Zuhal Erkek’in röportajı
Türk Satrancı’nın ilk kadın büyükustası Milli satranççı Betül Cemre Yıldız, 2001-2006 yılları arasında yaş gruplarındaki şampiyonluklarının yanı sıra tam beş defa üst üste Türkiye Bayanlar Şampiyonu kazanmış. Fakat ÖSS nedeniyle satrançtan kopmak zorunda kalmış, satranca geri döndüğü ilk turnuvalarda eski formunu yakalamak için zorlanmıştı. Çaba ve disiplinli çalışmanın ardından yine başarılarından söz ettirmeye başladı. Türkiye Birinciliği Seçmeleri’nde başarılı olarak, Türkiye Şampiyonası’nda oynamaya hak kazandı ve 2013 yılında düzenlenen Türkiye Şampiyonası’na tek bayan sporcu olarak katıldı. Ukrayna’da Lviv kentinde düzenlenen 8. Vasylyshyn Anı Turnuvası’nda dünyanın ünlü bayan satranç ustaları ile mücadele ederek finale bir maç kala karşılaştığı Rus Kostin Alexey’i yenip, WGM “Kadın Büyükusta” normunu kazanarak, Türkiye’nin ilk kadın büyükustası oldu…
Bizlerde Türkiye’nin ilk kadın büyükustası Betül Cemre Yıldız ile satrancı, satranca başlama öyküsünü ve çalışma disiplini konuştuk…
Kısaca kendinizden bahseder misiniz?
1989 Adapazarı doğumluyum. 3 yaşından beri İzmir’de yaşıyorum. 2010 yılında Dokuz Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesini ve Anadolu Üniversitesi Açıköğretim İktisat Fakültesi’ni bitirdim. 2012 yılından beri İzmir Barosu’na bağlı bir avukatım. Ayrıca İzmir’in Balçova ilçesinde çocuklara yönelik bir satranç merkezimiz var. Ailece burayı işletiyoruz. 9 yaşından beri satranç oynuyorum. 11 yaşından beri milli sporcuyum. 6 kere olimpiyatlara katıldım. 7 kez Türkiye Yaş Grupları Şampiyonluğu, 9 kez Türkiye Kadınlar Şampiyonluğum var. Uluslararası alanda 2007’de 18 yaş kızlar Dünya üçüncülüğüm var. 2009’da Dünya Gençler Şampiyonluğu’nu paylaşıp averajla 3. oldum. 2012 yılında İstanbul Satranç Olimpiyatları’nda kendi masamda bronz madalya aldım.
Satranca başlama serüveniniz nasıl oldu? Nasıl tanıştınız?
Ailem amatörce kendi arasında satranç oynuyordu. Özellikle iki abim çok oynardı. Ben de onlardan hiç ayrılmazdım. Onlar oynarken hep onları izlerdim. İzlerken taşların hareketlerini öğrenmiştim. Onlarla oynamak istediğimde hem küçük hem de kız olduğum için hiçbir zaman benimle oynamak istemezlerdi. Ben de bunun üstüne okulda açılan satranç kursuna yazıldım. Aileme bu konuda haber vermemiştim. Daha sonra öğrendiler. Bir ay kadar sonra İzmir 10 yaş kızlar şampiyonası yapıldı. Rahmetli satranç öğretmenim Abdullah İlhan, –İzmir’deki bütün şampiyonlar onun elinden geçmiştir- bu turnuvaya katılmamı çok istemişti. Ancak ailem özellikle de babam daha çok yeni olduğum için kaybedip satrançtan soğuyacağımı düşünüp turnuvaya katılmamı istemedi. Hatta ilk gün babam izlemeye gelmemişti üzüldüğümü görmemek için. Ama ilk turnuvamda 7 maçın 7’sini de alıp İzmir 10 Yaş Kızlar Şampiyonu oldum. Bir sonraki sene de 10 Yaş Kızlar Türkiye Şampiyonu olup Dünya Yaş Gruplarına katılmaya hak kazandım.
Genç yaşta önemli başarılar elde ettiniz. Bu başarılarınızın sırrını anlatabilir misiniz?
Küçükken çok disiplinli çalışırdım. Açıkçası temel eğitimimi çok iyi aldım. Ayrıca turnuva zamanı da işimi ciddiye alırım. Uyku düzenime, beslenmeme, hazırlıklarıma çok özen gösteririm. Bunları sadece satrançta değil derslerimde de uyguladım.
Tabi ki her konuda başarılı olmak için en önemli unsur çalışmaktır. Bunun dışında her sporun kendine özgü özellikleri vardır. Satrançta da başarılı olmak için; “Sabırlı olun, konsatrasyonunuzu güçlü tutun ama stresli olmayın”.
İki üniversitede birden öğrenimini sürdüren biri olarak, eğitiminizle profesyonel satranççı olmayı bir arada nasıl yürütebildiniz?
Çok zor olduğunu söylemeliyim. Özellikle lise döneminde çok zorlanmıştım. Neredeyse okul döneminin yarısında okulda bulunmuyordum. Ancak ailemin, öğretmenlerimin ve arkadaşlarımın yardımlarıyla eksiklerimi çok çabuk tamamlıyordum. Lise sonda sadece 6-7 aylık bir süre ders çalışıp üniversiteyi kazandığımı söyleyebilirim.
Üniversitede de satrançla beraber zor oluyordu eğitim. Ancak okumayı sevdiğim ve ezberim kuvvetli olduğu için hukuk fakültesini okumakta zorlanmadım. Ama özellikle de üniversite sınavı döneminde bir süre satrancı bırakmam satranç kariyerimi bir iki sene kadar kötü etkiledi. Düzenli bir çalışma gerektiren bir spor olduğu için bu dönemde biraz gerilemiştim.
Zaman zaman satrancı bırakmayı veya ara vermeyi düşündüğünüz oldu mu?
Her kötü turnuva geçirdiğimde bunu düşünmüyor değilim. Tabi bu psikolojik sebeplerle oluyor. Eve döndüğümde normal hayata geçince bu duygu değişiyor. Daha büyük bir hırsla çalışıp bir sonraki turnuvaya hazırlanıyorum.
12 yaşımdayken satranç kariyerim için iyi bir sene geçirmemiştim. O zamanlar biraz soğumuştum satrançtan. Ama şimdi düşününce iyi ki bırakmamışım diyorum.
Bundan sonraki satranç konusundaki hedefleriniz neler?
Satrançta bazı ünvanlar var. FM (fide master-fide ustası), IM (international master-uluslararası usta) ve en üst unvan GM(grandmaster-büyükusta) Ben şu anda kadınlar klasmanında en üst ünvandayım.(WGM-woman grandmaster) Genel klasmanda da IM ünvanını almak için uğraşıyorum. Bunun için sadece bir adımım kaldı. İlk plandaki hedefim bu. Ama tabi ki GM olmak en büyük hedefim. Sporculuk dışındaki hedeflerim ise yeni şampiyonlar yetiştirmek. Birkaç tane şampiyon yetiştirdik. Özellikle Defne Sade 8-9-10 yaş kızlar Grubu’nda 3 kere Türkiye Şampiyonu oldu.
Türkiye’deki satranç gelişmelerini nasıl görüyorsunuz ve Türk satranççılarına tavsiyeleriniz neler?
Satranç ülkemizde özellikle 2006 yılından beri İş Bankasının sponsorluk desteğiyle çok hızlı bir şekilde gelişmekte. Ben 1998 yılından beri bu işin içindeyim. O zamanlar satrancın ne olduğunu bilmeyen insanlarla karşılaştığım oldu. Ancak son yıllarda okullarda da satrancın ders olmasıyla beraber çok küçük yaşlarda satranç öğrenildiğini görüyorum. Kendi satranç merkezimizde de 4,5-5 yaşlarında öğrencilerimiz var. Bu gerçekten ülkemiz için çok önemli bir gelişme. Çünkü satrancın çocuklara hem zihinsel olarak hem de psikolojik olarak çok önemli faydaları var. Elbette herkes şampiyon olamaz. Ancak hobi olarak bile satranç çocukların eğitim hayatında ve sosyal hayatında çok yararlı.
On5yirmi5