Hazırlayan: Bengü Dağlı
Tarihi "Kırkpınar Yağlı Güreşleri" : 1357’de Rumeli’de doğup, günümüze kadar uzanan geçmişiyle dünyanın en eski güreş festivalidir.
650 yıla yaklaşan bir geleneğin taşıyıcısı olan "Kırkpınar Yağlı Güreşleri"; 1 hafta boyunca, yurdun ve dünyanın değişik köşelerinden gelen basın mensupları, halkoyunları ekipleri, milyonlarca izleyici, sanatçı ve devlet adamının katılımı ve her yıl gerçekleştirilen farklı organizasyon yapısıyla, çok çetin müsabakalara ev sahipliği yapmaktadır.
Başpehlivanlık ve diğer dallardaki güreş müsabakalarının yanı sıra, organizasyon süresince devam eden "Mehteran Bölüğü"nün ve yerli-yabancı halk oyunları ekiplerinin gösterileriyle yaşatılan coşku, "Kırkpınar Yağlı Güreşleri"ni, geleneksel bir festivale dönüştürmektedir.
Er meydanı Kırkpınar, geleneksel Türk yağlı güreş turnuvası. Her sene Haziran ayı sonunda Edirne’de düzenlenir. Pehlivanlar üç gün süresince Er Meydanı’nda mücadele ederler. Son gün yapılan finallerde her boyun (kategorinin) birinci, ikinci ve üçüncüleri belirlenir. Bunlardan en önemlisi başpehlivandır.
Yağlı güreş, geleneksel Türk sporları içinde ön sıralarda yer alan bir spordur. Osmanlı Devleti’nin her yerinde düzenlenen panayırların hepsinde güreş yapılır ama bunların içinde yalnız Kırkpınar’da “Baş”ı kazanan pehlivan, gelecek senenin Kırkpınar güreşlerine kadar “Başpehlivan” bilinirdi. Bu düşünce günümüzde de devam etmektedir.
Kırkpınar Nereye Dayanır?
1. Hikaye
Efsaneye göre 1346 yılında Orhan Gazi’nin Rumeli’yi ele geçirmek için düzenlediği seferler sırasında, büyük oğlu Süleyman Paşa 40 askerle Bizanslılar’a ait Domuzhisar’ın üzerine yürür. Baskınla burasını ele geçirirler. Öteki hisarların da ele geçirilmesinden sonra, 40 kişilik öncü birlik geri dönerler ve şimdi Yunanistan’ın topraklarında kalan Samona’da mola verirler. 40 cengaver burada güreşe tutuşurlar. Saatlerce süren güreşlerde, adlarının Ali ile Selim olduğu rivayet edilen iki kardeşin bir türlü yenişemedikleri görülür.
Daha sonra bir Hıdrellez gününde, Edirne yakınlarındaki Ahıköy çayırında aynı çift yeniden güreşe tutuşurlar. Bütün bir gün güreşmelerine rağmen yine yenişemeyen kardeş pehlivanlar, gece boyunca da mum ve fener ışığında mücadelelerini sürdürmeye devam ederler. Ancak solukları kesilerek oldukları yerde can verirler.
Arkadaşları onları aynı yerdeki bir incir ağacının altına gömerek oradan ayrılır lar. Yıllar sonra ise aynı yere gittiklerinde iki pehlivanın mezarlarının bulunduğu yerde gür bir pınar görürler. Bundan sonra halk orada yatanların anısına o yöreye, “Kırkpınar” adını verirler.
I. Murat, Edirne’nin alınmasından sonra Edirne’de güreşçiler tekkesi kurmuş ve bundan böyle de her sene güreş yapılması bir gelenek haline gelmiştir.
Bir başka iddiaya göre ise Kırpınar Güreşleri‘nin tarihçesi çok daha öncesine dayanır. M. Atıf Kahraman’ın aktardığına göre Sarı Saltuk Bizans’ın ve Bulgarların içinde bulunduğu karmaşadan yararlanarak 1261’de Edirne’yi Bulgarlardan aldı. Sarı Saltuk 40 yıl Edirne’de kaldıktan sonra Dobruca’ya gitmek zorunda kaldı ve burada vefat etti. Bunun üzerine Bizans hükümdarı Andronikos, oğlunu Edirne’ye vali yaptı. Bu iddiaya göre kendisi de bir pehlivan olan Sarı Saltuk Osmanlılardan önce Kırkpınar Güreşleri’ni ilk düzenleyen kişidir.