“Biz şerefsiz değiliz, şike yapmadık!”

Basketbol
Fenerbahçe Kulübü Başkanı Aziz Yıldırım, Fenerbahçe Yüksek Divan Kurulu Toplantısı’nda yaptığı konuşmada, ”Cumhuriyet yıkılmadan yıkılmayacağımızı, canımızı vermeden teslim alınamayacağımı...
EMOJİLE

Fenerbahçe Kulübü Başkanı Aziz Yıldırım, Fenerbahçe Yüksek Divan Kurulu Toplantısı’nda yaptığı konuşmada, ”Cumhuriyet yıkılmadan yıkılmayacağımızı, canımızı vermeden teslim alınamayacağımızı ve son sözümüz alınmadan hakkımızda kalem kırılamayacağını anlamayanlara buradan selam olsun” dedi.

Aziz Yıldırım şunları söyledi:

– ”Kamuoyu şunu iyi bilmelidir; Fenerbahçe Kulübü ve Aziz Yıldırım’a düzenlenen operasyonun başlangıcını 3 Temmuz olarak görmek tarihi bir hatadır. 3 Temmuz, bir tarih değil bir zihniyettir. Bir başlangıç değil bir sonuçtur” dedi.

– ”Herkesin bilmesi gereklidir ki; 3 Temmuz zihniyetinin ve operasyonunun amacı, Fenerbahçe Kulübü üzerinden Türk sporunu ele geçirmek ve kendilerince bunun önündeki tek engel olarak gördükleri Aziz Yıldırım’ı tasfiye ederek, kamuoyu önünde itibarsızlaştırmaktır. Aslında hedeflenen amacın çıkış noktası şike değildir. Amaç; bizleri Ergenekon, Balyoz ya da herhangi bir silahlı suç örgütüne monte ederek, toplum ve kamuoyu vicdanında, TC Devlet ve Hükümeti’ne karşı bir hareketin içinde gösterme çabasından ibarettir” dedi.

– ”Bu süreçte bize en acı veren, en ağrımıza giden; arkadaşımız, dostumuz olarak yanımızda yer alan, bizleri açılışlara davet eden, birlikte Fenerbahçe maçlarını seyrettiğimiz bu kişilerin, hem de bu insani ilişkilerimiz sırasında bizleri dinliyor ve takip ediyor olmalarıdır. Ve daha da ötesi bu kişilerin bizlere şikeden ve ahlaktan bahsedebilmeleridir. Ben bunlara kısaca ahlaksız diyorum” dedi.

Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım, Fenerbahçe Spor Kulübü Yüksek Divan Kurulu Olağan Toplantısı’nda yaptığı konuşmada, şahısların ve kurumların ayrılamayacağını belirterek, "Ben şike yaptıysam, Fenerbahçe için yaptım." dedi.

Başkan Yıldırım, kişilerle kurumların ayrılmasının mümkün olmadığını belirterek, "Trabzon ve Galatasaray, bizimle ilgili gizli operasyonlar yaptılar. Panathinaikos kulübüne Trabzonlular yazılar gönderdiler. Bu yazılarda hükümeti de üzecek ifadeler var. Bunları açıklamayacağım ama bilin diye söylüyorum." diyerek şöyle devam etti:

"Biz şike yapmadık. Biz şerefsiz değiliz. ‘Fenerbahçe şike yaptıysa diğer kulüpler 20 kez şike yapmıştır.’ dedi Ahmet Çakar. Diyorum ki, bütün yıllarımı inceleyin. İki ay öncesinden başlamayın. Başkanlık dönemimin başından bu yana gelen süreci inceleyin. Şike önemseniyorsa, engellenmek isteniyorsa bunu yapın. Ama maksat bu değil."

"Yeni yasalar yaparak bizi toplum önünde değersizleştirmek istediler. 6222 sayılı yasa ile ilgili ne benim ne de Şekip Mosturoğlu’nun bir dahili yoktur."

"Yasanın kimler tarafından yapıldığını ve gizli toplantılar ile yapıldığı açıkça bellidir. Fenerbahçe’nin şampiyon olmasının ardından süreç başlatılmış, ve Savcı Mehmet Berk’in şampiyon olmasaydınız bu davayı açmayacaktım açıklaması da bu durumun özetidir. Galatasaray’ın milyon dolar açığı ve Beşiktaş’ın yönetici ve teknik direktörü hakkında hemen karar verilirken bizim için süreç daha uzun süre işledi."

"Bilyoner’i kapatın demişim. Diyorlar ki "Aziz Yıldırım iddia oynadı." Halbuki ben hayatımda bir kere bile iddia oynamadım. Bucaspor maçında şike var dediler iddianamede bile yer almadı. Bizi suçluymuş gibi gösterdiler ama şu anda neler olduğunu görüyorsunuz. Tüm milletvekillerimize teşekkür ediyorum. Yaşadığımız bu süreyi 3 Temmuz’dan ibaret olarak görmek tarihi yanılgı olur. Unutulmamalıdır ki, bu operasyondaki diğer aktörler görevlerinin başındalar."

Aziz Yıldırım’ın hatırlattığı o Hıncal Uluç yazısı!

Fenerbahçe başkanı Aziz Yıldırım usta yazar Hıncal Uluç’un 1976 yılında yazdığı bir yazıyı hatırlatarak "Şikenin nereden başladığını Uluç herkese umarım hatırlatmıştır" dedi.

Fenerbahçe Spor Kulübü başkanı Aziz Yıldırım Divan Kurulu’nda açıklama yaparken şike konusunda çarpıcı sözler söyledi. Yıldırım "Şikenin nereden başladığını sayın Hıncal Uluç size iyi hatırlatmıştır" diyerek duayen yazarın 1976 yılında Cumhuriyet gazetesinde yazdığı bir yazıdan pasajlar sundu.

İŞTE O YAZI;

"Geçen hafta İzmir’de olup da, Galatasaray – Göztepe maçını izleyen Galatasaraylıların tümü, Galatasaraylılıklarından utandılar. Gözleri önünde oynanan oyunu (Ama futbol değil oyundan kastımız) bütün çıplaklığı ile anladıkları için… Göztepelilerin tümü değilse de, yürekten Göztepeli bir kısmı, Göztepeliliklerinden utandılar. Böyle kümede kalmaktansa, düşmeyi yeğledikleri için…

"Geçen hafta sonu ben de İzmir’deydim. Bir ay önce, kulüplerin taa içinden haber alması gayet kuvvetli dostlarımın bana açıkladıkları çirkin bir iddianın son ayağını yakalayabilmek için. Şöyle demişlerdi: Göztepe ve Giresun, kendilerine deplasmana gelecek Trabzon’a birer puan bırakacaklar. Bu birer puana karşılık Galatasaray’dan ikişer puan alacaklar. Galatasaray’a ligde verilen puanların bedelini Trabzon ödeyecek. Yani Trabzon, Galatasaray sayesinde ulaşacağı lig şampiyonluğuna karşılık kupayı Galatasaray’a bırakacak. Trabzon ligi, Galatasaray kupayı almıştı. Giresun kümede kalmıştı. Şimdi geriye iddia edilen dörtlü anlaşmanın bir ayağı kalmıştı. Göztepe’nin Galatasaray’ı yenerek kümede kalması.

Saat beşe on kala tribündeydim. Galatasaray sahada ısınma hareketleri yapıyordu. Her zamanki parçalı formasını çıkarmış, düz beyaz forma giymişti. Yanımda İzmirli arkadaşım Çetin Esen Kaftan vardı. "Boşuna bekleme. Bu maç 17.00’de değil, 17.10’da başlayacak. Göztepe beyaz formayla çıkacak. Hakem onları formlarını değiştirmeleri için içeri yollayacak ve böylece usulüne uygun bir gecikme sağlanacak" dedi. Esen Kaftan’ın dedikleri aynen çıktı. Maç 17.10’da başladı. Stat hoparlörleri, bu sırada gümbür gümbür Zonguldak – Adana Demirspor maçını veriyordu.

10 dakikadan ne fayda var, diye düşündüm önce. Puan cetveline şöyle bir baktım. Balıkesir, Adana’da, Adanaspor’u yenerse, Ankaragücü ile birlikte küme düşecek takım ya Göztepe olacaktı ya Zonguldak… İkisi de kendi sahasında oynuyordu. İkisi de kazanırsa, küme düşecek takımı averaj belirleyecekti. Öyle olunca maçı geç bitiren takım, rakibini geçecek avantajı sağlama şansına sahip olacaktı . Göztepe, ilk yarım saatte iki gol atıp, skoru 2-0 yapınca durdu. Adana, Balıkesir’e goller sıralayınca da averaja ihtiyacı kalmadı. Ya kalsaydı? Son 10 dakika içinde Galatasaray kaç gol daha yiyecekti kimbilir?"

"Maç başladı, bir de baktık ki, Galatasaray’ın rakip sahaya geçmek gibi bir sıkıntısı yok. Futboldan önce atletizm yapan 100 metreci Şevki (Şenlen), önüne atılan toplata yetişmemek için yavaşlatılmış film gibi koşuyor.

Peki ama ya Fatih (Terim)? O niye devamlı kendi defans çizgisinin beş metre gerisinde durup Göztepe forvetlerinin ofsayta düşmesini önleme çabası içinde… Belki de kademeli liberolukta bu yeni bir taktik! İşte ikinci gol… Sabahattin, Galatasaray defans hattından üç metre ileride bomboş. Ofsayt değil ama. Zira Fatih, taa sahanın öteki ucunda gene beş metre geride. Allah Allah…

… İşte o zaman İzmir seyircisi, "Artık bu kadarı olmaz" dedi ve kararını verdi. Oyunun sonuna kadar Göztepe lehine tek tezahürat duymadık. Tribünler "Cim Bom Bom" diye inledi durdu. Maç bittiği zaman alkışlanan yine Cim Bom Bom’du. Zaten ikinci devrenin yarısına doğru seyirci sahayı boşaltmaya başlamıştı. Ortada futbol olmadığını anlamayan kalmamıştı ki!

… Ama elimizi vicdanımıza koyup düşündük ve kümede Balıkesir’in mi, yoksa Siyah-Beyaz formalı hakemlerin mi kaldığına pek karar veremedik. 17’si kendi sahasında olmak üzere, oynadığı 30 maçın sadece 5’ini kazanan Beşiktaş’ın kümede kalmak hakkı var mıydı?"