Münir Üstün’ün yazısı
Türkiye’de spor deyince akla hemen futbol gelse de 7 Eylül 1913’te Donanma-i Osman-i Muavenet-i Milliye Cemiyeti tarafından İstanbul’da düzenlenen ilk yarışmadan bugüne kayda değer bir spor dalı daha var…
Türkiye’de spor deyince akla hemen futbol geliyor. Çünkü futbolun hem seyir zevki, hem ekonomiye olan katkısı ve büyük heyecanı var. Son yıllarda büyük takımların yaptıkları yatırım ve uluslar arası başarılarda olunca biraz basketbol ve voleybol’dan söz etmekte mümkün tabii ki. Oysa Atletizm, Güreş, Kürek, Golf gibi sporlarda var hem de bu spor dallarının federasyonları kurulmuş durumda.
Kürek yazacağım bugün. Geçen hafta bir tren seyahati esnasında bir grup Kürek’çi gençle tanıştım. Bizler Ali Yılmaz, Dursun Çimen, Murat Öztoprak ve ben uzun boylu öğrencilerin basketbolcu olabileceğini konuşurken, gençlerle aramızda sohbet başladı ve kürekçi olduklarını öğrendik.
Pırlanta gibi çocuklar ve hepsi lise talebesi. Kürekçi gençler Fenerbahçe’de bu sporu yapıyorlar. Önay Özkurt, Doğşah Bölük, Mert Kartal, Abdülkadir Başyayla, Uzay Özkurt ve Yamaç Atak hepsi ileride başarılı birer kürekçi olacaklar. Şampiyon olacaklar ve ülkemizi temsil edecekler.
Kürek, insan vücudunun sınırlarını zorlayan bir dayanıklılık sporu. Buz hokeyinden sonra yapılması en zor spor olarak da biliniyor. Sanıldığının tersine yalnızca kol gücüne dayanmıyor. Hatta % 60-70 bacak gücüne % 30-40 oranında da kol gücüne dayanıyor. Bacak gücünün önemi, tekne içinde kürekçinin raylar üzerinde hareketli olan bir oturağa oturması ve geriye doğru kendini iterken bacaklarından güç almasından kaynaklanıyor.
Bacak gücü ve kol gücünden sonra, omuz gücü de çok önemli.
İlk olarak spor değil de daha çok gemilerin hareket ettirilmesi amacıyla kullanılıyordu. Buradaki kürekçilerin hepsi kölelerdi. Spor olarak yapılmaya başlandıktan sonra ilk resmi kürek yarışı, 1829’da İngiltere’ de Oxford ve Cambridge üniversiteleri arasında yapıldı. Olimpiyatlara ise 1900 yılında girdi.
Fiziksel kondisyonun çok önemli olduğu bu spor dalında üst düzey bir kürekçi olmak için çok iyi antrenman yapmanın dışında, bazı fiziksel özellikler de gerekiyor. Erkekler için en az 1.85 cm boy, bayanlar en az 1.75 cm boy gerekiyor. Bu kadarla da bitmiyor. Kol uzunluğu da kürek için çok önemli. Örneğin, aynı boyda, aynı kiloda olan ve aynı antrenmanı yapan iki takım, dakikada 30 kürek çekerek parkuru tamamladığında takımlardan birinin ortalama kol boyu daha fazlaysa yarışı o takımın kazanması çok normal oluyor. İleride üst düzey bir kürekçi olmak istiyorsanız 12 yaşında bu spora başlamanız gerekiyor. Bu yaşlarda salonda kürek çekme ve teknik hareketleri öğrenerek başlanıyor kürek sporuna. 17 yaşından sonra ise yoğun kürek çekme, ağırlık ve koşu çalışmalarına başlamanız öneriliyor. Bir kürekçinin en verimli olduğu dönem ise 19-24 yaş aralığı. Bu yaşlarda üst düzey bir kürekçi olabiliyorsunuz.
Kürek sporunun ülkemizde başlaması Osmanlılar dönemine kadar uzanıyor. 1579 yılında kürek yarışlarının yapıldığı ve bu yarışlara dönemin sadrazamının kendi özel kayığı ile katılması spora verilen önemi de gösteriyor. Bu yarışlara 25 kadar kürekçinin katılması ve dönemin Padişahı’nın bu yarışları Sarayburnu Kasrından izlediği tarihte yer alıyor. Modern anlamda ülkemizin ilk kürek yarışına katılımı 1899 yılında oluyor. Japonya’ya giden Ertuğrul gemisi personeli yolda uğradıkları Singapur’da düzenlenen bir kürek yarışına katılıyorlar ve birinci oluyorlar.
Türkiye’de ilk resmi kürek yarışmaları ise 7 Eylül 1913’te Donanma-i Osman-i Muavenet-i Milliye Cemiyeti tarafından İstanbul’da düzenleniyor. Ve o gün bugündür kürek sporu gelişerek devam ediyor.
Türkiye’de Kulüp düzeyinde 30 takım bulunuyor. Bu takımlardan bugüne kadar Fenerbahçe 34, Galatasaray 21, Anadolu hisarı 2 ve ODTÜ 1 kez şampiyon olmuşlar. Kürek Federasyonu 1957 yılında kurulmuş ve ilk başkanı Eftal Nogan. Bugünlerdeki Federasyon başkanı işe eski milli kürekçi İlhami İşseven.
Farklı bir spor dalı çok güçlü olmak gerekiyor.
Haydi gençler ne duruyorsunuz…
Asılın küreklere…
– Haber 7