G. Saray, transferde bu parayı nereden buldu?

Futbol
Engin Dinç’in röportajı Galatasaray’ın ara transferde Didier Drogba ve Wesley Sneijder’ı kadrosuna katması bu kulübün bundan daha iki yıl önce yaşadığı ekonomik sorunları gündeme get...
EMOJİLE

Engin Dinç’in röportajı

Galatasaray’ın ara transferde Didier Drogba ve Wesley Sneijder’ı kadrosuna katması bu kulübün bundan daha iki yıl önce yaşadığı ekonomik sorunları gündeme getirdi. Bu konuda Galatasaray yalnız değil. Fenerbahçe, Beşiktaş ve diğer Süper Lig takımlarının da maddi olarak UEFA kriterlerine uymakta zorlandığı biliniyor. Peki bu transfer çılgınlığının sebepleri neler? Ve Galatasaray maddi açıdan bu kadar büyük ölçekte transferlere nasıl imza atabiliyor? Bu soruları Zaman Gazetesi Spor Yazarı Ahmet Çakır’a sorduk.

Ara transferde Galatarasay  Drogba ve Sneijder transferleri ile ön plan çıktı. Galatasaray bir iki sene öncesinde çok fazla ekonomik zorluklar çektiğini biliyoruz. Fenerbahçe’nin de maddi olanaklarını çok parlak olmadığı söyleniyor. Galatasaray’dan nasıl maddi olarak bu kadar büyük ölçekte transferlere imza atıyor?
Bunu illa bilinen sebepler ile açıklamak kolay değil. Başkan Ünal Aysal, 5 milyar Euro kişisel servetinin olduğuna dair bir değerlendirmeyi ilgili yerde, -ekonomi ilgili böyle yayınlar yapılıyor ya orada- görmüştüm. Sanırım çok büyük sıkıntılar çıktığında işin bu yönü devreye girecek. Yani Başkan’ın Galatarasay’a para vereceği anlamında söylemiyorum. Belli bir hareket sağlanması anlamında, belli bir dönem sıkıntının çekilmemesi anlamında söylüyorum. Ayrıca biliyorsunuz Galatasaray’ın berbat görünen durumunun düzeltilmesi için şirket birleşmesi, hisse satışı gibi biz futbol adamlarının çok da iyi bilmediği ama getirilerinin ortada olduğu bir takım durumlar yaşandığı görülüyor. Aynı zamanda bunlar birer yatırım değeri taşıyor, dolayısıyla böyle yönleri de var. Yoksa düz baktığınız zaman zaten batık durumda görünen Fenerbahçe, Galatasaray, Beşiktaş’ın birbirinden çok farkı yok. Fenerbahçe’nin durumu çok daha iyi olduğu söylenir ama öyle bir şey yok. O sadece taraftar rüzgârı… ‘Katiyen bizim borcumuz yok’ gibi değerlendirmelerin ben fazla bir geçerliliği olduğunu sanmıyorum. Batılı değerler açısından 3’ü de batık durumda görünüyor. Ama burası Türkiye bir takım yollar bulunabiliyor. O açıdan hepsi birden harmanlandığında Galatasaray adına endişelenecek bir durum olduğunu sanmıyorum. Nitekim NTVSpor’da Galatasaray kulübünün eski başkanlarından Faruk Süren de aşağı yukarı tamamen bu doğrultuda bir değerlendirmede bulundu.

Maddi değerler bir yana, siz Drogba ve Sneijder transferlerini doğru buluyor musunuz?
Şimdi benim bu durumum bu konuda özel… Tek başıma Ahmet Çakır olarak benim özel bir durumum var. Çünkü ben bu tarz transferlerden ‘tiksiniyorum’ diyebilirim âdeta. Benim tiksindiğim; Drogba ve Sneijder’in alınması değil, kulüplerin her şeyin çaresini transferde görmeleri. Diyelim ki Trabzonspor örneği üzerinden gidelim. Trabzonspor Videoton gibi zayıf takımı eleyemedi. Hemen arkasından Mark Janko ve Emerson gibi iki oyuncu daha aldı. İyi ama kadrosunda 10 yabancı vardı.  Ne oldu 12 yabancı oldu. Şu anda Trabzonspor’un kadrosunda 12 yabancı oldu. Şu anda Trabzonspor’un 12 oyuncusu da aynı adam gibi.  Nitekim birkaç gün önce Hürriyet gazetesinde yapılan röportajda Trabzonspor’un unutulmaz oyuncularından Ali Kemal Demirci harika bir şey söyledi. Şu anda Colman ve Adrian hariç öteki yabancıların hepsini gönderirim dedi. İnanın ki, Trabzonspor şu anda olduğu durumdan çok daha iyi olabilir. Çünkü 12 yabancı oyuncu tepeden tırnağa sorun demek. Siz bundan 6’sını oynatabiliyorsunuz, öteki 6’sının devamlı ağlaması, sızlanması gibi sıkıntılarını çekiyorsunuz. Kulüpler çok fazla yabancı alırken futbol aklı ile hareket etmiyorlar. Dolayışla Drogba ve Sneijder’de aynı durum söz konusu. Yoksa bu gibi transferlere itiraz etmesi için insanın delirmiş olası lazım. Hem Galatasaray için hem Türk futbolu için son derece renkli, keyifli, ilginç bir şey. Hatta kişisel olarak bir spor yazarlarının ve futbol yorumcularının buna itirazı çok komik olur. Niye? Futbola olan ilgi artıyor ve bizim ekmeğimizde artıyor diyelim. Yani ‘Drogba için ne diyorsun, Sneijder için ne diyorsun’ şeklinde sorularla bize de duyulan ilgi artıyor. Dolayısıyla bizim bunlara itiraz etmemiz komik olur. Ama öte yandan meseleye futbol aklı, başta sorduğunuz soru, yani kulüplerin mali yapısı açısından yaklaştığınız da ortaya bir felaket çıkıyor.

Örneğin Galatasaray’ın bu dönem için en büyük eksiğinin savunmada olduğu biliniyor. Ama Galatasaray bir orta alan, bir forvet alıyor. Bunun futbol aklı ile açıklanacak bir yanı yok. Ancak öte yandan Şampiyonlar Ligi’nden bu oyuncular sayesinde Schalke 04’ü elersiniz, daha ileri giderseniz. Taraftar zaten heyecan içinde bir hareket doğuyor. İşte gazeteler tirajları dağıttı, spor gazetelerinin ve ötekilerinin de bütün bunların hepsini yorumlamak gerekiyor. Ben karşıyım demiyorum ama tiksiniyorum diyorum. Hep transfer, hep transfer… Teknik adamlarının her sorununun çaresini transferde görmeleri durumunun çok şükür tersini bir tek örnekte görebildik. Mesut Bakkal, Karabükspor’un başına geldi. Transfer yerine tam tersine takımın en önemli oyuncusu sayılabilecek Cernat’ı gönderdi. Öyleyken daha önceki döneme kıyasla inanılmaz denebilecek başarılar kazandı. Hem Galatasaray’ı, hem Fenerbahçe’yi, hem Trabzonspor’u deplasmanda 3-1 yeniyor olmak bugüne kadar Türk futbol tarihinde benzeri olmayan bir olay. Bu da güzel olan işte… Teknik direktörlerin ve yönetimlerin her türlü sorunu ille transfer ile çözmeye çalışmaları dehşet verici, korkunç bir aldatmaca. Drogba ve Sneijder’ın durumları değişik, onları başka türlü görmek gerekir.

Beşiktaş bu yıl UEFA’ya gidemedi. Birkaç daha gidemedi. Bunun da sebebi bir takım borçları olması. UEFA kriterinden dolayı gidemediler. Her sene Fenerbahçe, Galatasaray ve diğer takımlar için söylense de ellerinde, temiz kağıtları yine bir şekilde bu kriterle uyduklarını gösteriyorlar. Bu sahtekarlık nasıl yapılıyor? Hukuk makamları buna nasıl göz yumuyor? Sistem bu konuda Türkiye’de nasıl işliyor?
Benim buna söyleyebileceğim bir şey yok. Bu gerçekten içinden çıkılmaz bir şey. Gayet açık. Durum net. Siz ne düşünüyorsanız bende aynı şeyi düşünüyorum. Bütün verilere göre bu kulüpler batık durumda. Çok açık hatta. Çok daha sınırlı bir borç nedeniyle İspanya’nın Malaga takımının önümüzdeki sezon Şampiyonlar Ligi’ne veya UEFA Avrupa Ligi’ne katılamayacak olmasıyla kıyasladığınız zaman bizim kulüplerin durumu şaka gibi görünüyor.  Ondan çok daha derin şekilde batmış olan kulüplerimizin herhangi bir sorunla karşılaşmaması… Ama Türkiye çok özel bir yer. Türkiye çok başka türlü bir ülke. Türkiye’ye ne UEFA’nın, ne FİFA’nın ölçüleri uyuyor. Biz her zaman bu kuralların arkasından dolaşma imkânı bulabiliyoruz. İş sınıra gelmiş durumda. Beşiktaş’ın katılamayışı çok ciddi bir işaretti. Ondan sonrada ciddi sorunlar doğabilir. Ancak yine Galatasaray’ın durumuyla ilgili olarak başa dönersek Başkan’ın kişisel gücünden tutun da, başka imkânlara kadar seferber edilip o korkulan durumlar ortadan kaldırılabilir. Ama çok daha sağlam bir yanıt için nereye bakmak zorundayız biliyor musun? Bu ülkede hala ekonominin yüzde 50’sinin kayıt dışı olduğundan söz edilebiliyorsa, bu biliyorsunuz Türkiye gerçeği, o zaman bu UEFA yaptırımları için biz illaki her zaman bir yolunu bulacağız. Arkasından dolaşacağız. Bu şekil yaşamaya devam edeceğiz.

on5yirmi5.com