Taksim Gezi Parkı eylemleriyle başlayan ve tüm Türkiye’de gündeme oturan süreç Türkiye’deki asıl kavganın elitistlerin kültürel hegemonyayı kaybetmemek için gösterdikleri dirençten mi kaynaklanıyor, sanatçılar nasıl konumlanıyor? Prof. Erol Göka ve eleştirmen Ömer Lekesiz bu soruları cevaplandırdı.
Gezi Parkı eylemleriyle başlayan ancak kısa bir süre sonra provakatif eylemlere dönüşen olaylar sonrası çıkan tabloda sanatçıların ortaya koyduğu tutum, yurtdışında yaşayan Türk asıllı yönetmen Ferzan Özpetek’in de açıklamalarıyla farklı bir tartışmayı beraberinde getirdi. Otuz yıla yakın süredir İtalya’da yaşayan ve İtalyan sinemasının gururu haline gelen Özpetek, İtalya Dışişleri Bakanı Emma Bonino’yu Türkiye’de yaşanan olaylara sert tepki vermeye davet etti. Özpetek sosyal medyadaki çağrısında ‘ikinci annem’ diye sözettiği İtalyan bakana şöyle seslendi: ‘Türkiye’de olanlarla ilgili ikinci annemden sert tepki bekliyorum.Bir şeyler yapılabilir mi?’ Öte yandan Almanya’da aralarında Türk kökenli Fatih Akın ve Sibel Kekilli’nin de bulunduğu bir grup sanatçı Almanya Başbakan’ı Angela Merkel’e bir mektup yazarak ‘Türkiye’deki olaylara lütfen seyirci kalmayın’ dedi.
Yazar ve eleştirmen Ömer Lekesiz sanatçıların bu çıkışından hareketle ilginç bir saptamada bulundu. Lekesiz, ‘Kültürel hegemonistlere’ dikkat çekerek ‘Siyasi erki elimizden kaçırdık ama kültürel erk elimizde iddiasıyla CNN ve kardeşlerini harekete geçirdiler’ şeklinde yorumlarda bulundu. Lekesiz’e ‘Kültürel hegemonistlere dikkat’ cümlesinin arka planını sorduğumuzda “Tanzimat’tan bu yana Türkiye’de imtiyaz sahibi olarak iktidarla beraber yürümüş kimselerin erklerine son verdiği için AK Parti’nin karşısında konumlanıyorlar. Bu erki yeniden tesis etme derdindeler” diye konuşuyor.
Kültürel hegemonya var
“Türkiye’de son on yılda siyasal hegemonya bir anlamda halkın eline geçti. Halk bu hegemonyayı kendisine dönüştürmeyi bildi. Fakat kültürel hegemonya hâlâ çok dilli ve çok dinli bir sınıfın elinde hayatiyetini sürdürüyor” diyen Lekesiz, “Bu son olaylarda bu çok dilli ve çok dinli kültürel hayatın çeşmebaşı bürok- ratı olarak tanımlayabileceğimiz kesim uluslararası tüm kanallarını kullanarak kültürel hegemonyada bütün gücün kendilerinde olduğunu ve siyasal iktidarın kendileriyle pazarlık etmek zorunda olduğunu ihsas (ima) etmiş oldular” şeklinde konuşuyor.
Elit narsizmi coştu mu?
Prof. Dr. Erol Göka da Türkiye’ye dışarıdan gelen modernliğin toplumun ancak dörtte birinde kimlik oluşturabildiğini söylüyor. Bu sınırlı modernliğin siyasi bir blok oluşturmaya yettiğini dile getiren Göka şu değerlendirmede bulundu: “Bugüne kadar resmi ideoloji tarzında sürüyordu modernlik. Şimdi modernleşmeyi kimlik haline getirmeyenler siyasi iktidara geçti. Son zamanlara kadar nasıl olsa kültürel elit biziz duygusu yaşandı. Bir kısım insan fark etti ki eğer AK Parti iktidarı devam ederse bunlar hükümeti almakla yetinmeyecekler kültürü de kendilerine göre dönüştürecekler. Benim laik kimliğin feryadı dediğim tabloyu Ömer Lekesiz kültürel hegemonyayı da kaybetme duygusuyla açıkladı. Şükrü Hanioğlu da buna Cumhuriyet elitlerinin narsizmi diyor. Bu kayıp duygusunun basit bir seçim yenilgisiyle açıklanamayacağını bu kavramlardan yola çıkarak çok daha sosyopsikolojik nedenleri olduğunu anlama şansımız doğuyor.
Star Gazete