"Rusya maceramdan sonra tekrar Bordo-Mavili formayı giymek istedim ama olmadı. Yönetim tarafından bana bariz bir tepki vardı. Futbolu bırakmam da onların yüzünden oldu" "İnançlı yönüm, namaz kılışım yalnızca Trabzonspor’dan değil Türkiye’de birçok şeyden beni engelledi. Milli takımdan dışlanmam da bu yüzden diye düşünüyorum" "Trabzonspor’un ne kadar büyük bir kulüp olduğunu tüm dünya bilmeli. Üreten bir yeriniz var ama ne kullanabiliyorsunuz, ne de satabiliyorsunuz. Çar-çur olup gidiyor"
‘Arıza’ adam olarak girdi hayatımıza Fatih Tekke, yalan yok… Çünkü röportajın ilerleyen bölümlerinde kendisinin de kabul ettiği gibi ifade problemi yaşamıştı ya da diyalog eksikliği. Ancak onu yakından tanıyan biri olarak söyleyebilirim ki arıza halleri hiçbirimizden fazla değil. Evet, dindar. Evet, kırmızı çizgileri var. Evet, belki futbol dünyasında Trabzonluluğun da getirdi omzu düşüklerden. Ama bir gazeteci için konu röportajsa en sorunsuz isimlerden. Ne düşünüyorsa belli de ediyor söylüyor da. Trabzonspor’dan ayrılışını, geri dönemeyişini, Rusya günlerini, havada değişen Galatasaray-Beşiktaş transfer öyküsünü, gelecek planlarını konuştuk Fatih Tekke ile. Sözü fazla uzatmıyor kaptana bırakıyoruz.
‘Yönetime çok kırgınım’
"Zenit’ten ayrıldıktan sonra tekrar Trabzonspor’a dönmek isterdim. Son kez buluşma şansımız olacaktı ama olmadı. Türkiye’de bu ilk kez benim başıma gelmiyor. Yönetim tarafından bariz belirgin bir tavır vardı. Bunu da Trabzonspor camiası çok iyi biliyor. Benim en çok üzüldüğüm şey o. Trabzonspor’a küsme, üzülme, kızma şansım yok fakat yönetime inanılmaz kırgınım. Beni tanıyan insanlar çok net yorum yapar. Eksiklerim muhakkak olmuştur ama Trabzonspor’a dönemeyişimin sebebi kesinlikle ben değilim. İnsanların bunu bilmesi benim için önemli. Ben Şenol hocaya, ‘kalemi, kağıdı al ne istiyorsan yaz’ dedim. Ancak bu transfer yine de gerçekleşmedi. Şenol Güneş’in de beni istediğini düşünüyorum. Hem de yüzde 100… Dediğim gibi yönetim tarafından bariz bir tepki var. Buna da saygı durmak zorundayız, yapacak bir şey yok. Futbolu bırakmış olmam yine yönetimimizin yüzünden oldu."
‘Hayata bakışım çok net’
"Benim duruşum birilerini rahatsız ediyor mu, etmiyor mu bilemiyorum. Hayata bakış açım açık ve net. İnançlı yönüm, namaz kılıyor oluşum kimileri tarafından farklı yorumlanıyor. Normal bir vatandaşın yaşantısı gibi bir inancım var. Bunu yaşamaya çalışıyorum. Hata yapıyorumdur. Belki de inancı benden az olan birinden daha çok yapıyorum. Yaşam adına bir felsefem var. Bunu yaşadığım için sadece Trabzonspor değil Türkiye’de birçok şeyden engellendiğimi biliyorum. Bundan dolayı rahatsız olmuyorum ama futbol adına gelecek nesillere Trabzonspor’un vereceği görüntüyü üzücü ve yanlış buluyorum. Örneğin; Henry Arsenal’e dönüyor. 35 yaşında ve inanılmaz onore edici hareket tavırla. Bunu ne parayla, ne başka bir şeyle ölçemezsiniz. Bu görüntü bizlere şöyle yansıyor: Futbolcu olmamıza rağmen Arsenal’e karşı farklı bir duyguyla bakıyoruz. Saygı ve sempatiyle bakıyoruz. Trabzonspor bunu yıllarca yapamadı. İstanbul kulüpleri yapıyor mu? Onların da yaptığı çok söylenemez ama Trabzonspor bu konuda çok geride."
‘Birçok şeyde engellendim’
"Yaşam tarzım başka şeyleri engelledi derken kastım şu: Sadece Trabzonspor’a dönemeyişim değil milli takımda tasviye edilişim de bu yüzden. İlk milli maçı 18, son milli maçı 30 yaşında oynayan, bu kadar yetenekli bir futbolcunun kariyerine baktığınızda milli sayısının 100’e yakın olması gerekir. Burada benim de eksikliğim vardır mutlaka fakat bundan dolayı da engellendiğimi biliyorum. Başkaları kabul etmeyebilir ama gerçek bu."
‘Artık kimse sorgulanmamalı’
"Müslüman bir ülkede inançları yüzünden garipsenmek sadece benim başıma gelen bir durum değil. Siz nasıl yaşıyorsan öyle yaşıyorum. Ben Trabzonsporluyum ve Trabzonspor’a en ufak bir zarar gelmesini istemem. Türkiye’de bu bir gerçek; başkanlar transferlerde, ‘sen namaz kılıyor musun?’ diyor. Böyle şeylerle de karşılaştık. Şu anki mevcut başkanlar arasından bu soruyu oyunculara soran mutlaka vardır. Türkiye’de Türk olup da inançlarından, farklılıklarından dolayı kimse sorgulanmamalı. Ayrıca futboldan bahsediyoruz. Bu bir spor!"
‘Trabzon’dan kaçmak olmaz’
"Trabzon şehri, oralı olduğum için de iyi biliyorum dünyanın en rahat yeridir. Yerli-yabancı tüm futbolcular için rahattır. Hele de başarılıysan… Çok keyif alınacak bir şehirdir. İnsaları çok misafirperverdir. Bir yere gidersiniz hesap almazlar. Herkes eve çağırır. İnanılmaz sevgi görürsünüz. Kızgınlığı da buna eşdeğerdir. Buranın yapısını öğrenmek lazım. Trabzon’dan kaçmak söz konusu olamaz. Şu olabilir, oyuncunun belli bir seviyeye geldiğini hissedip, İstanbul’dan daha kolay bir yerlere geçeceğini düşünmesi var. Bir de Trabzon’da 10 üzerinden 10’luk oynayan biri, İstanbul’da 10 üzerinden 6’lık oynasın daha çok ön planda oluyor. Biz de aynısını yaşadık. İstanbul’daki yaşam, futbola bakış açısı bu anlamda oyuncuları cezbediyor."
‘Bu sevgi değerlendirilmeli’
"Trabzonspor’un Türkiye dışında da inanılmaz sevdalı bir taraftarı vardır. Bunları değerlendirmek lazım. Bunun için şart olan şey bence bir sistemin olması. Trabzonspor Kulübü’nün gerçekten ne kadar büyük olduğunu insanların, hatta dünyanın bilmesi için belli sisteminiz olacak. Üreten bir yeriniz var. Fakat ne kendiniz kullanabiliyorsunuz, ne de satabiliyorsunuz. Çar-çur olup gidiyor. Benim bu konuda görüştüğüm, fikir alışverişi yaptığım kişiler var. Kafamızda tasarladığımız net ve samimi planlar buluyor. Ancak bunların oluşması için o derdi edinmek lazım. Trabzon halkına ‘Türk Futbolu için ne yaparızı’ dert edindirmek gerekiyor."
‘Alex’i alkışlıyorlar’
"Fenerbahçeli Alex dinine çok bağlı diye onu alkışlarken, ‘ne kadar güzel yaşıyor, aile yaşantısı ne kadar iyi, içki içerken görmüyoruz’ sözlerini sarfediliyor. Türk insanı Alex’ten daha çok Türk oyunculardan kendi yanına bir şeyler bulabilir. Yaşayış olarak da, inanç olarak da. Son 10 yıldır Türkiye’deki oyuncuların yaşayışları eskiye göre çok çok daha iyi. Bu yüzden bunu karşı tarafa sormak gerek. Türkiye’de sahada ne yaptığı konuşulmuyor. Türkiye’de futbol oynamak kolay değil. Trabzon’da oynamak hiç kolay değil."
fanatik