçekten de dünyanın en fakir 41 ülkesine yüklü borç bağışında bulunuldu. Ama 2007 yılına kadar Üçüncü Dünya’nın dış borç toplamının 3,3 trilyon Dolar’a yükselmesi önlenemedi. Almanya Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Bakanı Heidemarie Wieczorek-Zeul borç sarmalının çığırından çıkması karşısında uyarıyor:
“Tıpkı Dünya İklim Konseyi gibi, ekonomik ve mali riskleri tahlil edip pratik tavsiyelerde bulunacak bir Dünya Ekonomi Konseyi’ne ihtiyacımız var. Dünya Bankası ve Uluslararası Para Fonu’nun bütün avantajlarına rağmen, şunu da söylemek gerekir ki, en acil uyarılar bu organizasyonlardan gelmedi. Bu bakımdan tarafsız ekonomik düşüncenin kamuoyuna yansıtılabilmesi gerekli.”
SERMAYE KAÇIŞI HIZLANDI
Çeşitli kalkınma yardımı kuruluşları BM konferansının başarısızlığa uğramasa bile sonuçsuz kalabileceği uyarısında bulunuyor. Uluslararası finans mimarisinin yenilenmesini isteyen kiliseye bağlı yardım kuruluşu Caritas’ın sözcüsü Oliver Müller son krizin sermaye kaçışını daha da hızlandırdığını söylüyor:
“Kalkınma halindeki ülkeler her yıl 500 ila 800 milyar Dolar kaybediyor. Acilen önlem alınmasında BM konferansı önemli rol oynayabilir.”
Yurt dışında çalışarak ailelerini destekleyenlerin havalelerindeki önemli azalma da kalkınma halindeki ülkeleri sıkıntıya sokuyor. Oliver Müller döviz transferindeki yıllık düşüşün 300 milyar Dolar’ı bulduğunu söylüyor. Bu meblağ resmi kalkınma yardımlarının iki katını buluyor. Ekonomik kriz nedeniyle işsiz kalan göçmenlerin büyük bölümü ülkesine dönüyor. Caritas sadece Bangladeş’e her gün 5 bin kişinin geri döndüğünü hesaplamış. Oliver Müller Tacikistan’ın milli gelirinin yarısını Rusya ve Kazakistan’da yaşayanların sağladığını anlatıyor:
“Etiyopya ve diğer Afrika ülkelerinde de durum böyle. İşçi dövizlerinin azalması yüzünden bu ülkeler kriz dönemlerinde kendiliklerinden gerekli önlemleri alamıyor.”
YARDIM KURULUŞLARININ ÇAĞRISI
Uluslararası yardım kuruluşları dünya devletlerinden, konjonktürü teşvik programı bünyesinde milli gelirlerinin yüzde birini kalkınma yardımlarına ayırmalarını istiyor. Almanya’nın bu orana ulaşamasa da fakir ülkelere acil yardım fonuna 100 milyon Euro ayırdığını hatırlatan Caritas sözcüsü Müller her zengin ülkenin bu kadar cömert davranmadığını belirtiyor:
“Almanya öncülük etmekle diğer sanayi ülkelerine önemli bir sinyal vermiş oldu. Ancak krizdeki banka ve işletmeleri kurtarma paketiyle karşılaştırıldığında bu meblağ da devede kulak kalıyor.”
Banka ve şirket kurtarma operasyonları için bütün dünyada 7 trilyon 600 milyar Dolar’lık kaynak yaratıldı. BM konferansından fakir ülkelerin kurtarılması için somut taahhütlerin çıkması ise beklenmiyor.