Spor Toto Süper Lig‘in ilk üç basamağında bulunan lider Bursaspor, ikinci Trabzonspor ve üçüncü sıradaki Kayserispor’un kadro değerleriyle, üç büyükler arasında adeta uçurum bulunuyor.
Öyle ki üç Anadolu kulübünün toplam kadro değeri, Fenerbahçe kadar etmiyor. Almanların transfermarkt.de sitesinin verilerine göre Bursaspor’un 53.7, Trabzonspor’un 60.5, Kayserispor’un ise 25.7 milyon euro kadro değeri var. Üç kulübün 139.950 milyon euroluk toplam kadro değeri, Süper Lig‘in en pahalısı Fenerbahçe’nin 148.350 milyon euroluk değerine yetişemiyor. Fenerbahçe‘yi, 123.250 milyon euro ile Galatasaray izliyor, Beşiktaş’ın değeri ise 95.9 milyon euro.
AVRUPA’DA DA ‘DEVRİM’ VAR
Türkiye’deki Anadolu ihtilalinin benzerleri, Avrupa’da da yaşanıyor. Fransa Ligue 1’in zirvesinde Rennes bulunuyor. Büyük kulüplerin ilk 4 içindeki tek temsilcisi Marsilya olurken, 3. sırada Brest, 4. basamakta St.Etienne yer alıyor. Fransa’nın en değerli kulübü Lyon tam 14. sırada. 10. hafta sonunda kabus gibi bir sezon geçiren Monaco 18, Bordeaux 10 ve Mevlüt Erdinç’in forma giydiği PSG de 7. basamakta kaldı. Almanya’daki durum da Fransa’dan çok farklı değil. Liderlik koltuğunda 9 maçta 8 galibiyet alarak 24 puan toplayan Mainz oturuyor. Hamit Altıntop’lu B.Münih 12 puanla 12. sırada yer alıyor. Schalke 6 puanla 16. basamakta, 7 puanlı Stuttgart 14., 10 puanlı Wolfsburg ise 13. sırada bulunuyor.
Büyükler’in egosu var!|
ATTİLA GÖKÇE
"Üç Büyükler, endüstriyel futbolu farklı yorumlayarak parayı, stadı, forma satışını ön plana çıkardılar"
Üç Büyükler, endüstriyel futbolu farklı yorumlayarak parayı, stadı, forma satışını ön plana çıkardılar. Kulüp yapısından holdingleşme sürecine girdiler. Artık taraftar yok, müşteri var. Tarihsel ve sosyal bağları zayıfladı, gelenekler aşınmaya başladı.
Üç Büyükler’in başkanlık sistemi, zaman zaman başkan ve yönetici egolarıyla her türlü yanlışa çanak tutuyor. Taraftarlık ya da kulübe sadakat adına eleştiri kültüründen vazgeçiliyor. Sıkça yapılan teknik adam ve futbolcu kıyımı, başarıyı engelliyor. Popülist hamlelerle bile bile yanlış yapıyorlar. Büyüyen borçlar bunun en önemli göstergesi.
Bazı Anadolu Kulüpleri, artan yayın gelirlerini doğru değerlendirerek, araştırma ve planlamayı iyi uygulayarak başarının sessiz ve sağlam temellerini atıyorlar. Sadece hemşehrilik ve bölge aidiyetiyle sınırlanan büyüklükleri de dayanışmayı güçlendiriyor. Kamuoyu ya da medya baskısından uzak durarak daha rahat çalışıyorlar.
Derbeder tavırlar
ERDOĞAN ŞENAY
"Futbol bilgilerinden yoksun yöneticilerin ağırlıkta bulunduğu düzensizlikten doğrular çıkarmak mümkün değil"
Üç büyüklerin teknik direktör seçiminde, özellikle de yabancı alımlarındaki bu derbeder tavırları devam ettiği sürece Türkiye liglerindeki hakimiyetleri her geçen gün zayıflamaya mahkumdur.
Zenginliğinin ötesinde, futbol bilgilerinden yoksun yöneticilerin ağırlıkta bulunduğu bir düzensizlikten doğrular çıkarmak mümkün değildir. Buna karşın, Anadolu’nun her geçen zaman diliminde daha da bilinçlenmesi, İstanbul büyüklerinin zaaflarını daha da net görür hale gelmeleri, İstanbul futbolunun dengelerini daha da süratle geriye götürecektir.
Ayrıca bu konudaki kaos diyebileceğimiz kötü durum devam ettikçe, Milli Takım’ın geleceği de vahim durumlara doğru ilerleyecektir.
Henüz değil, yakında
MEHMET DEMİRKOL
"Anadolu kulüpleri eğer iyi yöneltilmeye başlarlarsa, Türkiye’de taraftarlık yapısı da kökünden değişir"
1- Yayın gelirlerinin nispeten daha adaletli dağıtılması ve iddaa gelirleri, diğerlerinin ekonomik şatlarını nerdeyse Fransa ya da Belçika’nın vasat takımlarının ekonomik seviyesine getirdi.
2- Yabancı sınırlamasındaki gevşeme diğerleri için oyuncu havuzunu genişletti. Büyüklerin dengesini bozdu.
3- Bu sebeple büyük takımlar her kafayı gösteren yerliyi alarak diğerlerini zayıflatamaz oldu.
4- Gurbetçiler için artık Anadolu da iyi şartlarıyla bir cazibe merkezi.
5- Ve en önemlisi büyükler uzun vadeli yatırımı eskisinden de az düşünür oldu.
Galatasaray ve Beşiktaş alt yapılarıyla bilinen kulüplerken, havaalanı karşılamalarını önemseyen kulüplere dönüştüler. Anadolu kulüpleri hâlâ kötü yönetiliyor. Eğer iyi yöneltilmeye başlarlarsa, Türkiye’de taraftarlık yapısı da kökünden değişir. İstanbul’da doğmuş adama sorduğunda Sivaslıyım diyor. Sivas’da doğmuş adam ise Galatasaraylıyım. Bunun değişmesi kolaydır.
İşte Trabzon, işte Bursa. Bu yapı değişirse iyi yönetimlerle bu çok muhtemeldir. 10 yıl içinde şampiyonluk İstanbul’a bir daha ne zaman gelecek diye düşünmeye başlarız.
10 yıl önce bitti
UĞUR MELEKE
"3 büyükler böyle yönetilmeye devam ederse, 10 yıl içinde 6. hatta 7. şampiyonun çıkacağını da zannediyorum"
Son 10 yılda GS 12, FB ve BJK 10’ar hoca değiştirmişler. Yönetsel istikrar yok, kadro istikrarı veya transfer stratejisi yok. 10 yıl içinde herhangi bir Anadolu takımı aynı hocayla ve aynı iskelet kadroyla 3 yıl üst üste çalışsa, zaten 5. şampiyonun çıkması işten değildi.
Bülent Uygun’a veya Ertuğrul Sağlam’a başarılarının sırrını sorsanız size gizli bir tarif veremezler, çünkü Türkiye’de son 10 yıldır şampiyon olmak için temel doğruları başarıyla uygulamak (istikrarlı, adaletli, akılcı olmak) yeterli geliyor. 3 büyükler böyle yönetilmeye devam ederse, önümüzdeki 10 yıl içinde 6. hatta 7. şampiyonun çıkacağını da zannediyorum. Yayın, bahis ve isim hakkı gelirleri sayesinde ortalama bir Süper Lig takımı 35-40 milyon euroluk kadrolar kurabiliyor. Bu 35-40 milyonla Twente’nin/Braga’nın yaptıkları ortada. Benzerlerini Kayseri’nin, Eskişehir’in de yapması için biraz akılcı davranmaları yetecektir.
Hayal ve kolay bitti!
S.ALİ ÇELİKLER
"Havuz sistemindeki dağılımın biraz olsun adaletli hale gelmesi, büyüklerin sahadaki büyüklüklerini bitirdi"
3 ya da 4 büyükler sıfatı bitmez. 20 sene şampiyon olamasınlar, tarihleri; taraftar sayıları; pazarlama etkileri; medyada ayrılan yer ve en önemlisi ulusal bazdaki etkileri sürer. Ama havuz sistemindeki dağılımın biraz olsun adaletli hale gelmesi, yöneticiler ve teknik adamların gelişen bilgi ve görgüsü, büyüklerin sahadaki büyüklüklerini bitirdi. “Büyüklük” sıfatı bitmez ama; “Formasını koysan ilk 3’e girer”; “Bu kadro Avrupa’ya yetmez, ama lige yeter” ; “Bu ligde 4 takım var”; “Koskoca Fener-G.Saray-Beşiktaş, X takıma nasıl yenilir ?” saçmalıkları bitti. Artık takımınızın başına yabancı antrenör getiriyorsanız “Bu ligde sadece 2-3 rakibimiz var” dememek gerek.
Bundan böyle 3 büyükler için şampiyonluğun matematiği şudur: Ligi önemse; en az 14-15’inin kaliteleri birbirine çok yakın 26 kişilik kadrolar oluştur, çok çalış, fizik gücünü en üst seviyede tut, içeride çok kazan ve Kayseri; Eskişehir; Antalya; Bursa gibi deplasmanlarda “Önce 1 puanı garantiye alma” felsefesi ile taktik üret. Sana ‘korkak’ derlerse de, sen “gerçekçi” ol.
İşi bilmeyenler var
SERGEN YALÇIN
"2 sezondur hakimiyet Anadolu’nun. Bunun temelinde büyük takımlardaki büyük sermayelerin iyi kullanılmaması yatıyor"
Üç büyükler devri kolay kolay bitmez. Ancak iki sezondur puan cetvelinin üst sıralarına bakacak olursak, Anadolu takımlarının büyük çıkış yakaladığını gözlemliyoruz. Bir de gerçek var ki, futbol çok geriye gitti Türkiye’de…
Oyuncular ve de en önemlisi takımlar arasında büyük fark yok artık… Eskiden üç büyüklerde çok yetenekli Türk oyuncular vardı. Gelen yabancılardan bile kaliteli Türk futbolcular vardı. şimdi maalesef bu tabloyu göremiyoruz. Herkes umutlarını yabancılara bağladı. Maalesef yabancı konusundaki transferler de istenilen seviyede değil. Artık kim iyi mücadele ediyorsa o kazanıyor. Kim iyi transfer yaparsa, kim iyi oyuncu alırsa, o bir adım öne geçiyor. İki sezondur hakimiyet Anadolu’nun…
Bunun da temelinde büyük takımlardaki büyük sermayelerin iyi kullanılmaması yatıyor. İşi bilmeyenler var büyüklerde…
Milliyet