İstanbul’daki yerel yönetimlerin kültürel ve sosyal işler müdürleri ile birlikte gerçekleştirilen Bâbıâli Sohbetleri kapsamında Timaş Kitap Kafe’de bir konuşma yapan Bayhan, kültür stratejilerinin ortaya konarak; fikirlerin, projelerin ve kaynakların bir havuzda birleştirilerek güç birliği sağlanabileceğini, kültürel etkinliklerin çok daha etkili hâle getirilebileceğini ifade etti.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkan Danışmanı gazeteci-yazar Nevzat Bayhan, kültür ve sanat alanında yaşanan yetki ve sorumluluk karmaşasının kültürel hizmetlerin zayıf kalmasına ve kaynak israfına sebep olduğunu belirterek, “İstanbul sıradana bir şehir olarak değil bir devlet olarak ele alınmalı. İstanbul Avrupa’nın birçok devletinden daha fazla bir nüfusa sahip. Bunun içindir ki mutlaka “İstanbul Kültür ve Sanat Başkanlığı” kurulmalı” dedi.
Yerel yönetim, gerçekten yerel olabiliyor mu?
Kültür ve sanata gereken önemin verilmesi gerektiğini belirten Bayhan, kültürün, dünyayı yöneten 5 temel güçten birisi olduğunu söyledi. Yerel olarak da ilçe belediyelerinin kendi alanlarında birbiriyle yarışması gerektiğini ve kendi önceliklerinin kendileri belirlemesinin önemine dikkat çekti. Her belediyenin kendisi olması gerektiğini, Üsküdar Üsküdar, Fatih’in Fatih, Sultanbeyli’nin Sultanbeyli, Pendik’in Pendik olması gerektiği, bölgenin yerel kimliğini merkeze alarak ve sosyal dokusuna hitap edecek faaliyetlerde bulunmalarının daha faydalı olacağını ve birbirini tekrarlayan, birbirinin benzeri etkinliklerin yerelliği arka plana ittiğini belirtip özdeğer odaklı yerelliğin önemine dikkat çekti.
“İstanbul Kültür ve Sanat Başkanlığı” kurulmalı
İlçede yaşayan kanat önderleri, kültür ve sanata ait özel ve tüzel şahsiyetler ile görüş alış verişinde bulunmanın, birlikte hareket ederek güç birliğini sağlamanın önemine işaret eden Bayhan, “Bu, yerellikten genelliğe, farklılıkların farkına vararak farkındalık oluşturmak adına yapılmalı” dedi.
Bayhan, fikirlerin, projelerin ve kaynakların birleştirilerek güç birliği sağlanması konusunda daha önce çeşitli platformlarda dile getirdiği, “İstanbul Kültür ve Sanat Başkanlığı”nın mutlaka kurulması gerektiğini söyledi.
İstanbul normal bir şehir olarak ele alınmamalı
İstanbul’un ‘şehir’ sıfatına sığmayacak büyüklükte bir değer ve önem taşıdığını, bu sebeple de idarî bakımdan farklı ve özel bir statüye kavuşturulması gerektiğini söyledi.
Bayhan, İstanbul’u normal bir şehir olarak ele alırsak yanılacağımızı, doğrusunun sıradan bir il değil bir devlet gibi ele alınması gerekliliğini ifade etti.
Kültür ve sanat alanında yaşanan yetki ve sorumluluk karmaşasının kültürel hizmetlerin zayıf kalmasına ve kaynak israfına sebep olduğuna dikkat çeken Bayhan, “Topkapı Sarayına gideceksiniz, Kültür Bakanlığından izin almak gerekecek, Yerebatan Sarnıcı’na gideceksiniz Büyükşehir’den, Yıldız Sarayı’na gideceksiniz bu defa da Milli Saraylar Daire Başkanlığı’ndan izin almanız gerekecek. Bu durum koordinasyon görevi yapacak bir yapı ile çözülebilir” diye konuştu.
Bayhan, özel gün ve haftalarda ya da yıllarda yapılan kutlamaların, kurum ve kuruluşlarca ayrı ayrı ve birbirinden kopuk olarak gerçekleştirilmesinin hem etkinliklerin zayıf kalmasına hem de çok ciddi ölçüde kaynak israfına neden olduğuna dikkat çekti. Bayhan, bu tür etkinliklerin bir proje ve kaynak havuzu oluşturularak, güç birliğine gidilmek suretiyle gerçekleştirilmesinin gerekliliğinin önemli olduğunu vurguladı. Bayhan, sözlerini şöyle sürdürdü:
Kültür envanteri çıkarılmalı
"Belediyelerin sınırları dâhilinde kültür envanteri çıkartılmalı. Sadece aynı kişiler yerine uzman, hatip, paydaş, çözüm ortağı ve etkinlik çeşidi sayısının arttırılması İlçe belediyeler Büyükşehir’e özenmemesi, yerelliğini ıskalamadan onunla hizmet yarış içinde olmalı. Yerelde kalmalı. O bölgenin sanatçılarını, edebiyatçılarını, şairlerini yetiştirmeli.
İlçe Belediyeleri dışardan sanatçı getirmemeli
İlçe belediyeleri dışarıdan sanatçı getirmekle yetinmeleri kendi bölgelerindeki yetenekli gençleri ve yetişecek sanatçıları engelliyor.
Başbakanımızla dünyanın en iyisi olma yolundayız
Başbakanımızın başını çektiği dünyanın en iyisi olma yolunda, kültür yöneticileri destek olmalı ve faaliyetlerinin planlanması öncesinde Kültür sanat kurumlarıyla bir araya gelinerek istişare edilmeli.
Her ilçemizde Avrupa’nın birçok devletinden daha çok kültürel, tarihi ve sanatsal değerleri var. Bu değerlere sahip çıkarak, onları tanıtarak, marka ilçeler oluşturulabilir. Gençliğimizin özgüvene kavuşması özdeğerlerimizin benimsetilmesiyle mümkündür. Etkinlikler özkaynak ve değerler göz önünde bulundurularak yapılmalıdır.
Sokaklar en büyük öğreticidir. Sokaklar aslında Açıkhava kültür merkezleridir. Sokakları gerektiği şekilde kullanmalı ve geleceğe yön verecek olan insanlarımızın buradan geçtiğini unutmamalıyız. Yaptığımız bütün icraatlarda kendi değerlerimizi ortaya çıkartmanın dünyaya güzel ve doğru şeyler söylemesi gereken bir toplum için oldukça önemli olacaktır.”